hayatı "bırak dağınık kalsın" tadındaki bir -yabancı- berberin hikayesi...bir de eskilerden bir berber fil vardı.cin ali zamanlarından o da "orada olmayan fil" kıvamında şu an yani konuyla uzak yakın alakası yok.
başka bir filmde daha görmedim sigara dumanının manzara manasına geldiğini.üzerinden çok zaman geçti filmi izleyeli.bir sana hasretim bir de sabah uykusuna.saçlar da uzadı ya ,traş olayım en iyisi.ya da sidiret,bırakayım dağınık kalsın.motooor.sahne bir.
tüm amacı berber kalfalığından kuru temizlemeciliğe terfi etmek olan bir adamın yaşadığı trajediyi anlatan ve siyah beyaz çekilmiş olan bir "coen kardeşler harikası". ayrıca müzik kullanımının sinema için ne denli önemli olduğunu gösteren bir kara film başyapıtı.beethoven'in unutulmaz iki eseri -ayışığı sonatı ve patetik sonat- filmin melankolik ruhuna mükemmel bir biçimde uyar.
Coen kardeşler bir gün bir berberin önünden geçerlerken düşünürler acaba bu adamın hikayesi nedir diye ve oturur yazarlar bir hikaye. Ve çok da güzel olur.
filmin ana karakterinin, camus'nün mersault karakteriyle fazlasıyla benzerlik gösterdiği gözlerden kaçmıyor. bütün o kurgunun, akışın, yardımcı karakterlerin yanında; filmin her anında ed* ile birliktesiniz. ağır tempoya rağmen izleyicinin sürekli filmin içinde kalmasının başlıca nedeni budur.
ayrıca scarlett johannson'un siyah beyaz filmlerde de giderli olduğunu gösterir bize bu film.