--spoiler--
Yoruldum, patron. Yollarda yağmurdaki bir serçe kadar yalnız olmaktan yoruldum. Yanımda hiç arkadaş olmamasından bıktım. Nereye gideceğimizi, nereden geldiğimizi söyleyecek biri. insanların birbirine kötü davranmasından bıktım. Her gün dünyada hissettiğim ve duyduğum acılardan bıktım. Çok fazla var, sanki her an için kafama cam parçaları batıyor. Anlıyor musun?
Stephen King'in altı küçük cilt halinde yayınlanmış seri romanı.
Yayınlandığı yıl, en son fasikülün çıkmasından sonra altı cilt kitabın da aynı anda New York Times Bestseller listesine girmesiyle King, "listede aynı anda en çok kitaba sahip olan yazar" rekorunu kırmış. Toplamda 15 milyon satmış kitap şu anda tek cilt halinde satışta.
Filmi, en son baktığımda IMDB'de ilk 100 film arasındaydı.
tom hanks uğruna olabilirim.
tom hanks denen insan üstü tatlı yaratığa aşık olduğum film.
çok küçüktüm ilk izlediğimde ama bu aşık olmama engel olmadı.
ağlatan filmler arasında başı çeker.
bir başyapıttır.
filmle ya da kitapla ilgili çok değişik bir hata buldum. kitabı okumadım, o yüzden yanlış bir şey söylüyorsam düzelttirin.
şimdi bu john coffey abimizin iyileştirdiği herkes sonsuza kadar yaşıyordu*. fareyi diriltti, hanks abinin taşaklarını düzeltti. ama hanks amcadan sonra bir de müdürün karısını düzeltmişti. ama o kadın öldü. bu nasıl oldu?
allah'ın hikmeti deyip konuyu kapatalım mı yoksa bu stephan king'e mail mi göndereyim? toplattıralım kitapları birçok kişi uyanmadan*.
bu nasil bir hayal gucu diye dusunmeden edemiyor insan filmi izlerken (ki eminim kitapta cok daha buyulu ve daha guzeldir her sey) bir yandan da hayat iste, boyle acimasiz, boyle adaletsiz diyorsun, uzuluyorsun, agliyorsun ama yine de iyi insan olma hislerini cogaltiyor. iyilerin kaybetcegini gorsen, bilsen bile. sonunda iyiler mutlaka kazanmiyor. maalesef.
kitabın kapağını az önce kapattım. son kelimeler şunlardı: "ah Tanrım, Yeşil Yol o kadar uzun ki... filmin ismini lisenin ilk sınıfındayken duymuştum ve uzun olduğu için izlemekten kaçınmıştım. iyi ki de izlememişim diyorum şu son birkaç gün içerisinde. stephen king kitap genelinde okuyucuyu tutkuya, gizeme ve bir tür hipnoza boğuyor, bir yerde duruyor ve öylece izliyor sanki. böyle bir ustalık, böyle bir maharet olamaz herhangi bir insanoğlunda. hayli akıcı ve yoğun düşünce karmaşasıyla aktarılan anlatım, ister istemez beyinde çok büyük yer ediniyor... sınav haftam sona erdiğinde filmini de izleyeceğim elbet. fakat hayatımda okuduğum en güzel, en duygulu, en 'realist' fantastik kitaptı. okumayan herkese önerir ve hala yaşamakta olan usta yazar stephen king'in önünde saygıyla eğilirim. ve ek olarak baktığım her köprü altında, john coffey'in bana doğru yaşlı gözlerle baktığını görmeyi her şeyden çok isterim...
konusunun ağırlığını tam olarak anlatmayı başarabilen ender filmlerden biridir. mekanın dönemini çok iyi aydınlatması, kaliteli oyunculuklar ve duygu yüklü sözler hepsi bir bütünün parçalarını oluşturuyot. Yalnız filmle ilgili birkaç soru da yok değil, 1- baş gardiyanın lisede okuyan oğlundan iki defa söz ediliyor ama ortalıkta yok. 2- kızların öldüren katil o serseri zibidi ise, filmin siyahi kahramanının orada ne işi vardı? çevremdekiler o çoçukları geri yaşama döndürmek için orda olabilceğini söylüyorlar. inandırıcı değil. o zaman her olaya müdahale etmesi gerekmez mi? 3- sanırım müdür olacak şahsın hanımını iyileştirdikten sonra neden hem bayandan hem de erkekten bir teşekkür dahi olsa iyilik görmüyorlar. 4- yaklaşık bir mil olarak tabir edilen yeşil yol filmde elli metre dahi yok gibiydi. 5- o artist gardiyan desteğini kimden alıyordu, idamda görev verilmesine ve kendi sözüne rağmen neden bahsi geçen yere tayinini isteyip gitmedi? 6 - esas oyuncunun idamından sonra iyi gardiyanlar için yüzeysel olarak islah evinde görev aldılar denilmekte, idamdan sonra onların yaşamındaki ilk haftadan neden kesitler verilmedi?
eminim filmi izleyenlerde de buna benzer kafalarına takılan sorular olacaktır.
adı içki markası gibi olan adam "John Coffey"'i canlandıran Michael C. Duncan'ın vefatıyla bir çoklarımızı tekrar tekrar izlendiğinde iki katı ağlatması muhtemel, muhteşem filmdir.
ekleme: öldüğünü duyduğumdan beri "patron" deyişi kulaklarımda vallahi.
nasıl bir oyunculuksa artık, adamcağız nasıl etkilemiş beni.
mekanı cennet olsun.
Stephen King'in zamanında altı ciltlik seri halinde aylık fasiküller olarak yayınlanmış romanı.
Altı fasikülün altıncısı da yayınlandıktan sonra tüm ciltler, dünyanın en prestijli kitap listesi New York Times Bestseller listesinde karton ciltli kitaplar listesinde aynı anda yer almıştır. Sert ciltli (hardcover) kitaplar listesinde de iki tane farklı kitabı kendine yer bulmuştur.
Böylece King, sekiz kitapla New York Times listesinde yer alarak kırılması güç bir rekorun sahibi olmuştur.