2010 - güney kore yapımı, aksiyon/dram tarzındaki filmin başrolünde bin won oynuyor.
kolpa tanımdan sonra sadete gelelim be biradereşenko, sıkıldım yeminle.
kardeşim al bi ufak votka, yanına da vişne suyu (red bull'la içip duruyosun malak gibi bi gün kalp krizinden gidiceksin yemin ediyorum) otur bilgisayarın başına. öyle felsefi alt yapı falan arama ama filmde. harala gürele yakın dövüş sanatı, kan, aksiyon, çok hafif bi iç sızlaması, bi de minnacık çok tatlı bi kız çocuğu.
yorulmadan, düşünmeden, kasmadan 2 saat boyunca izlenebilecek muhteşem bi film. fazla bi beklentin olmasın ama.
--spoiler--
çok güzel bir güney kore filmi. leon adlı filme benziyor biraz. bir tane eski asker var. karizmatk abimiz tae sik (bin won) sessiz biridir. komşusunun çok tatlı bir kızı vardır ve kız bu adama takıktır. yavru kedi gibi ayrılmaz peşinden "bana sahip çık" der gibi. ama annesi uyuşturucu bağımlısıdır. ve bir uyuşturucu olayı sebebiyle kızıyla beraber kaçırılır. tae-sik de küçük kız için peşlerine düşer. sonrasında anne karakteri organları alınmış bir şekilde bulunur. bundan sonra tae-sik eski günlerine döner ve psikopatlaşır. önüne geleni doğrar. mafya'yı hacevat eder ve biz de zevkten titreriz. tabi bütün bunlar polisinde takibinde olur.
film belki zamane kahraman filmlerini andırıyor ama dövüş sahnelerinin gerçekçiliği, olayların sürükleyici, oyunculukların başarılı olması,tutkulu intikam hikayesi, başroldeki adamın karizması ve küçük sae ron kim'in şirinliği filmi favori filmler arasına sokuyor.
--spoiler--
--spoiler--
yarın için yaşayanın, bugün için yaşayan karşısında hiç şansı olmaz. ben sadece bugün için yaşarım. ve bu ne kadar korkunç bir şey size göstereceğim.
--spoiler--*
--spoiler--
"Sizler sadece yarın için yaşıyorsunuz değil mi? Yarın için yaşayan adamın, sadece bugünü yaşayan adam karşısında şansı yoktur. Ben sadece günü yaşarım."
--spoiler--
tüm asya filmleri gibi arşivimde uzunca bir süre bekleyip bekleyip hadi şunu da izleyeyim de aradan çıksın dediğim film.
velhasıl izledim, öyle aman aman kurgu yok, fakat amerikan sinemasının o alışıldıklarından uzak, eğer bir sinema sever iseniz kesinlikle izlenilen filmleriniz arasında olmalı, çok aşırı beklenti içerisinde de izlememeli.
"kaliteli bir güney kore filmi daha" dır. genel olarak benzerlikleri zaten var ama başrolleri de bir ayrı benzer seçiyorlar ya. ne bileyim bir rain bir byung hun lee tarzı adamlar oynayınca "ordaki de bu muydu lan" diye soruyor insan.
neyse genel olarak film biraz daha sıradan başlıyor , karakterler oturuyor ve güzel bir şekilde bitiyor. eğer film 70 dk da bitseydi klasik bir amerikan intikam filmi olacakdı. filmi özetlersek "2010 güney kore yapımı leon" diyebiliriz herhalde. yani izleyin izlettirin. ***
--spoiler--
ama o kaytan bıyıklı sosyopatın da gözleri oyması, o boş bakışları falan on numaraydı hani.
--spoiler--
finalde mükemmel bir aksiyon sahnesi vardır. özellikle bıçakların kullanıldığı bölüm, böyle sanatsal adam öldürmeye ceza değil, ödül verilsin hissi uyandırır. küçük kız da çok datlıdır la.
orjinal adı Ajeossi olan (korece bayım anlamında) muhteşem film. filmde başroldeki rehinci kadar esrarengiz bir kötü adam vardır ki izleyiciler acaba onun olayı ne diye merak eder durur. gayet klişe bir konu üzerinden nefis bir film yapmışlar, kore sineması hakkında bir şeyler duyup da henüz hiç film izleme fırsatı bulamamış olanlara başlamak için şiddetle öneririm.
yine uzun zamandır beklettiğim ve beklettiğime pişman olduğum filmlerden biri daha.
filmin başrolünde won bin ve küçük kız rolünde kim sae-ron bulunuyor.
film her ne kadar leon'a benzetilse de leon'dan çok daha iyi olduğu fakat sırf kore yapımı olmasından dolayı hollywood yapımı leon'un gerisinde kaldığını düşünmekteyim **
filmin orijinal adı ajeossi *.ingilizce ismi the man from nowhere *.
