başrollerini russel crowe, liam neeson ve elizabeth banks'in paylaştığı, kasımda vizyona girmesi beklenen film. russel crowe oynadıysa muhteşemdir diyorum ve şimdiden izlemek için iple çekiyorum. işte bu da fragmanı:
izlemeye değer, Heyecanlı güzel bir filmdir. Neden hiç izlememişim hayret ettim cidden. Bazı sahneleri hüzünlü ve bazı sahnelerde ise insanın heyecandan/endişeden zıplayası geliyor o derece güzel. izlemediyseniz, benim gibi, izleyin derim.
vizyona girmistir efendim, kendimin bizzat harry potter a gitmeyip gittigim filmdir.
Gercekten iyi bir thriller, odul alir mi bilemem ama film de akis cok iyi ayarlanmis ve gozu, akli rahatsiz etmeyecek derecede smooth neydi yaw turkcesi yani haha puruzsuz gecisler oluyor, acikcasi surukluyor ve dikkatli izlemeyen kisileri de kandirabilecek sonra da sasirtabilecek seruvenler icinde gecen bir kacirma hikayesi. russel crowe bir communuty college herahlde meslek yuksek okulu ogretmeni ve esi bir firmada calisan bir asistan, bir cinayet olayina karisiyor esi ve bir anda hapiste buluyor kendini, gladyator filmine oranla bir halde kilo almis halde karsimiza cikan mr crowe esini cikarmak icin yollar ariyor ve seruven ilginc sekilde sonuclandiriliyor.
yazin gittigim pittsburg sehrini begenmemistim fakat bu filmde baya guzel gozukuyor bir kez daha gidip gormedigim guzel detaylari gorme istegini de uyandirdi acikcasi.
olduka yaratıcı ve ilginç postere sahip olan film. en iyi film oscarlı crash'in yönetmeniyle de tam olmuş. gün itibariyle ppvrip'i torrentlere düşmüştür, dvdrip'ini acilen bekliyoruz.
19 kasımda Amerika'da vizyona girecek olan 2008 Fransız yapımı Pour Elle filminin Hollywood versiyonu. Türkiye vizyon tarihi belli değil hala. Russel Crowe başrol olunca alıp bağrına basası geliyor insanın filmi ama bakalım.
bir adamın tutkuyla karısına olan bağını müthiş inancını anlatıyor. en iyi sahneler genelde hapishanedeki sahneler. çok klişe bir konu ve bir çok benzerini izlemiş olabilirsiniz ama yinede çekimler ve kurgu çok iyi yapılmış. izlenmeye değer sinemada. tabi önce oskar adaylarını bitirin derim.
--spoiler--
klasik bir konu gayet tempolu ve amatör hareketlerin izleyicide yarattığı gerilimlerle kendini fazlasıyla beğendiriyor. russel amcamızın internet, kitap, tecrübe sahibi insanlar vasıtasıyla, kafasında kaba taslak kurguladığı planını hareket geçirmek için suç teşkil eden eylemlere dair bilgi toplaması, denemesi, bir defa başarısız olması(!) ne deyim bizim gibi amatör ruhlu yazarları da heyecanlandırmıyor değil. hele ki liam neeson amcamızın filmin henüz başlarında izleyiciye profesyonel bir kaçak olarak selam çakması da süperdi ve vayyyy helal olsun be kim geldi hanım koş bak alkış alkış gibi içsel tepkiler de yaşadığımı söylemek isterim. Filmin aksiyon dozu bence gayet tadında. ne basite indirgenmiş ne de the departed filmi kadar kafa mikmiyor.
ayrıca hukuk sisteminin yozlaşmış işleyişine (temyiz davası) ve ülkeler arası politikaya (venezuela) hafiftten dokundurması fena değildi.
--spoiler--
izledikçe içine girilen, heyecanlandıran film.
filmle ilgili en beğendiğim şeyse, sonu hakkındaki fikrimi sürekli değiştirmesi oldu.
bir süre "mutlu son olmaz bu film" dedim, sonra "olacak valla", sonra "olmayacak ya tüh", sonra "olur olur". *