şimdi yok şu yönetmiş yok bu oynamış bu iyi seviyormuş istesem verirmiymiş falan gibi abudik kubudik muhabbetlere hiç ama hiç girmeden ciddi ciddi en iyi film kategorisinde olan diğer filmlerle karşılaştıralım, ne farkı var diye.
valla ne yalan söylüyeyim bu seneki filmler biraz tırt ve çoğu duygusal sömürme üzerine gidiyordu ama tarantino'nunki çok farklıydı sanki. sonuçta o da kendi tarzında yaptı bu işi.
neyse, serious man'e hala kılım. bu hayatta izlediğim orta karar filmlerden biriydi açıkçası. yani orta karar desem de film esnasında olm dur lan kesin bişi olucak hacı diyorsunuz filmin sonunda skym böyle işi demeye getiriyor, olmuyor; olduramıyor.
konudan uzaklaştık:
"getir mürsel"
hani beşiktaş, galatasaray ve fener'in kötü olmalarından şampiyon oldu diyoruz ya; aha aynısı işte oscar'da yaşandı. cidden filmler tırt pırt falan yuha çüş höh möh'tü yani.
kötü, pis ırak'ta, kötü, pis ıraklı'lar tarafından öldürülen zavallı askerleri anlatan çok üzücü film.
benim korkum, vietnam'ı kaybettikleri halde 100 tane kahramanca film çekerek, sanki kazanmışlarda ve vietnam burda asıl şerefsizmiş, gibi gösterdikten sonra aynı şeyi ırak'ta da yapmaları.
orda ölüyorlarmış, çok üzücüymüş.. lan ne bok yemeye gittiniz oraya.
üstlüne üstlük zavallı ıraklı'ları pislik ve terör bağımlısı gibi göstermeleri yokmu.. ah..
e çek tabi böyle amerikan yanlısı film; oscar'da alırsın ebeninkinide.
en iyi film ödülü ve yanında 5 oscar daha aldığını bilmesem bu film için fena değildi diyebilirdim, gerçi hala objektif bakınca insan fena değildi diyebiliyor. fakat bu kadar oscar ve en önemliside en iyi film oscar'ı ödülünü alması nedeni ile izleyeci açısından film daha bir büyük beklenti içerisine giriyor. şahsım adına film hiçbir şekilde beklentilerimi karşılayamamıştır, filmi izlemeden önce eleştirileride duyduğumdan ötürü aslında çok büyük bir beklentiylede izlemedim doğrusu fakat buna rağmen karşımda çok basit bir film vardı. senaryosu çok düz, filmin hemen hemen hiçbir sahnesinde mantık veya duygu yoğunluluğu bulunmuyor, gerçekçilikten bahsediliyor özellikle buna kesinlikle katılmıyorum. son zamanlardaki en sinir olduğum şeylerden biriside bu, sözde şu gerçekcilik kavramı. nerde hayatın içinden bir konu var, nerede yalnız kalmış bireylerin iç yapısını samimi bir biçimde izleyiciye aktarmak var eleştirmenler buna bayılıyor, çoğu bu filmede bayıldı zaten, eleştirmenlerin birçoğunu boşuna sevmemezlik etmiyormuşum hakkaten, sinema anlayışımız inanılmaz zıt. hayatın içinden bir konu olduğunda, insanların yalnız psikolojik yapısını ele alan, gündemde olan ve çok bilindik konular sinemaya aktarıldığında bunun adı nedense gerçekcilik oluyor. oysa ben dümdüz başlayan ve biten insanda hiçbir etki bırakmayan bir konu görüyorum bu filmde. bana göre asla ve asla sinemada gerçekçilik kavramı bu değildir, her hayatın düzlüklerini basitini anlatana oscar vereceklerse yazalım bizde bi senaryo çeksinler, inanın çok zor değil.
türkiyede vizyona ilk girişinde komik bir sayıda gişe yapmış oscarlı film. 12 mart 2010 da tekrar vizyona girecekmiş. e tabi o kadar ödülden sonra daha fazla gişe yapacaktır.
