the martian

    73.
  1. Az önce izleyip bitirdiğim mükemmel film. Puanım 10/8.
    Bir kaç gün etkisinde kalacağım o kesin, seviyorum böyle filmleri. izleyin, izlettirin.
    20 ...
  2. 80.
  3. Uzun uzun yazıcam bu filmle ilgili.

    Ben ve benim gibi bilim-kurgu sevenler, star wars ya da star trek gibi fantastik bilim-kurgu sevmez çünkü uzayda savaş filmleri gerçek bilim-kurgudan uzaktır.

    Bu dünyadan interstellar diye bir film geçti ki bilim-kurgu tarihinin açık ara en büyük efsanesidir. interstellardan sonra artık ne çekilebilirdi ki bizler için? ister istemez izlediğimiz her bilim-kurgu filmini onunla kıyaslar olduk, hatta kıyaslamasık bile çünkü interstellar olay ufkunun ötesini anlatan, bizlere 5.boyutu gösteren bir filmdi.

    Mars filmleri içinde rezil filmler de oldu. Görev mars ve kızıl gezegen gibi filmler ile başlayan bu rezalet son dönemde marsta son günler gibi son derece kötü bir film ile devam etti 2013te. The martian için en iyi mars filmi diyebiliriz.

    Bu bir kurtarma filmi bunu belirtelim. Contact ile başlayan, görev mars ile devam eden ve prometheus ile sonlanan ''insanoğlunun kaynağı uzaydan gelmiştir'' teorisine hiç bulaşmamış. Bıktım usandım ateistlerin bu geri zekâlıca, insan aklına ve bilime adeta küfreden teorisine dayalı bilim-kurgulardan.

    The martian tam anlamıyla gravity nin muadili. Her şey son derece gerçekçi ve şaşırtıcı. Sabrın ve zekânın kurtuluş için yeterli olacağını harika anlatıyor ve bu haliyle gravity ye 10 kat basıyor.

    insan film boyunca kendini filmin kahramanının yerine koyuyor ister istemez. Aynı bilgi birikimi ve donanım bizlerde olsa başarabilir miydik? Psikolojime çok güvenirim ama 1.5 yıl marsta umutsuzca kurtarılmayı beklemek ve bir yandan hayatta kalmaya çalışmak çok sağlam bir psikoloji ister sanırım. Yiyecek yok, su yok ve basıp gidebileceğiniz bir uzay aracı yok. Yaşadığınızı bilen birisi de yok.

    işte bu film, bir insanın bu şartlarda hayatta kalma mücadelesini anlatıyor.

    interstellar çıtayı o kadar yükseğe çıkardı ki bir daha hangi bilim-kurgu filmini beğenerek izlerim diye düşünüyordum ben. The martian beni tatmin etti. Özellikle sonlardaki kurtarma sahnesini cidden büyük bir heyecanla izledim. Tek sıkıntı araya zoraki serpiştirilen espriler. %10 kurtulma ihtimalinin olduğu anlara zorlama espriler konulmasaymış keşke. Bak interstellara. Yok böyle zoraki espriler. Avatarda da bu hataya düşülmüştü. Kardeşim komedi filmi izlemek istesem amerikan pastasına bakarım, yapmayın.

    Sonuç olarak; gravity yi beğenenler bu filme aşık olur. interstellar ile kıyaslamaya kalkmaksa elbette hata olur.

    Hafiften spoiler içeren mantık hatası editi :

    Kitabını okumadığım için bilmiyorum filmdeki bu hata bahsediliyor mu. Marsın yerçekimi dünyanın %38'i kadar. Basit bir şekilde açıklarsak dünyada 100 kilo gelen bir insan marsın yüzeyinde tartılsa 38 kilo gelir. Bu yerçekimi farklılığından dolayı marsın yüzeyinde dünyada yürür gibi yürüyemeyiz. Meselâ aydaki yerçekimi dünyanın 1/6'i kadar. Yani 100 kiloluk insan ayda yaklaşık olarak 17,5 kilo gelir. Hatırlayın neil armstrong ayda zıplaya zıplaya yürüyordu. işte marsta da buna yakın bir yürüme şekli olmak zorunda ama malesef kahramanımız film boyunca marsın yüzeyinde kordonda gezer gibi geziyor. interstellarda sadece sudan oluşan gezegene inildiğinde ''yerçekimi yoruyor'' denilmişti hatırlayın çünkü fazla yerçekimi 75 kiloluk insanı muhtemelen 150-200 kiloya çıkarmış ve hatta zamanı da kendine çekerek yavaşlatmıştı. The martian'da Bu kadar basit ve kötü bir hataya nasıl düşülmüş inanılır gibi değil.
    19 ...
  4. 10.
  5. hayır hayır ağlamadım gözüme mark bey kaçtı * ne kadar da marslı bir bey..

