kilit noktalarında tasavvufi düşünceden hareket edildiği yönünde yorumları olan film. bunun üzerine ciddi bir tahlil yazılmış.
kritiklere göre her inanca atıfta bulunması, ki mitoloji de dahil buna, çekimlerde kullanılan tekniklere beraber sinema dünyasının tepe noktasını oluşturmuş. buraya kadar bir daha çıkılamaz deniliyor. kim bilir?
cennet cehennem olgusunun gerçek olmasını sağlayacak bir mekan.
Eğer bir cennet cehennem varsa muhtemelen böyle bir şey olması lazım.
zira insanoğlunun aklına gelen şey er yada geç gerçekleşir.
ilk gosterime girdiğinde böyle bol efektli,vurdulu kırdılı bir film sanıyordum (tabi yaşta küçük) fakat sonra izleyince filmin hem görsel bir şölen sunduğunu hem de alt metinlerinde neler olduğunu aslında olayın mermi durdurmak yada çatıdan çatıya zıplamaktan daha fazla ve daha derin birşey olduğunu anlıyorsunuz ve filmden duyduğunuz (benim duyduğum) haz artıyor.matrix bence çağının ötesinde bir filmdi (efektler olsun kurgu olsun) tabi sonraki devam filmleri daha bol atraksiyonlu az felsefeli filmler olmuşlardır fakat bu matrix serisinin bir efsane olduğu gerçeğini değiştirmez.
seri olarak değil de the matrix ve diğer iki çöp film diye ele alınması gereken filmdir. the matrix efsanedir ama devam filmleri vasattır, olmamıştır. hele üçüncüsü hakkında yorum dahi yapmiyim berbattır.
ikincisi ilkinden daha iyi olan filmlere örnek olarak;
(bkz: the terminator)
Gizem falan yoktur. Zion vardır, temple dance vardir. Whacowski biraderlerin sağlam felsefe barindiran, uyarlama kurgu filmidir. Anlatinca kömmplöö diye aniran ateistlerle oturup konusulacak bir konusu yoktur.
Merovingian'inindan mobil ave'sine kadar taş gibi filmdir.
Morpheus : Gerçek nedir? Gerçeği nasıl tanımlarsın? Eğer hissedebildiğin, koklayıp, tadıp, görebildiğin şeylerden söz ediyorsan, gerçek, beyne iletilen elektrik sinyallerinin yorumlanmasıdır."
90 ve 2000 in başındaki filmler gibisi tutturamadılar mı bana mı öyle geliyor. Var mı Matrix gibi bir tane daha
ilk izlediğimde 8 yaşındaydım o zaman dövüş sahnelerinden etkilenmiştim şimdi ise felsefe + dövüş kısımlarına.
Abartmıyorum 40'dan fazla kez izledim baştan sona.
zaten efsanedir ama keşke günümüzde çekilseydi. ya da keşke serinin yeni filmi çekilse. bence şu anda insanlar hem daha bilgili bu konularda hem de malzeme daha çok.
2. ve 3. filmlerinin bile çekilmiş olması gereksizken yeni bir tanesine gerek yoktur. umarım stüdyolar yıllar sonra ghostbusters'a saldırdıkları gibi bu filme de saldırıp remake yapmaya kalkmazlar.
Her zerresi panteizm kokan, tek hedefi yaşamak olan insanları iyi bilginin peşindeki ajan smith'i kötü göstererek manipulasyon konusunda da başarılı olmuş efsane film.
99 yılında sinemada izlerken 13 yaşındaydım. haliyle o güne kadar böyle bir şeyi bırakın görmeyi, hayal bile edemezdim. filmden çıktığımda kendimi uçuyor gibi hissetmiştim. koşarak eve gitmeye çalışmıştım. arkadaşım zor ikna etmişti beni otobüsle eve gitmeye.
efsane filmdir. hala aynı etkiyi verir.
bu üçlemenin güzel yanı hala hakkında teoriler olması yani tam kesin yanıt bu diyememeniz , ucu açık olması. tekrar izledim kendi yorumumu ve olan teorileri birleştirip bir açıklama getirmek istiyorum.
