işte bu iğrenç ve dehşet vericiydi. adam, ilk filmden etkilenen bi psikopatın yaptıklarını çekmiş, biraz gerçekçi gelmiş olmasından olacak, sırt tüylerim 90 derece.
iğrenç bir film. bir filmde kullanılabilecek tüm iğrenç öğeleri kullanmıştır. dişleri çekiçle kırma sahnesinde midesi sağlam biri bile film izlenilen mekanı bir süreliğine terk etmiştir. izlemeyin, çok kötü.
türlü türlü manyaklıkların yapıldığı filmdir. dünyadaki hasta ruhlu insanlara rehberlik edecek türden. yönetmen iğrençlik katarak filmin popüler olmasını istemiş sanırım.
Tom six bu sektöre gayet gayce filmlerle girip dikiş tuturamayınca öyle bir şey yapmalıyım ki izleyenler götü başı dağıtmalı demiş ve aklına bu fikir gelmiş bence. Puro ve kovboy şapkasıyla tatlı bir sarışın imajı veren bir adamdan beklenmeyecek enteresan diyalogları da içeriyor film.
--spoiler--
annenin, manyak oğluna ağlama babanı daha çok sertleştiriyorsun demesi.
psikologun, o özürlüyü sikmek isterdim demesi.
annenin senin yüzünden baban gitti keşke ölseydin şeklinde konuşması ve gece öz oğlunu öldürmek için odasına girmesi bunları yazan birisi hayatında gerçekten ne yaşamış olabilir merak ediyorum.
filmde mantıksızlık had safhada adamın kendi iş yerinde bu kadar rahat insanları vurup sonra kafasına göre gidip gelmesi saçmaydı. Ayrıca vurulan kişiler ahır gibi bir yerde tutuluyor günlerce ama kanamadan ölmüyor bu da ilginç. ilk filmde ki kadını bu kadar kolay kandırıp hemde araba da hiç konuşmadan quantin tarantino'nun seçmelerine götürüyor ama kadın o mezbaha gibi yeri görünce gram şüphelenmiyor komik olmuş. bu kadar uzun süre kaybolan insanları polisin aranmaması da garip. Ben bir buçuk saatlik filmi ilerlete ilerlete yarım saatde izlememe rağmen bir sürü saçma şey gördüm ama adam öyle bir final yapıyor ki bütün mantıksızlıkları unutturup yerini sadece tiksintiye bırakıyor.
Film ne kadar kötü olsa da ilk filmle ikinci filmi birbirine bağlayış şekilleri güzel olmuş. Ana karakterin hiç konuşmaması da ayrıca filme gerilim katmış. Bu da kamera arkası;https://www.youtube.com/watch?v=2_SWACgoy1c
vizeler bittikten sonra boş boş otururken nereden geldiyse bu film aklıma geldi bir izleyeyim dedim. forest gump ta ki "önce sokağa kadar koştum sonra koşmuşken mahalleyi koştum sonra şehri koştum " diye giden replikte ki gibi bende önce 1'i izledim. ulan acaba buradan nereye gidecek diye 2'yi izledim. zaten ikisini izledim bari sonuncuyu da izleyeyim diyerek seriyi bitirerek baya büyük bir işsizliğe imza attım. peki ben bunu neden ilk filmin başlığına değilde ikinci filme yazdım diye sorarsanız, bu film aralarında hem teknik bakımdan hem de işleyiş bakımdan diğerlerinden daha çok beğendim nedenlerini ve birkaç trick de anlatacağım.
dikkat:bu yazı 3 filmle alakalı bir spoiler yazısıdır okurken ona göre dikkat edin. gerçi zaten mal meydanda "spoiler ne arar la bu filmde" derseniz de haklısınız maksat adet yerini bulsun.
--spoiler--
1.film
2 tane amerikalı kızımı almanya'ya tatile gelirler. geceleyin yolda yollarını kaybederler ve üstüne lastikleri patlar. gecenin bir yarısı yardım aramak için dolaşırlarken bir eve rastlayıp yardım isterler. o evde yaşayan abimiz de ünlü bir kafası kırık cerrahtır. kendi 3 köpeğini art arda bağlamıştır fakat tabi köpekler böyle yaşayamazlar ölürler. o da kendisine bu sefer insanlardan böyle bir olayı yapmak için denek arar. kızların gelmesi ile bir nevi gökte ararken yerde bulmuştur denekleri.
- bu üç filmde de özellikle karakterler tam bir klişe. insanlık dışı iş yapan nazi doktor tipi, "haydi kop kop" kafasındaki amerikan kızları tipi, japon abi de klişe bir japon tasviri (bir yerde "japonlar çok kuvvetlidir bir çıkarsam" minvalinde birşeyler sölemesi, kızın gerçek anlamda ağzına sıçarken ondan özür dilemesi ve en sonunda harakiri yapması )
- ironik bir olay ise doktorun elinden kaçan kıza kızarak onu ortaya koydurması. çünkü ortadaki daha çok operasyon geçireceği için daha fazla acı çekecektir. fakat filmin sonunda ise herkesin ölüp sadece ortadaki kızın yaşaması.
