izlerken Ağladığım nadir Yapıtlardandır. Ah john coffey'nin O tatlı masumiyeti yanaklarını öpmek istediğim Çocuksu Tatlılığı Ve Kahrolası Finali Coffey Yeşil yolu Yürürken dolan gözlerim...
(bkz: yorgunum patron)
insanları dış görünüşüne göre yargılamamamız gerektiğini ve önyargının ne kadar boktan birşey olduğunu hissettiren, mutlaka izlenmesi gereken bir başyapıt.
Çok küçük yaşta izlediğim, inanılmaz güzel ve duygusal film. Hassas bir bünyeniz varsa izlemeden önce kendinizi hazırlamanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Az önce karşıma çıkan filmdir.Siyahi adamı her gördüğümde aklıma o kadar uzun ve iri olduğu halde kötülüklerle mücadele edememesi gelir. Oysa bir vursa bir kırsa her şey kendi lehine dönebilecek. Fakat o ürkek bir kuş gibi davranmayı seçti. Ben onu her gördüğümde kendimi hatırlarım. Sinek kadar insanlara kendimi ezdirdim. iyilik diyordum buna ama bu kendini yok etmekten başka bir şey değildi. Yoruldum diyor ya. Gerçekten yoruldum. Kötülükler hep varolacak belki degismesi gereken bizleriz.
Belki 20 defa izlemişimdir şu filmi. Her ne kadar mucizelere inanmasam da her seferinde Percy'e sinir olmam, Mrs. Moores'ın iyileşme (dönüşüm) sahnesine hala ağlıyor olmam, John Coffey'nin müthiş fedakarlıkları sonunda uğradığı sonu, "Yoruldum Patron" diyerek kabullenmesine benim dahi ses çıkaramıyor olmam bu filmi belki 20 defa daha aynı tepkilerle izleyeceğim anlamına geliyor sanırım. işte Stephen King farkı da bu olsa gerek. "Yolda yaşanan, yolda kalır"
elime aldığım gün bitirdiğim kitaptır. stephen king bu romanında bir kez daha betimlemedeki ustalığını konuşturmuş ve mahkum psikolojisini müthiş bir şekilde yansıtmıştır.
filmi kitabı kadar etkili olmasa da izlediğim en iyi filmlerden bir tanesidir. oyuncuların ustalığı takdire şayandır.
insana aslında haddini en sonunda bildirir bu film. sevdiklerin yoksa yanında, çok uzun yaşamak aslında bir işkencedir. tek başına faresiyle ömür süren bir adamın dramıdır bu film benim için. sevdiklerimi olmadan hiçiz. yaşımız ister 130 olsun itersen 13 aylık olsun.