kitabı filminden çok daha güzeldir çünkü filminde olaylar çok kabataslak anlatılmış. kolay değil tabi 600 sayfayı 2 saate indirmek. karakterlerin asıl düşünceleri hiç anlaşılmamış mesela. ancak yine de aynı filmde natalie portmanîn ve scarlett johansson'ın olması o filmi 548094850943 kere izlenmeye değer kılar.
ingiliz kraliyet ailesinin iç yüzünü gözler önüne seren tarihi kitap.
--spoiler--
bu ingilizler bu kadar rezil hayat sürdükleri halde hala asil ayaklarına yatabiliyolar ya pes
--spoiler--
anne boleyn ve 8.henry dönemine dair hiçbir şey bilmiyorsanız, pek bir şey anlamayacağınız filmdir. ya da yarım yamalak anlayacağınız film. olmuş ama niye olmuş? o niye? bu neden böyle? o niçin öyle değil? gibi sorular cevap bulmayabilir. normaldir.
tarihi yönden bakacak olursak; bazı kilit noktalar es geçilmiştir. upuzun bir süreç 1.5 saate sığdırılamaya çalışılmış, her şey üstünkörü ve ışık hızıyla anlatılmış, fena halde de başarısız olunmuştur maalesef ki.
natalie portman ve scarlett johansson (gerçi bu kız filmde ısrarla çirkinleştirilmeye çalışılmış) gibi güzel kadınları alalım, eric bana için rekabet etsinler, biz de bu üç süper ismi bir araya getirmiş olalım mantığıyla çekilmiş olabilir.
not: the tudors'dan sonra hiç gitmiyor maalesef. çok yavan geliyor. belki de o yüzden beğenemedim bu filmi.
filmi de vardı sanırım bu kitabın. sanırm değil vardı yahu, scarlett johansson oynuyordu hatta. kralı ayartıyordu sonra kalbinden bıçaklıyordu kralı uyurken falan. baya entrikalı ve trajik bi filmdi.
okulda bütün kızların en güzel feminist duyguların tavan yapmasından dolayı okudukları, erkeklerin ise ellerine sadece kapaktaki dekolte için aldığı ilginç bir okuma kitabı.
philippa gregory tarafından yazılan ve özellikle tudors hanedanı yaşamını anlatan serinin ilk kitabı
8 henri zamanında ingiltere sarayında geçen olaylar kaleme alınmıştır. bu vesileyle 8 henri denilen ruh hastasını da daha yakından tanıyabiliyoruz.şöyleki kendini ispanya prensesi aragonlu catherine ile evlidir. ilk önce boleyn hanedanından evli olan mary e aşık olur mary hamile kalınca da anne e,anne de hamile kalınca seymour ailesinden jane ile kırıştırmaya başlar. adam sırf anne henriye vermiyor diye
aragonlu catherineyi boşamak için katolik kilisesinden ayrılarak anglikan kilisesini kurmuştur.
(bkz: kıçından mezhep uydurmak).
anne ile evlendikten sonra geçinemez ve anne erkek çocuk doğuramadığı için abisiyle ilişkiye girdiği öne sürülerek anne ni giyotine gönderir ve on gün sonra jane seymourla evlenir. böyle de nalet bir adam işte tüm yaşamı boyunca 6 kez evlenir.
henry tüm hayatı boyunca tahta güçlü bir varis bırabilmek derdinden midir yoksa uçkur düşkünlüğünden midir bilinmez sürekli evlenir boşanır ama tahta erkek bir varis bırakamaz.
fakat anne ve henrynin dünyaya küçük bir hediyeleri olur.
(bkz: elizabeth)
filmi kitabına göre çok yavan kalır ayrıca ne henry denilen adam eric bana nın yanından geçer, ne de anne de natalie portmanın
yazarın diğer kitapları için
(bkz: kraliçenin soytarısı)
(bkz: bakirenin aşığı)
(bkz: boleyn mirası)
(bkz: mahkum prenses)
aslında gerçekte sadece bir kez mary boleyn ile birlikte olmuştur henry. ve bu olaydan sonra mary bir daha sarayda anılmamıştır. ancak kitapta kurguda mary çok önemli bir karakter olarak lanse edilir. halbuki anne boleyn'in ne kadar güçlü bir kadın oldugu gerçeği vurgulanmaya çalışılsa tarihi gerçeklere dayanarak (tudorstaki gibi) daha güzel olurdu. sonucta anne boleyn istediğini elde etmiştir ve kızı ingiltere kraliçesi olmuştur.
kitabını okumadım ama filmi,oldukça başarılı bir tarihi uyarlamaydı.
filmin başrolündeki popüler isimlerin *** biraz gölgesinde kalsa da,bence en başarılı rollerden biri de kraliçe katherine of aragon u canlandıran ana torrent ti.bir kraliçe bu kadar asil canlandırılamazdı herhalde.