edit: ilk vizyona girişindeki gişesi
ilk Haftasonu Seyirci (3 Gün)
1.163 kişi
Toplam Seyirci (10 Hafta)
4.586 kişi
crash'le birlikte bedavadan oscar almış filmdir. hatta abartıyorum: en iyi film oscarı almış tarihin en kötü filmidir. (anlamayan gerzekler için: en iyi film oscarı alanlar içindeki)
the hurt locker'ın aldığı oscarı içine sindirip avatar gibi bir filmin hakederek aldığı oscarları sindiremeyen sinema canavarları varmış sanırım. onlara tavsiyem, en yakın zamanda amerikan ordusuna katılıp ırakta militan kovalamalarıdır.
bu filmin nasıl oscar aldığını biliyorsunuz. "yaşasın amerika, yaşasın amerikan ordusu" "amerikan askerlerimiz öyle sevecen ki, bir canlı bomba havaya uçtuğu için üzüntüden ağlayabiliyorlar" "askerlerimiz o kadar iyi insanlar ki ıraka barış getirdiler" gibi mesajlarla. hatta o kahpe oscarı alırken bi ara içeri amerikan tankları girecek diye korktum.
herneyse babyfaceler. popülere olan gıcıklığınız yüzünden bu filmin aldığı oscarı hazmediyorsanız film zevklerinizin içine edeyim.
yapımcıları email yoluyla büyük bir kitleye 'bizi destekleyin oscar avatara gitmesin' forward ı atmışdı. http://www.uk.imdb.com/news/ni1655627/
işe yarıyomuş . *
Kahraman, iyi kalpli Amerikan askeri hikayesi her zaman tutar. Black Hawk Down bile bu sayede Oscar aldı. Bilir misiniz o Black Hawk Down filmi gerçek bir olaya dayanır 20 ABD askeri Mogadişu'nun en azılı mahallesinde mahsur kalır ve o askerleri kim kurtarır Türk bordo berelileri. Peki filmde hiç bundan bahsedilir mi? Hayır. Neyse bu filme gelelim bazıları Irak'ın hali bu o adamlar gerçekten bombalarla uğraşıyor bu filmde onu anlatıyor demişler. Ulan demezler mi o adamlar o ülkeyi işgal etmeseydi zaten o bombalamalar olmayacaktı.
Bir de iyi kalpli ABD askeri meselesine. Bu adamlar değil mi ki birkaç yıl önce 14 yaşındaki Iraklı kıza tecavüz edip ardından olayı örtbas etmek için tüm ailesini kurşuna dizip ve bununla da yetinmeyip yakan ve üstlerine önce terörist diye (ulan işgalciniz ve işgalinize karşı gelenlere terörist diyorsunuz) rapor etmişler. Filme böyle bakın.
ben bu filmi izlerken ileri almaktan parmagım acımıstı,6 oscar aldıgını duyunca anladım ki cekilen acıların elbet bir getirisi olurmus.bir de orijinal senaryo ödülünü almıs vay be,sen neymişsin be abi.bu filmin senaryosu gizli özne gibin birsey heral ben göremedim de.
ben bu filmi, film olarak değil de yani öyle bir bakalım ırakta neler oluyormuş gibisinden felan seyretmiştim,bana göre de filmin hicbir orjinaliği yoktu .o kadar film arasından en iyi film oscar ını almıs ya, gercekten sasırdım.
akılları sıra izlemeyenlerin dikkatini cekip ,ya biz ırakta neler cekiyoz ,ne zorluklar var, evde karımız bekliyor ama biz sizin icin ırak ın anasını sikiyoruz ama gururluyuz mesajını vereceklerdir,vermişlerdir.
ha izlemeyene tavsiyem ,ben cok önceden izledim hic bi bok yoktu ,bana göre zaman kaybı olur,bos yere izleme,git porno izle.
titanic gibi overrated bir filme zamanında bütün oscarları bayılan oscar'ın yine savaş karşıtı olan (ve görsel açıdan müthiş bir film olan) avatar yerine 6 tane ödülü bayıldığı nispeten savaş yanlısı olan (#7277944) klişe bir filmdir. anlayacağınız oscar yine yaptı yapacağını!...
