bugün

tam 20 yıllık bir film.
beni çok etkiliyen filmlerden bir tanesidir.
Japonya'nın feodalizmi tasfiyesini anlatır film,1880'e gelindiğinde artık son samuraylar ,feodal beyler,derebeyler japonya'da yok edilmişti.
çok değil 30 sene içinde japonya ağır sanayide hamle yaptı,1913'de ilk uçak gemisini suya indirdi.(wakamiya***),dünya gücü haline geldi. tabi yönetim de imparator vardı ,girdikleri iki savaşta da yüksek sanayi güçlerine rağmen yenildiler. bunun nedeni tam meşrutiyete geçememeleri olabilir.
son samuray filmi gerçek olaydan esinlenmiştir.
japonya sanayi ve teknoloji devi olarak bugün varsa , 1880'lerde ki kapitalist topluma geçişi ve sanayi devrimlerine uyum sağlaması sayesindedir.

***wakamiya ilk uçak gemisidir, dönemine göre 1925'de ve 1941'de de yüksek teknolojili uçak gemileri ürettiler. Uçak gemisini örnek vermemin nedeni ağır sanayinin en üst üretimi olmasındandır.

bizde daha 3-4 sene önce eski cumhurbaşkanı abdullah gül, güneydoğu'da 11aşireti ziyaret etti onları kutladı siz bu memleketin temel direklerindensiniz dedi. menzil şeyi öldü yine aynı.

sonra niye biz bu haldeyiz, ne olacaktı, uzaya mı gidecektik.

(bkz: s ke sürülecek aklı olmayan toplumlar)
tüyleri diken diken eden bir imparator monologu bulunan kaliteli yapımdır.

--spoiler--
gelişmiş, bağımsız, modern bir ülke hayal ettim. artık demiryollarımız, silahlarımız, batı usulü giysilerimiz var. ama kim olduğumuzu ve nereden geldiğimizi unutamayız.

--spoiler--

belki de japonya' nın bugünkü başarısında geleneklerini korurken modernleşmeyi de başarmasının büyük payı vardır. bazı ülkeler de kendilerini örnek almalıdır.
Gevşek kral meiji’nin basiretsizliği yüzünden nice japon yiğidi kör kurşunla telef olmuştur.
Tom cruise'un japonca ve kilic kullanma dersleri de dahil olmak uzere hazirlanmak icin iki yil harcadigi filmdir.
Hayatı film izlemekle geçmiş biri olarak,izlediğim en iyi 10 filmden biridir.
“perfect, they r all perfect”
koyluyu bezdiren sikik toprak agasi samuraylari onurlu gururlu gosteren yanli film.
Modernleşme batılılaşma çabaları içerisinde geleneklerinden kopan doğu toplumlarının özeti bir filmdir.

Monopoly adamın kuklası haline gelmiş Japon imparatoru filmin sonunda ipleri eline alır 'güçlü, bağımsız ve birleşik bir Japonya hayali kurdum. Şimdi demiryollarımız, toplarımız ve batılı giysilerimiz var ancak kim olduğumuzu ya da nereden geldiğimiz unutamayız' şeklinde bir pasaj atar ki efsaneler efsanesi bir sahnedir bence.
Japonların son samuray lideri olan saigo takamori'nin hollywoodvari masum bir drama şeklinde konu edildiği tarihsel film. Amerikalıların bir çok filminde olduğu gibi tarihi çarpıtarak filmlerde kurgulaması zaten bildiğimiz bir şey. the Last samurai'de de bunu bol bol görüyoruz. Fakat ortaya çıkan mesaj açısından ibretlik olması bu filmi muadili çarpıtılmış filmlere göre bir tık önde tutuyor. Katsumoto karakterinin delikanlılığı ve karakter olarak çizdiği portre, bir liderde alışık olmadığımız adil, uysal, geleneklerine bağlı ama bir o kadar hoş görülü ve hiç bir şart altında yozlaşmayan idealist duruşu filmin konusunu oluşturan ana unsur. Tom Cruise'un canlandırdığı Nathan karakteri ise aslında Amerikan iç savaşı ve yapılan katliamlara karşı bir itiraf niteliğinde önümüzde duruyor. Hal böyle olunca Katsumoto ile kutsanan geleneksel japon kast sistemi ve ahlak anlayışı, Nathan karakteri ile yerden yere vurulan bir Amerikan iç savaşı fotoğrafı çıkıyor karşımıza. bu iki karakterin karşılaşması ve Nathan'ın yaşadığı o kökten değişimle birlikte japon ve Amerikan tarihi harmanı sert bir emperyalizm eleştirisi ortaya çıkıyor.

