filmden çıktıktan sonra saatime baktığımda 20.23 gösterdiğinde ve ardından kitabımı açtığımda ilk olarak 23. sayfayı açmamla hafif tırsmama sebep olan etkileyici bir gerilim filmi.
edit:entry 23:22 de girmem de bir tesadüf değil.
jim carrey nin sadece komik rolleri değil, dramı da çok iyi başarabildiğinin bir kanıtıdır bu film. çok iyi kurgulanmış sonu insana hayret veriyor. fakat filmi izledikten sonra bir kaç soru kalıyor insanın aklında... mesela walter ve ailesi kargo yardımı ile doktoru bulduklarında, neden doktor walter a korkuyla bakıp '' sen ölmüş olmalıydın?'' diyor? böyle bir kaç ufak belirsizliğe rağmen insanı etkileyen bir film. öyle ki filmden çıktığımda saatim 17:06 yı gösteriyor diye piskopota bağlamazdım...
jim carrey'i walter sparrow karakterinde göreceğimiz,joel schumacher'in yöneteceği,fernley philips'in yazdığı,dram,gerilim tadında bu yıl içinde gösterime girecek film.
Jim Carrey ve ünlü yönetmen Joel Schumacher, senaryosunu Fernley Phillips'in yazacağı The Number 23'de beraber çalışacaklar.
Variety'nin haberine göre, Beau Flynn ve Tripp Vinson Contra Film projenin yapımcılığını üstlenecekler. The Number 23, Kasım ayında çekimlere başlayacak.
The New Line Pictures'ın dağıtımını yapacağı film için, Schumacher'in adı daha önce de geçmişti. The Number 23deki olay örgüsü ise, usta oyuncu Carrey'nin karakteri hayatı hakkında bir kitabı okumaya takıntılıdır, sonrasında kitaba saplantılı şekilde bağlanarak bir cinayet işler.
Schumacher'in adı, bu projenin kesinleşmesinden önce The Crowded Room adlı film ile anılmaktaydı. The Crowded Room, 24 farklı karakterdeki bir adamın hikayesiydi.Carrey ve Schumacher en son Batman Forever'da birlikte çalışmışlardı.
23 sayısının gerçekten takıntı yapılabilecek kadar anlamlara sahip olduğunu fark ettirmiş filmdir. ayrıca şöyle bir hikayemiz de var; tanıdığım bir arkadaş bir kadından hoşlanır. uzun süre sohbet ederler vb. ama açılamaz. bir gece bu filmi izlerken sözkonusu bayanın da online olduğunu görür ve bir punduna getirip ne hissediyorsa söyler. bayan da karşılık verir, hoşlandığını söyler. tabii bu sırada film piç olmuştur, sadece birinci cd yi yarım yamalak izlemiştir. sonra aradan uzuuun zaman geçer, bu süre zarfında arkadaşımız kendisiyle oynandığını aslında karşı tarafın hiç de öyle söylediği gibi hisler beslemediğini anlar. aralarında geçen sms diyaloğunun ardından eteğindeki tüm taşları döker. hatundan cevap gelmez, çünkü söyleyecek sözü yoktur. adam yerden göğe haklıdır. ve bu trafikden sonra filmin ikinci cd sini takar ve devamını izler. sonlara doğru şu diyaloğu duymasıyla irkilir:
- seni seviyorum.
- ben seni sevmiyorum. senin gibi bir zavallıyı kim sevebilir ki?...
vay ananisko, durum aynı... arkadaşım bu olayın ardından 23 sayısına kafayı takar ve bir süre sonra intihara teşebbüse varacak kadar akıl hastası olur. hoşlandığı kadının akıbeti mi? kimbilir... zaten o hiç olmamıştır ki!.. boş dükkana kira ödemiştir saf arkadaşım.