- filmde ki tüm karakterlerin stabil durumda olması, kişiliklerinin dışında bir hareket yapmaması. manyak doktorun düşünüp "ulan ben napıyorum" kafasında olmayıp son sürat manyaklıkları,kızların "ölümüne kankayız" modunda olması. hatta bü yüzden belki kaçıp yardım çağırabilecekken gidip arkadaşını kurtarmaya çalışması. japon abinin son sahnede hayatını anlatırken ailesine hiç bakmayıp hayatı hep kendi kafasına göre yaşaması ve götüne iki insan bağlıyken gene onları düşünmeden kendini öldürmesi.
2.film
ilk filmi izleyen sıkıntılı bir abinin gaza gelip bu bağlama işlemini 12 kişiyle yapmasını konu alıyor.
- film ilk filmin bitişi ile başlıyor. yani yaşananların hepsini bir kurgu olduğunu söylüyor. normalde bu tarz filmlerde genel de başlarken "based on a true story" yazarlar yalan olsa bile hava katsın diye. ama yönetmen bunun kurgu olduğunu bize girişte "bu bir hayal ürünüdür" diye yazarak anlatma yerine böyle bir şekilde dolaylı göstermesi hoş olmuş.
- ilk olayları film olarak gösterip bunu izleyen kişinin bunun yapmaya çalışması konusu da bence fena olmamış.
- siyah beyaz oluşu kesinlikle çok iyi olmuş. evet belki işkence sahneleri renkli olsaydı etkisi daha fazla olabilirdi fakat baş roldeki ufak abinin yaşadığı o apokaliptik yaşamını ve gerilimi çok iyi vermiş.
- başrol deki abinin tüm film boyunca çıkardığı sesler harici tek bir kelimesi yok filmde. ama buna rağmen çok iyi vermiş psikopat karakterini abi.
- şiddeti biraz daha arttırmışlar ilk filme göre ama siyah beyaz olması onu biraz dengelemiş.
- gene klişe karakterler. fakat yönetmen bu klişe tipleri bilerek bir durumu anlatmak için koyuyor rastgele konulmuş değil.
- sonu ayrıca beğendim. genellikle insanlar "yahu o kadar adam kaçırdı kimse aramıyor mu" veya "ulan biride nasıl dövemedi","kızı nasıl bulup getirdi oraya" falan diye yorum yapmışlar.bir bakalım,kızı da öldürüp filmin sonunda abimiz götünü tuta tuta gidiyor ve birden sahne değişip ilk sahneye dönüyor ve credits akıyor. burada anlatılmak istenen aslında bu yaşanan olayların hepsi bizim başrol deki abimizin aklında kurduğu olaylar. abimiz o kadar çok izlemiş ki bu filmi artık bir yerinde rüya dalıyor ve kendisi filmi tekrar izlerken böyle bir şey yapsam nasıl olur diye düşüncelere dalıyor. biz de o düşüncelerini izliyoruz ve film bitince de bu düşünce durumundan çıkıp tekrar eski yaşamına geri dönüyor.
- filmlerde artık (hele bilim kurgularda falan) "aslında her şey rüyaymış" işi pek tutulmaz suyu çıktığı için. fakat bu tarz hardcore şiddet filminin sonunu böyle bağlaması hoştu gerçekten.
3.film
ilk iki filmi izleyen bir hapishane yardımcısının müdürüne bu insan bağlama işini kullanarak maliyeti düşürme ve insanları düzgünce cezalandırma işini müdürüne anlatması ve hapishane olaylarını anlatıyor.
- 2. de olduğu gibi bu filmin başlangıcı da 2. nin sonun ile başlaması. yönetmen iyi bir filmler arası bağlantı kurma kaynağı bulmuş onu kullanıyor.
- bu film aralarında ki en sönük film çok tatsız tutsuz bir filmdi.
- hoş tarafı 2. ve 1. filmin başrolünde ki abiler bu filmde de başrolde. hatta önceki filmlerde oynayan yan karakterler(ilk filmde bulunan ppolis abiler,japon abi,2. de bulunan doktor) direk tüm castı toplamışlar.
- filmde kara mizaha da eklemişler. filmi kurtaran tek tük şeylerden biri.
bonus: "ulan bu sekreteri ben bir yerden tanıyorum ama nereden" diye düşünürken buldum bree olson muş ya la bu.
ilk filmi vakit kaybı olarak değerlendirmiştim. bu filmin ikincisi çektiklerinde çok şaşırmıştım. ana temayı ve fikri zaten ilk filmde işlemişlerdi ikincisinde ne olabilirdi ki diye düşünmüştüm. bu yüzden merak da ediyordum. sonunda ilkini beğenmememe rağmen ikincisini izledim. ve ikincisini beğendim.
ana karakter martin'in mimikleri çok iyiydi. meğer ilk film gerçek değil filmmiş. bunu izleyen martin bundan çok etkilenmiş ve kendisi de aynı şeyi yapmaya karar vermiş. tabi ilk filmdeki kişi cerrahtı martin ise otopark görevlisi. öyle cerrahi bir operasyon yok ortada resmen zımba kullanıyor.
filmde kan, psikolojisi bozuk karakterler gırla. martin 12 kişiden kırkayak yapmayı planlıyor ama 10 kişi bulabiliyor. martin'in sağ kolunda 12 çizgi var 5'er 5'er üstü çizilmiş ama 2 tane çizilmemiş. bu ayrıntı hoşuma gitti.
ayrıca filmi siyah beyaz yapmışlar ve crt çizgi filtresini eklemişler, bu ayrıntı da iyiydi.
ilkinin imdb puanının yüksek bununkinin daha düşük olmasına hayret ettim. bu film izlenir.