bu kitapta bahsedilen turk cezaevinde gecen bolumlerdeki tanimlar hic de zoruma gitmedi acikcasi. hem turkiye'yi hem de turk insanini yaralayacagini dusunuyorsaniz bir zahmet uzanin telefonunuza ve sansurletin. ne de olsa sansur hic yaralamaz turk insanini. nedir bu yaygara anlamadim gitti. bir kitapta (ister bestseller olsun, ister bir allahin kulunun bile okumadigi bir kitap olsun) kurgulanmis bir olay var, bu kurgunun icinde ismi bile gecmeyen kahramanlar turlu pis isler ceviriyor, kahraman turk halki ayaklaniyor. hapishanedeki genel durum, hayat sartlari, kosullar hakkinda bir tek betimleme yok, olay sadece kisilerde bitmis...yok mu amina koyim hic rusvet almayan polis, yok mu hapishanelerde dayak*. dunyanin neresinde yok soyleyin.. insanlar gerizekali mi saniyorsunuz, kitabi okuyunca o kadar maceranin icinde 30 saniye durup "aa evet, turkiye de boyle ayol, evet sekerim, gitmeyelim, sikerler neme lazim hapishanelerinde" diyecegini. bu mudur turkiye'nin dunyanin gozunde itibarini belirleyen tek etmen?
bu yaygarayi cikarmadan once yurtdisindaki insanlarin neden 'turkish prison' seklinde bir deyimlerinin oldugunu dusunun. saniyor musunuz ki sadece "midnight express" bir basina yaratti bu imaji. bunu dusundukten sonra bir de internette arayin bakalim panama halki prison break'e tepkili miymis? ispanyolca bilenler google-panama'da arasinlar hatta. adamlar koskoca bir sezon televizyon dizisi cektiler, panama da panama diye, ne boktan hapishaneleri varmis diye, hangi birinizin aklinda ben panama'ya gitmem arkadas diye bir onyargi olustu?
amerika'da 15 eylül 2009 da piyasa çıkan dan brown kitabı. yazarın the da vinci code ve angels and demons kitaplarını da okuyan birisi olarak söyleyebilirim ki, özellikle bu iki kitabı okuyanlar için the lost symbol tam bir zaman kaybı. dan brown daha önce kendisine çok para kazandıran formülünü yine aynen uygulamış. masonlukla ilgili üç beş bilgiyi ve internetten öğrendiği bir kaç bilimsel konuyu* vasat bir hikayeyle birleştirip yine bir film senaryosunu andıran bir kitap yazmış. zaten 2012 de filminin de çıkacağı söyleniyor. daha ilk gününde 1 milyon adet kopya sattığını da düşünürsek ticari anlamda başarılı olmuş, yazarını ihya etmiş, edebi anlamda başarısız bir kitap diyebiliriz.
--spoiler--
To live in the world without becoming aware of the meaning of the world is like wandering about in a great library without touching the books.
--spoiler--
d&r'da türkçe baskısı için ön siparişleri 10 aralıkta alınmaya başlanacak olan kitap. demek ki yeni yılda korsana düşer bu kitap 10 liraya satar adiler.
altın kitaplar'dan yapılan açıklamaya göre türkçe baskısı 10 aralık'ta raflarda yer alacak olan dan brown kitabı. altın kitaplar'ın 50. yıl dönümü şerefine kitabın yazarı ile four seasons* otel'de verilecek davette yer alacak 10 aralık akşamı.
Bu kitap ve altın kitaplar sayesinde dan brown da istanbul'a ilk kez ayak basmış olacak 9-10 aralık 2009 tarihinde.
komiktir ki türkiye ile ilgili bölümleri daha önce türkiye'de kalmış bir komşusunun verdiği bilgilerden yararlanarak oluşturmuş yazar kişisi.
10 aralık 2009 itibari ile türkçe olarak de yayınlanan altın kitaplardan çıkan dan brown müdavimlerinin ilgi ile beklediği kitap. ilk çıktığı gün 1.000.000 adet satsa da türkiyede ilk baskı 150.000 adettir.