    --spoiler--
    yarın spoilerlı yorum yazcam demiştim geldim. azcık içimi boşaltıyım bari. öncelikleee kitapla birebir değildi hele son yolculukta o kadar eksiklik vardı ki normalde karavan, yatak odası falan hazırlayıp öyle çıkıyodu yolculuğa. sonra yolda fırtına çıkıyodu aküler dolmuyodu güneş ışığının verimi düşüyodu falan. ama zeki mark tabi onu ayarladı. yolda karavan devriliyodu yani adamın başına gelmeyen kalmamıştı aslında, filmde daha rahattı. hem yola çıkmadan önce matkaplarla araçları delerken matkap yüzünden sistem bozuludu mta ya gidene kadar kimseyle konuşamadı neyse işte bu gibi zorluklar yoktu. sonra ilk iletişim sağlandığında konuşma eksik verildi filmde adam o kadar cici küfür ediyodu asıl komedi ordaydı. salonda kitabı okuyan kısım olarak tabi orda bayaa güldük salonun yarısı anlamadı tabi sjsdhfsjk neyse eksikliği geçersem filme aşık olduğumu belirtmek isterim. yani o kadar gerçekçiydi o kadar içten o kadar mükemmeldi kiii kesinlikle izlemeniz lazım. aslında kitaba tam bağlı kalmaması fena olmamış film fazla uzardı o zaman. sonunu da farklı yapmışlar ama çok güzel oluş yine de . demir adam fikri baya iyiydi. kitapta o sadece fikir olarak geçiyodu onu yapmamışlardı. ayrıca markı almaya lewis gitti filmde. ya filmin sonunda çok pis duygulandım be adam bi buçuk yıl tek başına bi gezegende hayatta kalmaya çalışıyo sonracıııma kavuşuyor falan yani dünyanın dört bi yanını gösteriyolar herkes sokaklarda haberi bekliyo aynı anda bi coştu falan ya yine duygulandım bak hdssdjfhb bu arada beck ve johansen ın bebekleriyle beraber olduğu karede çok güzeldi ya her yeri güzeldi. hem duygusal hem komikli hem hem hem öyle güzel bi film bence siz de izleyin yani matt damon kalp ben bay.
    --spoiler--
    9 ...
  6. 76.
  7. Matt Damon çok iyi oynadı bence.Mantıksal hatalar olsada güzel film.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1110922/+
    5 ...
  8. 59.
  9. sean bean'in ölmediği film.

    şaşkınlık içerisindeyim.
    5 ...
  10. 7.
  11. 82.
  12. Daha önceden izlediğim uzay filmlerini düşündüğümde bu tür filmlere ön yargı geliştirmiştim. Interstellar ile bu ön yargıyı kırdıktan sonra korkarak izlediğim bu filmi neyseki beğendim. Aslına bakacak olursak gayet olası bir film marsta hayat yok, uzaylilar tarafindan ele gecirilme yok. Belki de bu gerçeklik, orda yaşamin mümkün olmaması bizi filme bağlayan şey oluyor. Bu bir dünyayı kurtarma görevi ya da marsta yaşam kurma görevi değil, hayatta kalma mucadelesi. Oyunculuklar da gayet başarılı. Aldığı puani hak ediyor bence.
    4 ...
  13. 21.
  14. Kitabını okumadım ama filmi sonunda bugün izleyebildim. Ben filmi baştan sona beğendim.Saçma buldugum bir bölüm olmadı. Gravity filmine kıyasla görselleştirme daha az yoğunluk arz ediyordu. Interstellar filminden daha az kurgusal bilim ihtiva etse de bence basit bilimsel sorun çözme metodları kara delik geyiğini gölgede bırakıp eglendirdi. Film genel olarak eğlenceli bir film ama ben en çok ironman esprisine güldüm. Yer yer çok duygusala bağladı ama bence abartmadan verildiği için film ile iyi ortusmus. Matt Damon kötü bir seçim olmamış ki adam gezegende tek kalma konulu filmlerin aranan oyuncusu olma yolunda ilerliyor.
    4 ...
  15. 64.
  16. Muthis bir filmle gune baslamis bulunmaktayim sozluk.matt damon'un efsane oyunculugu ile tadindan yenmez bir bilim kurgu filmidir.
    --spoiler--
    Mark watney adli astronotun uzayda bir darbe alarak kaybolmasi sonucu murettabati onu öldu sanip dunyaya geri donmektedir.fakat mark olmemistir.elinde 31 gunluk erzakla yasamaya calismaktadir fakat olmek istemedigi icin bazi seyler yapmak zorundadir.su eldesi ,patates uretimi yaparak hayatta kalmistir.aslen botanikci olan bu astronotumuzun patates uretmesi muthis bir olaydir cunku bitki fotosenteziyle hem oksijen elde etmis hem de besin elde etmistir.daha sonra nasa ile iletisim yolu kurmayi basarmis kendisini kurtarabilmistir.ayrica uzayda kalan bir insana gore oldukca mizahi iyiydi mark watney'in,her durumda (mars'ta tek basimiza ac susuz kalsak bile) pes etmemizi bizi ogutleyen ,i will survive dedirten fevkaledenin de fevkinde bir filmdi efenim.

    Filmin sonundaki muzik de cuk oturdu acikcasi:i will survive...

    edit:tek sorum var ,bir insan 1.5 yil boyunca sadece patates yiyerek yasayabilir mi canan hocam?
    6 ...
  17. 25.
  18. 8.2 puanlı uzay filmi. Konu güzel oyunculuk güzel ama biraz durağan biraz yavan. Daha farklı olabilirdi bir şeyler eksik gibiydi.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük