gerçek hikayeden uyarlama ve tarihi dram sevenlerin beğeneceği seyirlik film.
Colin Firth, Geoffrey Rush, Helena Bonham Carter oyunculuklarını konuşturmuşlar, colin firth diğer adaylara kıyasla oscar'ı haketmiş. ancak en iyi film, yönetmen ve senaryo konularında pek emin değilim. 12 adaylık biraz abartı olmuş, o yılın film kıtlığıyla da alakalı olabilir. akademi bizden iyi bilir herhalde.
i am son of a ....... king lafında koptum.
viii. edward'a da çakmayı ihmal etmemişler tabi. 2 kez boşanmış bir kadını metresi yapmak yerine evlenmek istemesi eşcinsel, nazi destekçisi yaftasına maruz bırakmış. bu tarz filmlerde kendilerini eleştiriyormuş gibi yapıp yüceltmeleri de pek hoş doğrusu. aman bana ne, aralarında halletsinler.
kraliçe elizabeth'in 9-10 yaşlarındaki halini de görme şansı sunmuş bize. keşke burada olsa azıcık tokatlasam diye düşünmedim değil.
tüm ailesi sorunlu olan bir kralın ingiltere tarihinde de büyük yerinin olduğu ve filmde bunun çok iyi yansıtıldığı özünde tarihi filmdir. sadece biraz yakından bakılmıştır.
ingiltere nin en önemli adamı olmakla haklı gurur sahibi birinin doktor bile olmayan biri karşısında gururunu ve kibrini bırakarak özrünü yenmeye çalışmış kararlı birinin hikayesidir.
ingiliz kültürünü olabilecek en sade şekilde yansıtan, hareketli olmayan ama akıcı ilerleyen film. sizi etkisi altına alıyor bazı sahnelerde kral konuşamayacak diye siz iki büklüm olup geriliyorsunuz.
filmdeki neville, churchill gibi tarihi şahsiyetlere yer ayrılması da çok hoş olmuş.
ayrıca yeniden şahit olduk ki, helena bonham carter bu kainat üzerindeki en iyi aktristir.
colin firth'ün ne eksik ne fazla, tam da gerektiği ve olduğu gibi hakkını vererek oynadığı film. * özellikle vı. george'un gerçek konuşma kayıtlarını izledikten sonra bunun farkına varıyorsunuz. evet, hitler'in etkileyici nutuklar attığı dönemde tam karşısındaki ülkenin kekeme kralı... umut dolu, muhteşem bir film, izlenesi.
12 dalda oscar adayı olmuş ve en iyi yönetmen, en iyi senaryo, en iyi film ve en iyi erkek oyuncu
dallarında 4 oscar kazanmış olan, kral 6. george'un tahta geçmek zorunda kalmasının ardından,
yaşadığı hitabet ve konuşma sorununu anlatan, colin firth ve geoffrey rush'ın
döktürdüğü ve colin'in şahane oynadığı, oscarı kaptıgı filmdir.
adamlar koskoca krallarını kekeme diye taşak geçip filme konu ediyorlar, bizdede kurgu tarihsel harem dizisine dava açıyolar ejdadımıza hakaret ediliyor diye. sonra da neden gelişemiyoruz.
çok önemli bir olaydan bahseden çok önemli bir film.
--´spoiler´--
hitler gibi tarihte gelmiş geçmiş en iyi hatiplerden birisi, yanında da goebbels olmak kaydıyla - ki o esas müthiş bir hatiptir, öyle argumanlar getirir ki sonuçta "yoğurt karadır" dersin sonra da "ne dedim lan ben?" dersin, öyle bir hatiptir- bir tarafta, diğer tarafta da "kekeme" bir kral georg 6, ve konuşmak hiç de öyle işi olmayan bir churchill...
filmin sonunda yapılmış olan konuşma tamamen gerçektir, kelimeler ve vurgulamalar bile aynen verilmiştir.
oyunculuklar colin firth ve geoffrey rush, çok iyidir.
ayrıeten esasında abinin kadın yüzünden kral olmaktan vazgeçmesi de acayip bir konudur. bak, ingiltere kralı "dul" kadınla evlenemiyormuş.
ayrıca o ünlü "savaş ilanı " konuşması sırasında arka planda çalan müzik, beethoven´ın 7.senfonisinin 2.bölümüdür.
insanı etkileyen filmlerdendir. ingiliz sakinliği bile filmde güzel yansıtılmıştır.
ayrıca lionell´ın hiçbir ünvanının olmaması, ancak koskoca kral´a bile söz geçirebilmesi, onun saygınlığını kazanabilmesi, karısının o idealistliği...bütün faktörler filmde çok güzel işlenmiştir.
halkı selamlama sahnesindeki müzik beethoven 5.piyano konçertosudur( 2.bölüm).
Konuşmak, ne kadar büyük bir nimetmiş diyorsunuz.
Zenginlik, her derdin ilacı değil.
Sakıp Sabancı geldi aklıma,
onun çocukları engelli.
Para var, sağlıklı evlat yok.
Filmde,
krallık var, ahlak yok,
ne kadar zor bir durum.
insan der bazen:
Varsın, yıldızlı kıyafetlerim, güzel arabalarım olmasın.
içtiğim suyun, yediğim yemeğin tadını alıyorsam,
sağlık sıhhatım yerindeyse ve en önemlisi,
seviyor ve seviliyorsam
işte, dünya güzellikleri budur.
tarihteki önemli bir ayrıntıyı beyazperdeye geçiren bir film.
tam da insanoğlunun yaşadığı en büyük felaket olan 2.dünya savaşı sırasında dünyanın o zamanlarki en önemli askeri süper gücü -resmi- -almanya gayrı resmi olarak silahlandı- ingiltere´nin kralının "kekeme" olması herhalde tanrısal bi şaka olmalı. ki rakip takımın başındaki adam da tarihin gördüğü en ateşli, en büyük konuşmacılardandı ; hitler !!!
(bi almanca bilip de o hitler konuşmalarını seyreden neden bahsettigimi anlayacaktır, o kadar milyon adamı hitler o konuşmalarıyla cezbetmişti.)
bu ayrıntıya da kısaca değinen bir filmdir king´s speech...
colin firth 'ün imrenilesi performansıyla akıla kazınan, geçmiş yaşantıların ailesel eşitsizlik ve ikincilleştirmelerin insanın özgüvenini sekteye uğratabileceğinin altını koyu kalemle çizen fakat her izleyicinin başından sonunu anlamlandırabildiği ve böylece kendisini ele veren ama özgüven teması babında izlenmesi gereken bir aile filmi.
iyi film işte. colin firth fazlaca iyi, görüntüler iyi. ama o kadar.
10 üzerinden 8!