sağlıklı ve mantıklı bir kuguya sahip olmasına rağmen yer yer tutarsızlıklarıda bünyesinde barındıran kitap.
şöyleki malakah isimli karakterin geçmişinden bahsederken yunan adalarında tv izlediği bir akşam zachary'nin (zekeriya) piramitle ilgili bahsettikleri aklına gelir. ancak kitabın sonlarında malakahın zaten zachary olduğunu anlıyoruz. burda bir tutarsızlık bulunmaktadır.
diğer bir eksiklik ise islam inancında kişilerin cennette 33 yaşında olacaklarından bahsetmesidir ki kısmen doğru olmasına rağmen eksik bilgidir. islam da çocuk yaşta ölenler 15 yaşında ergin yaşta ölenler ise 33 yaşında bulunacaklardır.
dan brown bu romanında katherine solomon'un noetik bilimi hakkındaki deneylerinden daha fazla bahsetseydi eğer, ortaya olasılıksız gibi tadından yenilmiycek bi roman çıkabilirdi. yine de masonluğun gizemleri, melencolia i 'de ki 'macig square' gibi ilgi çekici detaylar kitabı tek solukta okumanıza sebep oluyor.
kitabın sonunda mal'akh'ın asıl kimliğini öğrenmek şaşırtıcı olsa da yeterince tatmin edici bir sonla karşılşmıyorsunuz. çünkü asıl öğrenmek istediğiniz şeyi, yani kayıp sembolün ne olduğu öğrenince 'bunca koşturmaca bunun için miydi?' diyorsunuz.
haftalardır bitirmeye çalıştığım, lakin "da vinci code" ve "angels & deamons"ı okumuş biri olarak hiçbir tat alamadığım; sonunu da merak etmememe rağmen, başladığım kitabı yarım bırakamama takıntıma yenik düşerek, elimde süründürdüğüm kitap. washington dc sınırları içerisinde geçmekte olan hikaye, bu tarz kitapları ve insanlık tarihine dair türlü bilgi birikimine sahip olan üstün insan (!) robert langdon'ı seven biri olmama rağmen, bana sürükleyici gelmemekle birlikte; "bakın her şeyin arkasında masonlar var" fikrinin egemen olduğu roman, kanımca dan brown'un diğer romanlarına nazaran sönük kalmıştır.
şayet brown, da vinci code'u değil de, ilk "the lost symbol"u yazmış olsaydı, şimdiye dek edebiyat tarihinin tozlu sayfalarına gömülmüş olurdu herhalde. zira brown'un markalaşmış adının kitap satışındaki etkisinin büyüklüğü kimselerce yadsınamaz sanıyorum.
tam bir hayal kırıklığıdır.. kitapta olaylar arasında kopukluklar vardır.. ayrıca sonlarına geldiğinizde de bi anda saçmalaşmaya başlar.. ilk bu kitabı okusaydım Dan Brown'un hiçbi kitabını okumazdım dedittirecek cinstendir.
son derece sürükleyici olan, ama kitabın içindeki heyecanın yanıda biraz sönük kalan bir finale sahip olan romandır. konusunun dışında üslubuna değinirsek, neredeyse her sayfasında altı çizilmesi gereken çok önemli ifadeler yer almaktadır. diğer bir deyişle, okuyunca "vay be adam ne laf etmiş" diyeceğiniz çok sayıda yer vardır. benim tavsiyem kitaba başlarken yanınızda kalem bulundurun. sonradan tekrar tekrar dönüp okumak isteyebileceğiniz çok sayıda anlamlı cümleler barındırmakta vesselam.
amerikan vatandaşlarının 11 eylül'ü hatırlatma konusundaki duyarlılığını göstermiş kitaptır.
adamlar ortadoğu'daki her bir ülkeye saldırdıklarında 11 eylül'ü bahane ediyorlar zaten. saldırıyı amerika'nın düzenlediğini pek çok kişi biliyor oysa. çünkü bu büyük ortadoğu projesinin bir parçası. neyse.
