3 ayrı hikayeyi birleştirme amacı var mı yok mu belli olmayan bir senaryo içerisinde ne anlattığını tam olarak ifade edemeyen bir film olmasının yanısıra, anlaşılmaz olan kalitedilir yada ne kadar karmaşık yaparsak ve felsefe parçalarsak o derece sanatsal olur zırvalarına takılıp kalmış, boş zamanını güzel değerlendirmek isteyenler için kötü bir alternatif, oldukça boş vakti olup ta bişey yapamamaktan canı sıkılanlar için de eh işte tadında olmaktan öteye gidememiş bir filmdir. ryan reynolds'un oyunculuğunun yanı sıra şişman kadın da* fena oynamamış.
2008 if istanbulda keşif kategorisinde izleyicileriyle buluşan film.
Aslında filmin bir felsefesi yoktur. bir kurmacada yaratan ve yaratılanın, oyun ve oyuncunun ilişkilerini anlatıyor. Film üç bölümden oluşuyor, filmin anlaşılamamasının ve sevilmemesinin sebebi bence bölümlerin biriyle ilişkilerinin anlaşılmamış olmasıdır. Kolay izlenen bir film değildir, dikkat ister, çünkü çoook zekice kurgulanmıştır.
Deneysel bir film diyelim, biraz karışık ve üç farklı hikaye anlattığından (aslında onlar birbirlerine bağlı ama) pek kolay yoğunlaşamıyorsunuz filme. Sonunda da bende bir soru işareti kaldı açıkçası. Ama boş beleş bir film değil, kötü demek de haksızlık olur.
hikayelerin hiçbir şekilde alakasız olmadığı, sıkı sıkıya bağlandığı film. izlerken kesinlikle bütün dikkatinizi filme vermeniz gerekmektedir ki en zor kısmı da budur. insanı şizofreniye sürükleyen kurgusal yapısı ise bambaşkadır. ayrıca o üçer iplikten üç adet örgü yapılıp o üçünün de birbirine örülmesi sonucu ortaya çıkan bileklikse ayrı bir şıktır. gözüm kalmıştır.
sanatçının yarattığı esere tanrının gözüyle bakmasının işlendiği bir film. yarattığı esere bir oyuncu olarak dahil olduğunda ise işlerin ne kadar sarpa sarabileceğini anlatmakta.
birbirine karışan 3 ayrı (ayrı değil aslında) hikayeden oluşan filmin dvd extraları da çok keyifli.
tanrı'ya bakış açısını sayıları da katarak ve çok da ilginç bir senaryoyla işleyen bağımsız film, dikkatle izlendiğinde favori filmler listesine konulmayı hak eden bir yapım olarak dikkat çekiyor. üstelik ryan reynolds ve melissa mccarthy'nin aşmış götürmüş oyunculukları da cabası.
filmde üç ayrı "evren" izliyoruz; birincide bir oyuncunun ev hapsi sırasında yaşadıklarına şahit oluyoruz ve "dokuzlar" ilk defa burada dikkatimizi çekiyor. ikincide bir yapımcının şaaşalı hayatının çöküş aşamasını izliyoruz ve birinci bölümde aklımıza takılabilecek kısımların cevabını alıyoruz. üçüncü ve son bölümde ise bir bilgisayar oyun yapımcısını görüyoruz...
üçü de aynı kişi ve üçü de senaryoya göre bu evrenin tasarımcısı... "dokuzlar" deyimi de buradan geliyor; 6'lar maymun, 7'ler insan, 8'ler koala... koalalar için ayrı bir parantez açmak lazım; filmdeki en gülümsetici sahnelerden biriydi zira; koalalar hava durumunu kontrol ettikleri ve telepatik oldukları için 8'ler diye anılıyor... dokuzlar dediğimiz de işte garry, gavin, gabriel isimlerindeki - her paralel evrende farklı isim - ryan reynolds'ın karakterleri...
2008 if istanbul'da ve sunndance film festivali'nde izleyiciye sunulan bağımsız film, kesinlikle ciddi anlamda izlenip; sunduğu düşünceler üzerine düşülmesi gereken bir yapım olarak öne çıkıyor.
başkasına konusunu anlatmanızın mümkün olmadığı bir film.herkesin çok farklı çıkarım yapma ihtimali oldukça yüksek gizemli,stay yada mr.nobody tarzı bir film.
--spoiler--
nihilizmi getirdi aklıma hımm
--spoiler--