ilk filmin sonunda neo smith i yok ediyordu fakat 2. filmde kendisi tekrar geliyor. bunun açıklamasını 2. filmde neo ile kahin in arasında ki bazı programlar ın zamanı dolduğunda kaynağa gitmek yerine matrix te saklandığını söylüyordu. smith te zaten bundan bahsediyor neo ile konuşmasında "emirlere uymayıp burada kaldım" diyor. aslında smith makineler ile insanların arasında barışı getirmek için kahin in oluşturduğu suni bir düşman. peki kahin bunu neden yaptı ? çünkü bundan önce 5 kere tüm "seçilmişler" mimar la karşılaştığında hep zion un kurtulmasını seçiyorlardı zion kurtuluyor ama barış sağlanmıyordu insanlar ve makineler arasında. kahin de bunu farkında olduğu için smith i tekrardan getiriyor(smith in kahin e "anne" demesi). smith matrix te çok güçleniyor,çoğalıyor(kendisinin insanlar için söylediği virüsler gibi) ve makineler kontrol edemiyor. hal böyle olunca kahin tekrardan devreye giriyor ve neo nun zion u seçmek yerine trinity i kurtarmasını sağlıyor(2. film de kahin in neo ya şeker vermesi ve onun kararını değiştrimesi).smith in yok edilmesinin tek yolu onun tekrar kaynağa geri döndürmek fakat kendisi dönmeyeceği için başka bir yol lazım. burada da neo devreye giriyor. kendisi makinaların kaynağına giderek smithle matrix te kapışıyor ve neo yu smith dönüştürüyor. böylece smith kayanağa dönmüş oluyor ve yok ediliyor. neo smith i yok ettiği için insanlar ile makineler arasında bir barış oluyor. bundan önce ki 5 zion un kurtarma senaryosun dan farklı bir yol izliyor kahin(3. film de mimar ın kahin e "tehlikeli bir oyun oynadın" demesi). sonunda kahin in istediği gibi barış oluyor. aslında film makine-insan savaşından daha çok kahin in insanlar ile makineler arasında barış ı sağlamasını anlatan bir film.
ek olarak ta "the one" konusunu bahsedeyim. seçilmiş kişi neo dur. neo nun seçilmiş olmadığını kanıtlamak için gösterilen kahin ile neo nun ilk karşılaşmasında neo seçilmiş kişi olmadığını söylediğinde kahin "maalesef" diyor. ama burada kahin "maalesef seçilmiş kişi değilsin" demiyor orada ki maalesef demesinin sebebi neo nun seçilmiş kişi olmak istememesi bundan dolayı kahin "üzgünüm ama öylesin" manasında malesef diyor. diğer bir kanıt ise neo nun araf(tren istasyonu) tan çıktık tan sonra kahin e gidip gerçek hayatta makineleri nasıl durdurduğunu sorması ve kahin in ise seçilmiş kişinin gücünün yalnızca bu dünya da değil gerçek dünya da da sahip olduğunu belirtmesi. diğer bir kanıt ise neo nun ölen trinity canlandırması yani sadece seçilmişlerin yapabileceği bir şekilde matrix te kuralların dışına çıkabilmesi. kısacası "the one " neo dur.
Kişiler kendi hayat felsefelerini, dini propagandalarını ekonomik kaynak bulunca bir kaç da zeki, teknolojiden anlayan adamla birleşip çok rahat biçimde yaymışlar.
Üçlemeyi evirdim çevirdim, izledim izledim, aklımda geriye sadece panteist göndermelerle, yahudi çok tanrılı döneminden olan göndermeler hikaye örgüleri kaldı. Özgün anlatış tarzına ve günü yakalayışına, teknolojiyle kendi mitolojisinin arasındaki kılcal damarlarına kadar kusursuz oluşturduğu bağlara bir şey diyemem.
Fakat bu damarın asıl hikayelerini de bilen biri için o kadar da efsane bir film değildir. Asıl bu panteizm ve pagan dönemi yahudiliği ile ilgili kaynak mahiyetinde olan eserlerin yanında varlığa dair güdük kalan bir kavrayış.
edit:götü yiyen eksicilerden biri de gelsin anlatsın sebebini.