2 ay önce izledikten sonra, 6 oscar aldığını gördüğümde, o film bu film mi acaba diye düşünürken helak oldum. yönetmen ödülünü alırken herşeyi anlatan cümleyi kurdu zaten.
cia ve bilmem kime teşekkürler... daha ötesi yok. istersem verme oscar ı adamın aklını alıverirler.
bildiğin klişe, üstelik sıkıcı saçma sapan bir film. türkiye'de gösterime girdimi bilmiyorum ama girdiyse bile tekrardan döner bu.bu filme bu kadar çok oscar dayanması ( en iyi film,en iyi yönetmen dahil )hakkında uzun uzun yazabilirim aslında ama gerçekten çok feci gribim artı kafa açmak istemiyorum sabah sabah.
o yüzden kısa keselim ve kahve ağzıyla özetleyelim;
ben bu filme 6 dalda ödül veren akademinin ta a.q
peşin edit: bu sene aday olan tüm filmleri izledim. bu kadar sikko filmi bir arada görmemiştim gerçekten. benim adayım tarantino'nun filmiydi ama ona ödül vermiyecekleri çok açıktı. kötünün iyisi olacaktı seçilecek film. o bile olmamış. yazık.
irak'taki üc kisilik amerikali bomba imha ekibinin baslarindan gecen olaylari objektif olarak anlatmaya calisan film.
filmin konusu hakkinda cok fazla bir bilgi sahibi olmadan izledigim icin film basladiktan sonra bomba imha ekibi disindaki olaylarin ve kisilerin de konuya dahil olacagini sandim ama film devam ettikce bu düsünce yavas yavas gitti.
bir kere kendi acimdan göze ilk carpan sey filmin gercek bir olaydan esinlenerek yapilmamis oldugu gercegi gün yüzü gibi ortaya cikiyor. ama bu cok fazla da abartilarak izleyiciye sunulmuyor. 'uydurma' bir hikayenin dozu bence gayet iyi ayarlanmis. sadece William James benim gözümde birazcik abarti olarak kaldi diyecegim ama Jeremy Renner'in oyunculug gayet dozajinda oldugu icin onun da üstünde cok fazla durulmamasi kanaatindeyim.
--spoiler--
kafamin almadigi bir sahne oldu filmde. icine bomba yerlestirilmis cocuk cesedi ile karsilastiklari sahnede william onun, kendisine dvd satan cocuk oldugunu iddia etti. daha sonra dvd sattigi tezgaha gidip onun patronuna cocugu sordu. adami silahla tehdit edip kendisini, cocuga götürmesini söyledi. adam da onu arabasiyla bir evin önüne getirdi. william evin icine girdi ve evde irak'li bir profesör ile karsilasti. adam kendisini gayet kibar sekilde karsiladi her ne kadar william'in elinde silahla evini basmasina ragmen. sonra william adamin profesör oldugunu ögrenince söyle bir duruldu, silahini indirdi. daha sonra adamin karisi ile karsilasti evin icinde. kadin amerikali bir askeri kendi evinde silah ile öylece önünde gördügü icin panik yaparak william'a elindeki tepsiyle saldirmaya vurmaya basladi ve william hemen cikip kosarak kacarcasina gitti evden. evet sahne bu, anlamadigim yer ise; o profesör beckham lakapli cocugun nesi oluyor? babasi mi yoksa akrabasi mi? ve eger babasi ise, bir profesör'ün cocugu niye porno dvd satar. yoksa anlatilmak istenen 'bak savas(isgal) buralari ne hale getirmis, profesör cocugu sokaklarda porno dvd'si satar hale gelmis' miydi de ben mi anlamadim?
onun disinda deginmek istedigim bir baska sahne ise; yukarida anlattigim sahnenin baslarinda, william'in dvd tezgahina gidip adama cocugu sordugu sirada adamin 'no english' demesine 'tabii simdi ingilizce bilmiyorsun degil mi' seklinde tepki vermesi. burada anlatilmak istenen, amerikalilarin ana dilleri olan ingilizceyi hakikaten dünyadaki tüm insanlarin konusabildiklerine inaniyor olabilecek kadar salak olduklarini vurgulamak mi? yoksa bir amerikali asker 50-60 yaslarindaki sokakta dvd satan bir irakli adamin ingilizce bilmek zorunda oldugu kanisina nereden varir?
