peter jackson her seferinde yüksek bütçeli filmler yapacak görsel öğeler havalarda uçuşacak diye bir zorunluluk olmadığını gösteren filmdir. işlenen dram başlarda sıradan gelse de film ilerleyen dakikalarında izlenesi bir film olduğunu kanıtlamaktadır.peter jackson'ın yardımcı yönetmeni kamera açılarında ilginçlik yapmaya çalıştığı hissi verse de bunun güzel bir tat ortaya koyduğuna inandığım film.
araf hikayesinin çok iyi işlendiği bir film.peter jackson'ın yönetmenliğini yaptığı film hakkında büyük bir kesim yüzüklerin efendisi ve king kong'dan sonra büyük bir hayal kırıklığı olduğunu düşünüyor.konunun işlenişi bakımından oldukça farklı bir film.
sözlüklerden asla film eleştirisi okunmaması gerektiğini kanıtlayan bir film. şöyle diyeyim; bu filme "çok kötü bilmem kaç dakkam boşa gitti" diyen adamın allah belasını versin. sizin yorumunuzu okuyup da bu filmi geç izlediğim için allah beni de kahretsin.
şahane bir film. bugüne kadar hep seri katilleri izledik. seri katiller birilerini öldürürken bazen sevindik, bazen acıdık. ama hiçbir zaman bir seri katilin kurbanını izlemedik. onun gidişinin ardından ailesinin nasıl perişan olduğunu da izlemedik. seri katilleri hep bize "dahi puştlar, hepsinin öldürmek için nedeni var" diye tanıttılar. hatta bazı insanlar, bazı seri katilleri idol olarak aldı.
ama gerçek bu kadar tek boyutlu ve yüzeysel değil. seri katiller için konuşmuyorum yalnızca. herhangi bir insan öldüğünde, onun arkasından perişan olan ailelerin durumu asla yansıtılmadı. bizi ilgilendirek tek şey katilin neden katil olduğu ve kaç kişiyi daha öldürdüğüydü. bu film biraz uyanmamızı sağlamıştır diye düşünüyorum.
film ayrıca çok farklı bir ukteyi de sunuyor bize. "ulen ölsem arkamdan kimler üzülür acaba" sorusunu da soruyor film içinde. küçük kız ölüyor ve izlemeye başlıyor. kim, onun için ne kadar çabalıyor. kim ona aslında aşıktı. kim onun gidişinden bu kadar etkilendi. aslında hepimizin en çok istediği cevaplardan biridir bu. ölsem kim umursar?
fazla da uzatmak istemiyorum. şahane bir film. tek bir dakikanız bile boşa gitmiyor.
bu filmde anlamadığım tek bir şey var: filmin bütçesi 100 milyon dolarmış sanırım. bu 100 milyon dolar nereye harcandı? filmde görsel efektler çok yoğun kullanılmadı. yalnızca cennetten, toplamı 20 dakikayı geçmeyecek sahneler aktarılmış. eğer sırf o efektler 100 milyon dolar ediyorsa, iyi vurgun yapmış görselciler ne diyelim.
Alice Sebold romanı. Alice Sebold romanından uyarlanan sinema filmi.
Romanda ergenlik çağındaki bir kızın tecavüze uğrayıp cennete gitmesi üzerine, dünyada olanlar, kızın cennet ve dünya arasında sıkışıp kalması anlatılmaktadır.
Zaman kavramı karışık olsa da roman okundukça anlaşılmakta ve sevilmekte. Zaman zaman aşk zaman zaman şehvet duygularına yer veren kitap konusu bakımıyla gayet özgün bir roman.
alınıp okunması yahut dün* itibariyle gösterime girmiş filmi izlenmeli.
insanı derinden etkileyen ve insanlığın anlamını yeniden sorgulatan filmdir. Müzikleri, çekimleri ve görüntü efektleri ile konusu birleşince müthiş bir kurgu çıkmış ortaya.
pazar eğlencesi olarak izlenen ancak şahsımı oldukça fazla etkileyen film. özellikle müzikler harikaydı. stanley tuccikonusunda ise söylenecek tek şey var, ürktüm kendisinden.
merakla beklediğim filmlerden.türkiye vizyon tarihi 26 şubat.
izleyenlerden duyduğum kadarıyla oldukça güzel bir film.susan sarandon a diyecek lafımız yok zaten.küçük kız saoirse ronan da çok iyi oynamış.
direk çeviri "sevimli kemikler" gibi bir şey.filmi izlediğinizde ne demek istediğini anlayacaksınız demişti biri.bizim sinemalarımızda ise cennetimden bakarken ismiyle vizyona girecek.
iyi seyirler desem tam olacak *
Peter Jackson King Kong'dan sonra Hobbit'i yönetecekken New Line ile aralarında Yüzüklerin Efendisi serisinden elde edilen gelir konusunda anlaşmazlık çıkmış, iş mahkemelik olmuştu. Bunun üzerine New Line da jackson'un yönetmesi beklenen Hobbit'i yönetmesi için Guillermo del torro'ya emanet etmişti. Sonuçta da Peter Jackson Dreamworks çatısı altında bu fimi yönetti: The Lovely Bones, türkçedeki adıyla cennetimden bakarken. Alice Sebold'un aynı adlı romanından uyarlayanlar ise Yüzüklerin efendisi ile oscar kazanan üçlü : Peter Jackson, Fran walsh ve Philippa Boyens. Film, öldürülen bir genç kızın cennetten katilini ve geride kalan ailesini izlemesini konu alıyor. Filmde genç kızı, Atonement- Kefaret'teki rolü ile en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında oscar'a aday olan saoirse ronan canlandırıyor. Genç oyuncu bu rolüyle de herhangi bir adaylığa yakın gibi duruyor. Genç kızın annesini Rachel Weisz, babasını Mark wahlberg, büyükannesini ise Susan Sarandon canlandırıyor. Stanley Tucci ise katil rolünde.
bir cinayete kurban gittikten sonra ailesini ve katilini bulunduğu cennetten izleyen küçük bir kızın intikam tutkusu ile ailesinin yaşadığı korkunç olayın etkilerinden kurtulmasını istemesi arasında bocalamasının anlatıldığı film.
29 ocak tarihinde vizyona girecek.
fragmani yayinlanmis olan film.onceden ne filmi ne de kitabi duymus birisi olarak fragmandan iyi bir film olacagini kestirmek zor degil.fragmanindan anladigim kadariyla film icin soylenebilecek en iyi tanim "farkli" oldugudur.peter jackson yine orta dunyavari bir cennetle karsimiza cikacak anlasilan.
alice sebold'un türkçe'ye "cenntimden bakarken" adıyla çevrilmiş bestseller romanı. kitapta, tecavüze uğrayarak hayatını kaybeden genç bir kızın, cennetten anne ve babasının trajik yaşamını izlemesi anlatılmaktadır. ayrıca sinema'ya da uyarlanan romanın çekimleri devam etmekte, filmin yönetmenliğini peter jackson üstlenmektedir.