Nathan'ın emrinde çalıştığı ve filmde birkaç sahnede adının geçtiği General Armstrong Custer denen kadın, yaşlı çocuk demeden katletmiş psikopatın adını bira markalarına verip evine savaş sahnesi tablolarını asan Amerikalıların olduğunu düşünürsek eleştirinin boyutunu daha iyi anlayabiliriz.

işin ironik yanı ise filmde Katsumoto karakterine ilham veren Saigo Takamori'nin custer manyağı kadar olmasa da savaş sevici bir lider olması. Kore'ye savaş açılmasına olan ısrarı bir anlamda o dönem daha diplomatik bir Japonya olmaya çalışan yönetimle ters düşmesine neden oluyor işin tarihsel kısmında.

Sonuç olarak Katsumoto karakteri belki tarihte çok az görebileceğimiz yiğitlikte bir lider, film aslında bir çoğumuzun Katsumoto karakteri aracılığıyla samuraylara ve eski japon kültürüne sempati beslememizi sağlıyor ve amacına ulaşıyor. Puanım 10/7.
delikli demir çıktı, mertlik bozuldu temalı film. film boyunca elli defa küfür etmişimdir. adaletini seveyim dünya.
tom cruise'un en iyi filmidir.
efsaneler efsanesidir gözümde.
kendime sövmeme vesile olmuş filmdir. bu filmi ben daha önce nasıl olur da izlemem lan?
şu yaşıma kadar yüzlerce film izleyip analiz etmeme rağmen, bu filmi nasıl izlemedim, nasıl bu kadar geç kaldım bilmiyorum. çok derin manalar içeren, film boyu gerek sahnelerden gerek o mahvedici müziklerinden tüyleriniz diken diken izlediğiniz, tom cruise'un at üstündeki kahramanlıkları değil de delici bakıslarıyla oscarlık oyunculuğu hak eden bir film. 7,7 den fazlasını hakediyor, ama amerikada bile bu kadar popüler olması şaşırtıcı, malum sebeplerden.velhasıl, efsane.
An itibariyle trt 1'de yayınlanan film. Evet.
efsane filmdir bayılarak izlenilir.
küçükken tahtadan kılıçlarla savaştığımız arkadaşım ve benim!
Bakmayın filmdeki subayların amerikalı olduklarına; filmin temelini oluşturan kişi jules brunet adlı bir fransız subayıdır ki kendisi daha sonra fransa'da generalliğe kadar yükselmiş, legion d'honneur madalyası aşmış, fransa-prusya savaşına iştirak etmiştir.
çok iyi bir film. amerikanlar tarafından bilinçli bir şekilde oyunun düşürüldüğüne inanıyorum. imdb puanı kaçsa en az 1,5 puan ekleyin. birkaç kez izleseniz bile tadı aynı.
Şu anda trt1 de oynamakta olan şaheser.

Defalarca izlememe rağmen takıldığım zaman bitirmeden bırakamıyorum.
"Japonya’yı bir kılıcın yarattığını söylerler.

Eski tanrıların, bir mercan kılıcı okyanusa batırdıklarını ve çıkardıklarında dört kusursuz damlanın denize düştüğünü ve bu damlaların Japonya’nın adaları olduğunu söylerler.

Ben, Japonya’yı bir avuç cesur erkek yarattı diyorum. Hayatlarını unutulmuş bir kelime uğruna vermeye hazır savaşçılar tarafından:

Onur.”

yoksa siz daha izlemediniz mi ?
japonların yeni ve eskiyi nasıl harmanladığına, yeni dünyaya ayak uydururken benliklerini korumalarına değinen 2003 yapımı film. japonya'da 'onur' ve saygı duygusunun ne kadar önemli olduğunu da gösteriyor.
--spoiler--
- (kılıcın) üzerinde ne yazıyor?
+ kendinde eski ve yeni yöntemleri birleştiren savaşçıya aitim.
--spoiler--
ken watanabe'nin rol aldığı film.
çekileli kaç yıl oldu bilmiyorum ama hans zimmer ağabeyimiz hangi işe elini atsa böyle sanatsal eserleri ortaya çıkarabiliyor ve kendini yıllar sonra dinletiyor.

http://www.youtube.com/watch?v=gwm8-jlddaw

altındalı kosova lı birini yorumu ise şarkının gücünü gösteriyor adeta.

--spoiler--
i love soundtracks,all of them,but hans zimmer dont make music for movies he create masterpieces.
i`m from kosova and i lost 4 members of my family during the war in 1999.everytime when i missed them i listen to this.
memories are stronger than people.this music makes me near them,even we are far from each other,but one day,someday i hope we will be together.
anyway....this music is made for heaven,not for earth.
--spoiler--