--spoiler--
çok iyi bir yönetmen filmidir. çekim, kurgu, kamera açıları falan iyidir. fakat konu çok anlamsız ve propaganda malzemelidir. 2 saatlik zaman kaybı olarak görüyorum açıkçası.
dün gece izlediğim, 9 dalda oscar adayı olan, ırak'da görev yapan bir gurup bomba imha timinin görevini anlatan bir film. feci şekilde amerikan propangadası da yapmaktadır.
filme iki açıdan yaklaşabiliriz. birincisi sinematografik açıdan, ikincisi ise ırak'da anlatılan şeylerin gösterilmesi, yani gerçekçiliği açısından ;
---spoler---
sinematografik açıdan filmi gayet başarılı buldum. film bizi kolay bir şekilde amerikan askerlerinin gözü kulağı yapıyor. yani biz de onlar gibi hissediyoruz film boyunca. bombalar patlayacak mı patlamayacak mı diye heyecan yapıyoruz. onların gözünden çatışma sahnelerinin içerisine giriyoruz. yönetmen bu konularda çok başarılı olmuş ve iyi iş çıkarmış. oyunculuklar ise çok başarılı. tek tek yazmaya gerek yok aslında. tim içerisinde bulunan tüm oyuncular gayet başarılı. savaşın getirdiği psikolojik bozuklukları gayet iyi yansıtmışlar. ayrıca sürpriz bir şekilde filmin sonlarında karşımıza lost'tan tanıdığımız kevaşe kate (Evangeline Lilly) çıkıyor. bu da benim gece gece sırıtmama neden oluyor tabi.
diğer açıdan filme bakacak olursak iki şey görürüz ortak paydada buluşan. birincisi filmdeki mantıksızıklar, ikincisi de filmdeki amerikan propagandası.
ilkini ele alacak olursak keskin nişancı çatışması sahnesi bana nedense çok mantıksız geldi. direnişçilerin bulunduğu yerin askeri helikopter ve uçaklarla vurulmaması birinci hataydı. diğeri de bizim coniler şarjörü temizleyeceğim diye zaman kaybederken, karşı taraftan kimsenin ateş etmemesiydi. paralı askerlerden 3 kişi mefta olurken, gayet seri ve isabetli ateş eden direnişçiler, coniler silah başına geçince nedense, neredeyse hiç ateş etmedi. ayrıca en sonda bir direnişçi keçilerin arasında mevzilenip yine aynı şekilde iki saat bizimkileri dikizleyip hiç ateş etmedi, "gel beni vur der" gibi. sonra mefta oldu tabi. birşey kaçırdım mı bilmiyorum ama bunlar bana saçma geldi. ayrıca çoğu kimsenin bahsettiği üzere bomba imha ekibinin bombaları imha yöntemi de gerçeğe aykırıydı.
ikincisine geçersek film çok belli etmeden amerikan propagandası yapıyor. filmde savaşın anlamsızlığı ya da amerikan işgali yerine, ıraklı sivillerin hayatlarını kurtarmak için canlarını tehlikeye atabilecek, karizmanın dibine vuran amerikan askerleri anlatılıyor. filme göre çoğu amerikan askeri çocukları seven, hatta ıraklı bir çocuk için kuralları hiçe sayabilen, karizmatik, toplumla herşeye rağmen iletişim kurmaya çalışan, birinci planda ıraklı şüphelileri vurmayan (risk taşıyan hiçbir ıraklıya ateş etmiyorlar. sonda üzerine bomba bağlı olan ıraklı gibi. adamı kurtarmaya çalışıyorlar) tarzda askerlerdir. ıraklılar (neredeyse hepsi)ise kendi evlerinde (kendi ülkelerinde) terörist gibi (güya) yaşayan, hemen hemen hepsi bomba manyağı (kendi yaptıkları, çeşitli yerlere yerleştirdikleri ve güya herkes öldürmek isteyen) olan insanlardır. yani anlayacağınız film tarafsızlığın dibine vurmuş!!
---spoiler---
eğer ki bu propagandayı görmezden gelip izleyecekseniz izleyin derim. vasat üstü bir film.