dan brown kimin tarafındadır bilemem. ama muhteşem bir yazar olduğu konusunda hemfikirim.*
o değil de adamlar 2001'deki olayı hala daha hatırlıyorlar. biz geçen ay verdiğimiz tek bir şehidi bile hatırlamıyoruz. biz türk'ler ne kadar unutkan milletiz!
ya da unutmaya ne kadar istekli bir milletiz ya rabbi...
dan brown'ın bu kitabı diğerlerine göre oldukça sönük kalmaktır. bundan önce ihanet noktası'nı okumuştum, arada dağlar kadar fark var. sanki kitap ta masonluk tarihi anlatılıyor da araya da macera sıkıştırılmış gibi bir durum var. Gelişen olaylar birden hallediliveriyor. Sizde merak uyandıran sorunun cavabı saçma sapan bir şekilde cavaplanıyor. Bitişi müthiş bir son ile olur diyorsunuz fakat o da sohbet havasında geçiyor, gidiyor... Böyle olduğunu bilsem kesinlikle okumamış olacağım kitaptır.
Kitap klasik Dan Brown romanı. Diğerlerinden bir farkı yok. Yine tuhaf, kendini, bedenini amacı uğruna acımadan değiştirebilen bir karakter, onun yanında hoş bir kadın - diğer kitaplara göre daha yaşlı ama bu kitapta- ve daimi ismimiz Robert Langdon. Dan Brown artık Robert Langdon serisine bir son vermeli. Eskisi gibi karizmatik bir karakter değildi bu kitapta. Kitabın giriş, gelişme kısmı çok iyiyken sonu biraz yavan bitti, tatmin edici değildi. Diğer kitaplarla kiliseyle arası açılmıştı bununla telafi etmeye mi çalışmış karar veremedim. Her an bir yerlerden Ömer Çelakıl vari biri fırlayacakmış gibi bitti sonu.
Aklıma takılan bir nokta var ayrıca.
--spoiler--
Kitapta önce 33. derece kardeşlerin arasında kadın olmadığı, kadınların sadece kadınlardan oluşan başka kardeş bir toplulukta bulundukları söyleniyor ama daha sonra Mal'akh'ın çektiği ve CIA'in eline geçen ve Mal'akh'ın yaymayı planladığı üyeliğe kabul töreni görüntülerinde CIA başkanı olan Sato'nun da olduğu söyleniyor. Ki Sato Kadın. Ben mi yanlış hatırlıyorum yoksa hata mı bilemedim.
Mal'akh bu kadar çabuk unutulmamalıydı bir de. Öldü ve bir daha bahsedilmedi adından. Onu bu şekilde canavara dönüştüren olaylar zincirini kimse sorgulamadı bile.
--spoiler--
Şu cümle de çok güzeldi ayrıca.
--spoiler--
Dünyadaki tüm dinler, asırlardır inananlarına inanç ve iman kavramlarını kucaklamalarını söylüyor. Şimdiyse asırlardır dini, batıl inanç olarak alaya alan bilim, bundan sonraki keşif sahasının inanç ve iman ilmi olduğunu itiraf etmek zorunda... Odaklanmış inanç ve niyetin gücü... inancımızı silen aynı bilim şimdi kendi yarattığı boşlukta arada köprü kuruyor.
--spoiler--
dan brown'ın son kitabıdır.*
eğer bu son kitap olmasaydı kesinlikle eleştirmezdim, çok harika bir kitap derdim, ama son kitap olunca insan ister istemez diğer kitaplarıyla kıyaslıyor, böyle olunca da daha iyisini bekliyor. melekler ve şeytanlar' dan sonra bu kitaba mükemmel demek uygun olmaz. biliyorum brown sen daha iyisini yapabilirsin. **
Dan brown un bütün* kitaplarını okumuş biri olarak balon kitaptır.
Olmamış, okuyucuyu sıkmıştır.
Keşke daha önce okusaydım denmeyecek kitap.
ama ilk defa dan brown kitabı okuyacaksanız alın, okuyun.