--spoiler--
Beyaz geceler'deki nastenka'yı dahi geçtin, evet evet gerçekten bunu yaptın daisy!! Nastenka en azından belli etmişti niyetini ama sen var ya tam olarak sağ gösterip soldan vurdun. Taktım kızım sana, püğğğğh!
Ve gatsbycim düşenin dostu olmaz, düşene bir tekme de sen vur yahut dost kara günde belli olur vb sözler de tam senin durumunu yansıtıyor, maalesef. Ayrıca lanet olsun bu hayat lanet olsun bu sevgim dığğğğğrııımmm dığğğrııımmmm.
--spoiler--
Peşin not: tüm bunlar bir hararetle yazılmıştır, kafamı toplayınca kendimce edebi yönünü ele alarak editleyeceğim, saygılar.
Kitabin ingilizcesini okudum yalniz cok agdali desem degil yani ironik sakaci bi tarzi oldugundan asiri asiri eglenmiyosun. Bencd filmi daha guzeldi o yuzden bilmiyorum. Yani soyle soyleyeyim senaryosu kitap guzel filme cevirip o mekan kurgu oyuncular ayri guzel iste oyle. Bi de lana del rey muzikleri black eyed peas falan. Guzeldi be.
leonardo di caprio'nun ve tobey maguire'nin başrollerini paylaştığı roman çevirisi film. dili biraz ağır ama içerdiği mesaj gerçekten insanı hayrete düşürüyor. di caprio'nun oyunculuğu yine tartışılmaz. ve yine bir eyşan ya da skyler vak'ası...
F. Scott Fitzgerald'in Nick'in bakış açısından anlattığı, hayatın kendisi olan bir hikaye. Anlatımdaki zenginlik ve ele aldığı hikaye ile tüm zamanların en iyi romanlarından biri olarak gösterilmektedir. Çok uzun olmaması, kitap okumaya başlamak isteyenler için ideal olabilir. Kitapta olağanüstü bir olay olmamasına rağmen, hikaye başlıbaşına munteşemdir. Bu kitabın bir yerlerinde kendinizle tanışacağınıza eminim
Bence baz luhrmann'ın film versiyonu romanın aslından daha güzeldir.
Edebiyat uyarlamalarında çok ender rastlanan bir durum bu.
inanılmaz bir sekilde 2,5 saatlik film süresince Karakterlerin içi romanda olduğundan çok daha iyi doldurulmuş.
Kitabı okurken gatsby'nin aptallığından illallah demiştim. Daisy ise sanki bir matahmış gibi anlatılıyordu. Yok sesi kristal çanların çınlaması gibiymiş de, yok uykulu hareketleri pek göz alıcıymış da. Daisy'nin Hiçbir özelliği olmayan Sinir bozucu, bencil bir kezo olduğu filmde net şekilde vurgulanıyor. Diğer yandan gatsby romandaki gibi aptalın teki değil de daha çok olmayanı oldurabileceğine inanan, iyi niyetli bir idealist.
Luhrmann'ın ustalıklı anlatımı ve caprio'nun zaman zaman devleştiği oyunculuğuyla Son yıllarda gördügüm en iyi filmlerden biriydi.
senaryo klasik çünkü great gatsby'nin kendisi klasik. film, fitzgerald'ın 1925 yılında yazdığı eserinden uyarlanmış. aynı kitap 1949, 1974 ve 2000'de de sinemaya uyarlanmış.
filmde cokfazla dram filmi sahneleri yer almış ve baglanmış. benim gorusum kızla bazı sahhnelerde titanic gibi, dostluk konusunda esaretin bedeli gibi, sanki bu eserler de bu filme işlenmiş gibi. film kesinlikle izlenmeli 10/9 diyebilirim. bazı ufak sahneler değiştirilebilse veya sonunda daha da iyimser veya farklı şekilde ifade edilebilse izledigim en iyi dram-romantik filmlerinden diyebilrim.
--- spoiler ---
filmde en çok hoşuma giden sahne ise arabayla kaza yaptıklarındaki ağır çekim sahnesi oldu. filme daha ayrı bir sanatsal hava katmış, harikaydı.
--- spoiler ---
muhteşem bir görsel ve müzikal şölene sahip film. çok emek verilmiş ve sonucunda ortaya muhteşem bir yapım çıkmış. ne kadar çok muhteşem dedim!*
leonardo di caprio döktürmüş yine; kitabı okurken tasviri yapılan gatsby bakışlarını onun gözlerinde görebildim.
Ekşi sözlükte malum tim tarafından bile kötülenmediğini gördüğüm ilk film. Bu arada ekşi sözlüğü film izlemeden önce fikir alma konusunda kullanmak için size taktik vereyim:
Filmi normal insan gibi beğenenler ve hiç beğenmeyenler çoğunluktaysa film büyük ihtimalle güzeldir.
izledim, kendimi zorlaya zorlaya sonunu getirdim filmin. Güzel bir film tabii ama benlik değildi, ezel dizisini hiç sevmememle aynı sebeptendi bu filmi sevmeyişim.
Hiç de derinliği olmayan bir konu üzerinden (özellikle entrika dolu ilişkiler) çok kastırılıp triplere girilmesi beni ölümüne sıkıyor, ölllümüne ilgimi çekmiyor. Nasıl anlatayım, sanki dünyanın sonu gelmiş, kıyamete 2 dk kalmış gibi aşırı haller, hırs uğruna insanların kavgaları, samimiyetsizlikleri ve bunların döndüğü o detaysız, yüzeysel, entrikalı ortamlar beni çok rahatsız ediyor.
Ben herhangi bir konuda tribe girilmişlikleri sevmiyorum, bu hemen hemen her şey olabilir.
Küçükken bir misafirlikte veya oturmaktan başka yapabileceğin hiçbir şeyin olmadığı yerlerde aşşırı sıkılırsın ya hani, sıkıntıdan ölme noktasına gelirsin, kıvranırsın. Ben de öyle daralıyorum bu tip şeylerde.