vasat bir film. gerilim neredeyse sıfır, birkaç ceset ve işkencevari sahneyle korku filmi kotarılmaz. metro içindeki kovalama sahnelerinde bile izleyiciyi heyecanlandıracak bir şey olmadı. halbuki metro klostrofobik bir ortam sayılabilir, bunun üzerinden korkutabilirdi izleyiciyi, onun yerine vinnie jones gibi ifadesiz suratlı bir adamı kasap rolüne sokup insanları kurbanlık gibi sallandırmayı tercih etmişler. olmamış.
leon kaufmann * adlı bir fotoğrafçı, kendisini dehşetengiz fotolar çekmesi yönünde zorlayan patronu susan hoff'un * isteğini yerine getirmek için, metro civarında gezdiği gecelerden birinde bir mankenin kayboluşuna şahit olur. bu mankeni kaçıran kişiyi yüzüğünden tanır ve takip etmeye başlar. kaçıran kişi mahogany * adında bir kasaptır. bir kaç gün kasabı takip eden leon, her gece son metroya binen kasabın, o metroda ne işler çevirdiğini öğrenmek ve mankene ne yaptığını ortaya çıkarmak merakıyla yanıp tutuşmuş, bunu bir takıntı haline dönüştürmüştür. sonunda olaya kız arakadaşı ve dostu da eklenir.
gelişen olaylar sonucunda kasabın, günün son metrosunda insanları öldürüp mezbahadaki gibi onları astığını ve et yiyen yeraltı canlılarına kurban ettiğini öğreniyoruz. tabi bunu, filmin son beş dakikasında öğreniyoruz, haliyle filmin üzerine oturduğu kurgu anlaşılamadan kalıyor öylece.
film; kan, kol, bacak görüntüleriyle dolu. yemek yedikten sonra izlemenizi önermem. filmin başından sonuna kadar aynı ciddi ifadeyi koruyan vinnie jones belki de filmin en başarılı yönü. bunun dışında pek de bir numara yok. kamera kullanımı gayet güzel. filmin mutlu sonla bitmemesi de hoşuma gitti. normalde neredeyse tüm korku filmlerinde sapık katil ölür, esas kız ve oğlan öpüşür ve hayatlarının sonuna kadar mutlu yaşarlar, torunlarına falan anlatırlar bu hikayeyi, ama bu filmde öyle bir olay yok. hikaye zaten korku ustası clive barker'ın. farkını belli ediyor haliyle. ayrıca, cthulhu mitlerine göndermeler de var bu filmde. lovecraft okurları, gözlerinizi dört açın.
çok da tatmin edici olmayan korku/gerilim filmi.
bol bol kan ve şiddetli vahşetin olması dışında heyecan verici bir yanı yok. çoğu şeyi** açıklığa kavuşturma ve tanımlama zahmetine hiç girmemişler; kısaca salt vahşet sahneleri yoluyla işi götürmeyi amaçlamışlar. imdb'deki puanı 6.7; haddinden çok fazla, yani overrated. benim puanım: 4/10.
daha dişe dokunur bir bir senaryo ile bağlama yapılsa çok sağlam bir gerilim filmi olacak olmasına rağmen yine de insanı geren dehşet sahneleri olması nedeniye başarılı sayılabilecek korku gerilim filmi.ayrıca (bkz: vinnie jones)
midesi kaldırabilenlerin mutlaka izlemesi gereken film. hostel ve saw'dan sonra son zamanlarda çekilmiş en kanlı film.
sonu biraz saçma olsa da, izleyiciyi sıkmadan sonuna kadar izlettirebiliyor.
zorlama ötesi bir sona sahip vasat üstü korku filmi. öldürme sahneleri hoştu, renkler ve kamera çekimleri de güzel gayet. filmden çıkınca kız arkdaşınıza çaktırmadan 18 YTL gitti ulan diyebiliteniz yüksek ama tek başınıza gidin izleyin, vakit kaybı değil.
snatchve lock, stock and two smoking barrels filmlerindeki rollerini gördükten sonra vinnie jones'u böyle bir rolde izlemek istemediğim film... önyargıysa önyargı işte a.k, izlemiyorum lan...
bir 'şey'e sanat eseri diyebilmek için 'estetik'ten nasibini almış olması gerektiğini bilmeyen zihniyetin elinden çıkma film. yönetmenden ziyade bir öküzü mezbahaya yatırıp boğazına bıçak sürtmeyi sanat zanneden öküzün filmi. fır fır giden vagonlar, vıcık vıcık kan gölü ve insan parçacıkları olunca korku-gerilim mi oluyor şimdi?
arkadaşlarımın neye bilet aldığını bile bilmeden girdiğim, beklentisiz izlediğim film.. belki de bu yüzden çok beğendim..
