tarantino'nun en özel filmi dersek, yanılmış olmayız sanıyorum. uzun yıllardır kullanılmamış lensleri, (ki biz buna ultra panavision 70mm diyoruz) sırf bu film için bugünkü film makinelerine göre tekrar restore etmişler. bunun için, 'romantik bir sinemacı' diyebilir miyiz tarantino'ya? Kesinlikle hayır. büyük bir film yapmış adam. Büyük filmler, büyük emekler gerektirir. işte the the hateful eight'de böylesine büyük bir film. Ayrıca, film, 70mm formatını kullandığı için amerika'da belli sayıda salonda gösterime girebilmiş. Ayrıca, filmin bütçesi de, bu gibi fantazilere girildiği için 44 milyon dolar civarındaymış.
kurt russel, samuel jackson, tim roth ve diğer bütün oyuncular film boyunca oyunculuk dersi veriyor. Hatta, dönemin ambiyansı yansıtsın diye bir müzeden gitar alıyorlar ödünç bir şekilde. Daha sonra kurt russel bir sahnede gitarı parçalıyor. (bkz: swh)
tarantino'nun hitchcock'u pek sevdiğini biliyoruz. bir çok sahnede hitchcock'un etkisi görmek açıkçası içimin yağlarını eritti. filme daha çok bağlanmanın bir diğer sebebi de bu sanıyorum.
Ayrıca, filmin harika da bir soundtrack albümü var. Filmden sonra bir göz atmak, tüylerinizin ürpermesine sebep olabilir.
yakın dönemin entelektüel western filmlerinden. Zamanında yapılan spaghetti western filmlere benzemiyor. Fotoğraflar acayip iyi görünüyor. super panavision 70mm ile çekilmiş film. 50-60'lı yıllardan sonra kullanılmamış lensleri, günümüz sinema kameralarina entegre etmişler. Anamorphic formatın yaygın olduğu dönemde, yani 50-60'lı yıllarda yaygın olarak kullanılmış super panavision 70. Sinemacı olmak, auteur olmak böyle bir şey. herif o kadar özgün ki, başka birisinin elinde bu film böyle gözükmezdi, eminim.
sinematografi, oyunculuk ve müzik anlamında ise her zamankinden daha tatmin edici bir tarantino filmi the hateful eight. Apple music'de filmin soundtrack albümü mevcut. kurcalamak gerek.
tarantino olay örgüsünü öyle güzel kuruyor, filmin ritmini öyle ayarlıyor ki, bir dakika bile başından ayrılamıyorum. ayrıca, hitchcock vari dokunuşlar da filmi bir adım öteye taşıyor.
filmi, amerika'da 70mm roadshow sinemalarda izlemek için çok şey verebilirdim. 60'lı yıllarda kullanılan ultra panavision 65mm lensler ile çekilmiş. Kullandıkları kameraya uyumlu hale getirilmesi de epey zorlu olmuş. Tam bir sinemacı fikri. tarantino'yu tarantino yapan şey de bu.
Ayrıca, sinematografi anlamında en güçlü tarantino filmidir.
Edit; film 65mm çekilmiş, 70 mm'ye aktarılmış. yanlış bilgi için özür diliyorum.
Vahşi batı'yı senelerce çöl, daha çok çöl, kızıl kaya, kanyon, ortasından yol geçen kasaba, kasabanın yolundan yuvarlanarak giden kuru çalısıyla izledikten sonra the hateful eight bir nefes, soğuk su, serin meltem gibi içimi rahatlattı. Tabii öncesinde django unchained'i de izlemiştim (onu daha çok sevdim waltz bey'den dolayı).
Buradan sonrası spoiler.
--spoiler--
Öncelikle herkesin ölmesini beklemiyordum. Özellikle kurt russel'ın o şekilde cart diye ölmesini hiç beklemiyordum. Ve ne yalan söyleyeyim, filmin son sahnesine dek lincoln mektubunun gerçek olduğuna inanmıştım (karı mektuba tükürünce jackson abimiz karıyı yumrukladığı için).
Samuel l. Jackson'ın o herifi o şekilde öldürmediğine dair bi entari gördüm ama link ölüydü, o yüzden bilenler ışıklandırsın. Öptüm.
--spoiler--
Bunlar dışında karlı sahneler çok iyiydi. Filmi izlemek için karlı bir şehri ve kışı beklemek istemiştim ama yılın son serin günlerini yaşarken "ne olacak ulan izleyeyim" diyip izledim. Maalesef iki güne yayarak izleyebildim *. Wp yapılacak, duvarlara asılacak güzellikte sahneler vardı.
Sıcak boğucu havalarda izlenmesi gereken bir kış filmi minik mantık hataları var ise de izlettiriyor kendini , tarantinonun en iyi filmi değil ama içinizi serinletir kan gölü sevenler özelikle yumulsun ...
Sıcak boğucu havalarda izlenmesi gereken bir kış filmi minik mantık hataları var ise de izlettiriyor kendini , tarantinonun en iyi filmi değil ama içinizi serinletir kan gölü sevenler özelikle yumulsun ...
Western filmlerinden nefret eden biri olarak bir şans verdiğim ve hayatımda izlediğim filmler arasında ilk 10’daki yerini almış film.
Film ödül avcısı eski binbaşı marquis warren’in soğuk bir kış günü otostop çektiği at arabasına binişiyle başlıyor ve minnie’nin tuhafiyesindeki olaylarla devam ediyor.
Filmi ilgi çekici kılan şey; binbaşı warren’in içinde bulundukları tuhaf durumu çözmeye çalışması, özetle keyifle izleyiniz, yalnız kışın izlenmesi şiddetle tavsiye edilir.