(bkz: kayıp sembol)
(bkz: dan brown)
sonunda türkçe baskısı çıkan dan brown'un son kitabı. kendisi de bizzat ülkemize gelmiş tanıtım için.
yalnız fiyatı çok az buldum ben 30 tl'ye ne yayıncı kazanır ne yazar kazanır. anca okurun işine gelir bu fiyat bilhassa öğrenci işi olmuş tam. siz gidip de 30 liraya bu kitabı satarsanız 5 liraya korsanı varken kim alsın he 6 katını verip de? sonra sağda solda 'bizim milletimiz anlamaz arkadaş, korsan niye şöyle böyle bıkbıkbıkbık....' demi? geçiceksiniz bu işleri.
beşiktaşta bir kitapçının 30 yerine 21 tl ye orjinalini sattığı dan brown'un son kitabı. ayrıca yemek yeme saatlerimi sürekli erteleten kitaptır. senin yüzünden bişey yiyemiyorum allahsız kitap!
insanda bellek kaybına neden olan kitaptır. biran önce kitabı okuyup bitirme isteği ve kitap içindeki fazla bilgiden kaynaklı bir kafa karışıklıklığı doğurabilir. aman dikkat.
bunun korsanını orijinalinden tararken sayfaları kullandıkları ocr'ı sikeyim.
rı yanyana geldiğinde n okumuş. m harfini rın okumuş ya da tam tersi. katherine lerin hepsini katillem okumuş. insan tam okumaya başlayıp hızlı hızlı yardırıken ortasında zınk diye kalıp geri dönüyor. gittik orijinaline bastık 30 lira onu aldık bu sebepten.
--spoiler--
öncelikle kitap, yazarın daha önceki kitaplarının yanında çok sönük kalmış.
bunun bir sebebi de belki de bu kitapta da vinci şifresine nazaran biraz kilise ve hristiyanlık ile barışmış olan görüntüsü olabilir. öte yandan insanı rahatsız eden de. yani, bir önceki ktapta sen git isanın uzak torunu ile takıl sonra gel bu kitapta sana incilin aslında bir çok şeyi doğru anlattığı anlatıslın dursun. elbette olabilir sonuçta kurgudur ama kitap kendi için karakterlerin ağzından, eski kitaplara referasnlar veriyor olduğu için insan da doğal olarak bir süreklilik bekliyor. ama o yok işte. yani msonların üstad-ı azamı tutup isa şöyle iyi adamdı böyle muhteşemdi diye anlatırken, landondan "isayı da biliriz hatta torununu yemişiliğim var demesini" bekliyor insan ama sanki onlar hiç yaşanmamış gibi, hadi ya vay be falan gibi tepkiler veriyor langdon.
bunların yanında hikaye çok şablon olmuş. diğer tüm kitaplarında ki şablona uygun ilerliyor herşey. farklı bir şey pek yok. ilgi çekecek bir şey de pek yok bu sebepten dolayı. insan simgesel olarak aslında çok farklı olan bir şeyi ilk kez öğrenmek üzere olduğunu o noktaya gelmeden hemen anlıyor. ha siktir ya tepkisi vermiyor o sebeple. himm böyleymiş diyor.
--spoiler--
google earth artık street view özelliği sunuyor. kitapta bahsedilen tüm binaları eş zamanlı olarak google earthten kontrol ederek, okuyunca daha zevkli oluyor.
dan brown un yine ustalığını konuşturduğu kitap. robert langdon diğer iki kitaptaki gibi başrolde. diğer dört kitaptaki gibi sırlar, şifreler vs. var. yine diğer dört kitaptaki gibi kitap ortalama 5-6 sayfalık bölümlere ayrılmış ve bölümlerdeki son cümleyi okuyunca diğer bölümü de okumak zorunda kalıyorsunuz. yeter artık kapatmam lazım derken bile en az 10 sayfa okutuyor.
aslında kitap başlarda biraz sıkıcı ama langdon ın senato binasına gelmesiyle, kütüphaneye kaçması arasındaki kısım insana kitabı bıraktırmıyor.