izlediğimde aklıma şu dizeleri getirmiş olan filmdir "mahvolmuş hayatlar olağandır bilgeler için de, ahmaklar için de." *
izlenmesi gereken johnny depp filmlerinden.
johnny depp in the brave ile beraber en iyi filmi. zaman zaman sıkıcı gelsede johnny depp in gözlerindeki büyü ile tekrar sizi pür dikkat kendine bağlayan biraz ağır bir dili ve anlatımı olan film.
johnny depp ve john malkovich gibi iki büyük ismin yanyana gelmesinin ancak rüyada olacağının yalanlaması.john malkovich bu filmin aynı zamanda yapımcılarından biri.yönetmen ise ilk uzun metraj deneyimini bu filmle yaşıyor.zaman zaman sıkıcı olup dikkatinizi dağıtabilecek bir konuyu, yönetmen laurence dunmore öyle güzel işlemiş ki; değil sıkılma, merakla izlenir bir film olmuş.izlenmeli ve 'johnny depp'in bu dünyada oynayamayacağı rol yoktur' önermesine bir kez daha hak verilmeli.
johnny depp'in film bittikten sonra başladığı ikinci konuşmasına kadar herşeyiyle çok güzel ama sonuç itibariyle alelade bir dönem filmi olduğunu düşündüğüm.-well,do you like me now? repliğinden sonra güzelliği balyoz kisvesi altında kafama inen ve günlerce kafamı kurcalayan film...filmin başında sağlıklı ve şuursuzca yaşarken,küstahlığının ve gamsızlığının bana verdiği rahatsızlığın,aşık olması ve hastalanmasından sonra nasıl gözyaşları ve merhamete dönüştüğünü hayretler içinde gözlemledim kendimde.izleyicinin çekilmek istediği tuzağa düşmüştüm!şu kadın milleti ne saf demekten kendimi alamadım!oldukça iyi bir filmdi bana göre..
frengi hastaliginin insana yapabileceklerini en guzel sekilde ortaya koyan film. ayrica kilisenin otoritesinin sarsilmasindan sonra avrupanin icine dustugu ahlaki cokuntuyu de cok iyi anlatmistir.
" Başlarken açıksözlü olmama izin verin.
Benden hoşlanmayacaksınız.
Baylar kıskanç olacak, bayanlarda da nefret uyanacak.
Şimdi beni sevmeyeceksiniz ama vakit geçtikçe beni çok az seveceksiniz.
Bayanlar,
bir duyurum var.
Size hazırım.
Her zaman.
Bu bir övünç ya da tahmin değil.
Bu tıbbi bir gerçek.
Ben böyle ifade ediyorum.
Ve benim ifade edişimi izleyip iç geçireceksiniz.
Yapmayın sakın.
Bu size sıkıntı verir...
...ve bu, eğer juponunuzu* kaldırmamdansa...
...uzaktan izleyip kararınızı vermeniz daha iyi olur.
Beyler,
umudunuzu kaybetmeyin.
Size de hazırım.
Ve aynı uyarıyı yapıyorum.
Konuşmamı yapana kadar ufak bir ereksiyon yaşarsınız...
...ama sonra ilişkiye girdiğiniz anda ya da ilişkiye girdikten sonra...
...bunu sizden beklerim...
...ve beni hayal kırıklığına uğratıp uğratmayacağınızı bilirim.
Hissedin...
...benim için nasıl olduğunu.
Ve zihninizde tartın.
Bu ürperti, onun (she) hissettiği ürpertinin aynısı mıydı?
Daha etkileyici şeyler biliyor muydu?
Yoksa bu parıltılı anlarda kafalarımızla dövdüğümüz...
...bir sefalet duvarı mı var?
Bu kadar.
Bu benim önsözüm.
Kafiyeli olmadı.
Alçakgönüllülük yok. Umarım böyle bir şey beklemiyordunuz.
Adım John Wilmot.
ikinci Rochester Kontu.
Benden hoşlanmanızı istemiyorum.
***
Bana şarap verirseniz, son damlasına kadar içerim ve boş şişeyi de fırlatırım.
Bana isa'nın acı çektiğini gösterirseniz,
kendim çarmıha çıkar ve ellerimle çivileri çalarım.
Dünyayı karman çorman edip gidiyorum.
Kendimi aptal biri gibi hissediyorum ve dans eden melekler görüyorum.