her ne kadar müslüman olsak da hz. isa'nın kırbaçlandığı, çivili sopaların sağlandığı, kanlar içinde kaldığı sahneler acıtmaktadır insanın içini.
şu replik gerçekten yaralar;
--spoiler--
havari: sen nereye gidersen rabbi ben de peşinden gelirim. hapise, hatta ölüme bile.
isa: öyle olsun, sana yemin ederim horoz ötmeden önce beni üç kez inkar edeceksin.
--spoiler--
ve hz isa yakalanıp zincirlerle hahamlara getirildiği esnada havarinin de orda olduğu anlaşılmış tam da söylendiği gibi 3 kez inkar etmiştir.
film ibranice çekilmiştir; yani dönemin dilinde, olması gerektiği gibi.
jesus'ın hikayesini* tam da incil'e göre anlatan film. soundtrack kısmı da çok başarılı bu arada; yalnız beğenmediğim bir yönü var, filmde o kadar çok kan ve işkence gösteriliyor ki bir süre sonra mideniz bulanıyor. yine de duyarlı bir hıristiyan* yönetmen koltuğunda oturunca hak veriyorsunuz adama. ama müslüman bakış açısıyla baktığınız da dediğim gibi, bir süre sonra kan görmekten mideniz bulanıyor. bir de çivilenme sahnesi ağlatır insanı, ne çok acı çekmiş bu adam dersiniz.
dini açıdan değerlendirilmediği sürece mükemmel bir dram filmidir.
Vahşet sahneleri ve yaşananlar insan neye inanırsa inansın ağlatmıştır. Günahsız bir cocuğun en çok babasına ihtiyaç duyduğunda onu terketmesi kadar acıklı bir durum var mıdır dünyada. Bu nedenle film büyük bir ajitasyon içerir ve hıristiyanlığı birebir değil etkilenerek anlatmıştır.
Işkence sahnelerinin fazla olması büyük ihtimalle katolik bir yönetmene sahip olmasından dolayıdır
Film hıristiyan propogandasından çok hıristiyanlığı yerle bir ediyor ki azıcık dinine bağlı bir hıristiyan bunu gayet iyi anlayacaktır.
Filmin Marksist açıdan bir eleştirisi için, bkz. "isa'nın Çilesi - Mel Gibson'un Filminin Bir Eleştirisi" (2004) http://www.marxist.com/sann-cilesi-mel-gibson.htm
Bir parça:
"Gibson tüm hikâyesini Alman mistik Anna Katharina Emmerick'in (1774-1824) sanrılarına dayandırmaktadır. Emmerick'in sanrılarında şeytan mevcut. Fakat Gibson bu mistiğin sanrılarının bile ötesine geçiyor. Emmerick'in sanrılarına göre, melekler isa'ya haçı taşımasında yardımcı oluyor. Gibson bunu görmezden geliyor. O halde Gibson'un yaptığı şey, Çile'nin gerçekleştiğinin varsayıldığı yıldan 1800 yıl sonra yaşamış bir kadının hikâyesini alıp daha da süslemekten ibaret. O, isa'nın çektiği ıstırabı incillerde anlatıldığından binlerce kez feci hale getirmektedir."