--spoiler--
bir kere filmde herhangi bir yabancı dizide rastlanmayan oyuncu yok gibi.. filmin adını bile bilmeden izlemeye başladığım için haliyle oyuncu kadrosunu da bilmiyordum, brooke shileds (her ne kadar rolü acaip gereksiz olsa ve sanki brooke shileds karakter için oynatılmış değil de karakter brooke shields oynasın diye yazılmış izlenimi bıraksa da) ile, özellikle, vinnie jones çok hoş sürprizler oldu benim için.. jones yine çok az konuşuyor, ama nedenini anlıyoruz sonunda..
gerilimi iyi yansıtabilen ve yansıtamayan gerilim filmleri vardır, bu ilk gruptan.. hatta 'yansıtmak' bile yanlış bir kelime seçimi, gerilimi direkt yaşatıyor film.. o rahatsız edici kasap (vinnie jones) ana karakteri olduğu kadar sizi de ürpertiyor..
katilin kim olduğu saklama gereği duyulmamış, son derece de isabet olmuş, klişelerden kurtulmuş seneryo.. en baştan kimin ne olduğu belli olsa bile kasap ve çok az görülen kondüktörün varlıkları ve tepkisizlikleri insana cehennem azabı yaşatmaya yetmekte.. hikayenin son dakikalarına kadar cevaplanmayan sorularla ve ucu açık iplerle elinde tutuyor sizi olayın örgüsü.. lan hayaletli felan bişi mi çıkacak yoksa adam sadece psikopat mı falan derken de hiç beklenmedik bir son seçimi ile de noktalanıyor (ki bu arada merakla beklenen klasik son dövüş sahnesinin de gayet başarılı olduğunu söylemek gerek).. spoiler koruması içinde olmamıza rağmen bu sonu açıklamayacağım, gidip izleyin ulan.. çoğunluk fikrine göre olayı saçmalaştırsa da bence yerinde olmuş, filmi sıradanlıktan iyice çekmiş, entersanlık katmış.. ayrıca bu filmin bir kısa hikaye uyarlaması olduğunu ve sadık kalmak zorunda olduğu noktalar olduğunu da unutmamak gerekiyor.. en son sahnesinde de başarılı bir şekilde bütün olayı bağlayıp, noktalıyor filmi..
saw 5'ten önce beni kana hazırlaması açısından da iyi oldu.. tek beğenmediğim nokta, sanki bile bile bazı anlarda kendini basitleştirmek istemesiydi yönetmenin.. türün kalitesiz örneklerinde görülebilecek gereksiz seks sahneleri ve fantastik uzuv kopmaları, tarantinovari bir biçimde bilerek mi yerleştirilmiş aralara anlamadım.. zannetmiyorum ama, bu da nazar boncuğu olsun..
yalnız arkada bir mal topluluğuyla izledim filmi, aklınız durur.. 2 saat boyunca konuştular, konuşsunlar ama salakça konuştular, en gergin yerde güldüm durdum.. filmin en en en son sahnesinde ''anaa polis de işin içindeymiş lan..'' dedi herifler.. izleyenler neden güldüğümü anlayacaktır, polisin bi işlerin içinde olduğu filmden önceki fragmanlardan beri belliydi neredeyse..
--spoiler--
gidin izleyin bence, başarılı bir çalışma..
ha ama yine belirtme gereği duyuyorum, türünün meraklıları adına konuşuyorum.. sizin zevkiniz iran sinemasında görsel sanatlar açıdan yükselen yönetmenlerse, beğenemeyebilirsiniz..