kesinlikle on numara filmdir kendisi. imdb de 69. sırada olmayı kesinlikle hak etmeyen daha üst sıralarda olması gereken muhteşem film. izlemeyenler mutlaka izlesin.
Coffey karakterinin birbirine zıt halleri yüzünden sürükleyici olan filmdir.
o eşgal o irilikte bir adamın salya sümük ağlaması ve melek yürekli olması beyaz perdede pek vurgulanan şeyler değil.
tıpkı ortamdaki diğer insanların, mesela bir gardiyandan çok daha insancıl olmaları ya da kitaplarda bahsedilen insani değerlere fazlasıyla bağlı olmaları gibi.
kısacası kontrast değerler üstüne kurulu bir yapıt.
Zenci adamın hasta kadının ağzından böceğe benzeyen tuhaf canlıları çıkarıp aldığı , çocukluğumdan beri o sahnesini unutmadığım etkileyici bir filmdi yeşil yol .
Yoruldum, patron. Yollarda yağmurdaki bir serçe kadar yalnız olmaktan yoruldum. Yanımda hiç arkadaş olmamasından bıktım. Nereye gideceğimizi, nereden geldiğimizi söyleyecek biri. insanların birbirine kötü davranmasından bıktım. Her gün dünyada hissettiğim ve duyduğum acılardan bıktım. Çok fazla var, sanki her an için kafama cam parçaları batıyor. Anlıyor musun?
frank darabont'u ıslak sopayla dövme isteği uyandıran film. sette stephen king'le uyum içinde çalışmış ve yine ustanın bir eserini başarıyla sinemaya uyarlamış. filme zaten söylenecek birşey yok. izleyip de beğenmeyeni görmedim. her insana dokunan bir film.
şimdi frank darabont'un ıslak sopayla dövülmesi kısmına gelirsek; bu adamın ilk çektiği uzun metrajlı film the shawshank redemption. 94 yılında çektiği bu film bugün büyük bir sinema seyircisine göre gelmiş geçmiş en iyi film. tabi ki bu özneldir, fakat milyonlarca insanın en çok buluştuğu ortak film bu. daha sonra sırasıyla the green mile, the majestic ve the mist. 4 tane film. 4 nedir lan ? bu kadar müthiş bir yönetmenin 18 yılda sadece 4 film çekmesi ayıptır. düşünsene michelangelo'sun ama resim yapmıyorsun. zidane'sın ama top oynamıyorsun. mozart'sın ama piyanon toz kir içinde kalmış, bir köşede çürüyor.
Dev zencinin( coffey)"Karanlıktan korkuyorum patron lütfen ışığı kapatma" demesiyle beni alıp götüren, Tom Hanks' in oyunculuğunun atmosferden çıktığı harika yapımdır.
bir filmin hemen her sahnesi ilgi çekici olabilir mi sorusunun cevabı niteliğindeki filmlerden. her sahne adeta bir final havasında, kendi içerisinde ve genel konu içerisinde ilginçlikler mevcut. her sahne yeni merak uyandıracak gelişmeler için ip ucu taşıyor, sürekli sürpriz sayılabilecek gelişmeler birbirine ekleniyor. dram ağırlıklı olmasına rağmen araya sıkıştırılan komik diyalog ve durumlarla güldürmeyi de başarıyor. çekim açıları, oyunculuklar zaten harika.