filmde won bin geçmişte özel harekat ekibinde çalışmış, hamile eşini kaybetmiş, yalnız yaşayan soğukkanlı bir adamdır.komşusunun küçük kızı ona fena halde takıktır.*
won bin'de her ne kadar belli etmese de kıza karşı bir bağlılık hisseder.
küçük kızın annesinin uyuşturucu satıcıları ve organ mafyasına bulaşmasıyla olaylar gelişmeye başlar.küçük kız bu adamlar tarafından kaçırılır ve yakışıklı, karizmatik ajeossimiz küçük kızı kurtarmaya çalışır.
finaliyle insanı ağlatan bir film.özellikle won bin'in son sahnede kıza 'bana bir kez daha sarılır mısın' demesi yürekleri dağlar, kanatır, parçalar efenim.
ayrıca ajeossimizin kötü adamlarla telefonda konuşurken söylediği bir söz vardır ki ;
-sizler yarın için yaşıyorsunuz değil mi?yarın için yaşayanın, bugün için yaşayan karşısında hiç şansı olmaz. ben sadece bugün için yaşarım ve bunun ne kadar korkunç bir şey olduğunu size göstereceğim.
işte tam burada o adama aşık olunur.
ve birde ajeoosimizin küçük kıza ettiği bir laf;
"biriyle çok yakınlaşmak istersen, bir şekilde ondan uzak durursun."
kız bununla ne demek istediğini ajeossimize sorunca, yakışıklımız da 'bende bilmiyorum' diyerek güler.o gülerken bizimde salyalarımız yerleri ıslatır tabi.
klasik bir güney kore aksiyon filmi. nedir güney kore aksiyonlarını klasik yapan olmazsa olmazlar bi bakalım:
öncelikle aşşırı karizmatik, saçıyla başıyla japon çizgi filmlerinden fırlamış gibi duran bir başrol oyuncusu lazım. bu filmdeki yakışıklı abimiz bu, filmin yarısı boyunca tek gözünü göremiyorsunuz:
başrolümüz genelde konuşmayı sevmez, sıradan bir işi vardır ama asla sıradan bir duruşu yoktur aksine çok esrarengizdir. acı dolu bir geçmişi vardır, yalnız takılır, kimseyle pek muhattap olmaz. öyle cool biridir ki yanında jason statham bok yesin. ama en belirgin özellikleri yavaş hareket etmeleridir. sanki adam bütün hayatını ağır çekimde yaşıyormuş gibi hissedecek seyirci. ölümle burun buruna geldikleri anlarda bile bakışlarını bir noktadan diğerine çevirmeleri üç dört saniye sürecek illa. bu konuda bi rain diye bi herif var onun üstüne tanımam. a love to kill adlı dizisini izleyim derken verem oluyordum az daha. neyse işte, bu olacak. rahat adamlar ya, film boyunca yüzlerinde öyle bir telaş bir endişe ifadesi göremezsiniz asla. ama bu hayatı kağlumbağa tadında yaşayan başrolümüz on adamı bir dakika içinde lime lime ediverir, o kadar hızlı pataklar döver ve öldürür ki adamları, üç beş defa filmi geriye sarıp "noluyo lan, naptı bu, ohha anasını" diye diye tekrar izlersiniz.
karizmatik adamımız tamam. sonrası basit aslında. hollywood filmlerinde sık sık rastlayabileceğimiz vasat bir senaryoya bir tutam dram, birkaç tane "off ne konuştu be" dedirten aforizma, biraz da güney koreli kötü adam komikliği ekleyip aldığı kadar kafa kol kırma göz bacak çıkarma ve bol bol kan ile karıştırıyoruz. oturup iki saat izliyoruz. al sana mis gibi film.
filmin orjinal adı ajeossi yani korecede "bayım" demek. bunun ingilizce adını the man from nowhere yapanı dövmek lazım. filmin isminde bile ille bir amerikan klişesi tadı olmak zorunda sanki. bak korelilere ne güzel, ne mütevazi bayım demiş geçmişler. filmin türkçe adını bilmiyorum, sanırım yok türkçe adı. bence bu film için amca ajeossinin tam türkçe karşılığı olurdu. *
güzel film neticede. çok şey beklemeden izlemenizi tavsiye ederim.
aksiyon sevenler icin bol dövüslü bir güney kore filmi. izleyin ve leon filmini yaad edin. sahsen ben leonla hic bir baglanti kuramadim ama sirf kücük bir kiz ve eli silah tutan, kötü adamlari dövebilen, bir adam gördükleri icin bu filmle leon filmini kiyaslan güzel arkadaslar var.
türkçe altyazıyla izleyeyim dedim, ingilizce'yi söktüm. ya ingilizce dublaj yanlıştı ya da altyazı, çözemedim. neyse film iyi. john wick'e ilham kaynağı olmuş gibi görünüyor.