Henüz netleşmeyen 260 milyon dolarlık bütçesiyle sinema tarihinin en pahalı yapımı olmaya aday "Altın Pusula", dünya ile aynı anda 7 Aralıkta Türkiye'de de vizyona girecek.
Alınan bilgiye göre, Philip Pullman'ın birçok edebiyat ödülü alan ve tüm dünyada çok satanlar listelerine giren fantastik serisinden uyarlanan filmin yapımcılığını Yüzüklerin Efendisi serisinin yapımcısı New Line Cinema Şirketi üstlendi.
Daha önce About A Boy filmi ile Oscar'a aday olan Chris Weitzin yönettiği filmde, Nicole Kidman, Daniel Craig, Eva Green ve Sam Elliot rol aldı. Filmin küçük kahramanı "Lyra" rolünde ise, 10 bin kişi arasından seçilen 12 yaşındaki Dakota Blue Richards oynadı.
reklamı çok olan filmlerden genelde tırsarım ama nikolün hiçbir görüntüsünü kaçırmam.
not: meşhur olmayan film yıldızının hep binlerce kişi arasından seçilmiş olmasının dayanılmaz hafifliği beni çarptı.
Kitabın yazarı Philip Pullman'ın, Bayan Coulter rolünde Nicole Kidman'ın oynamasını özellikle istediği belirtildi.
Halen post-prodüksiyonu devam eden filmin bütçesi Kasım ayında netleşecek. 260 milyon dolarlık sınıra dayanacağı tahmin edilen bütçesiyle film, sinema tarihinin en pahalı yapımı haline gelecek.
Filmin müziklerini, The Queen, Painted Veil ve Syriana gibi filmlerin müziklerinin bestecisi Alexandre Desplat yaptı.
Filmin konusu şöyle:
Oxford'daki Jordan Koleji'nde yatılı okuyan Lyra ve cini Pantalaimon, bir gün okulu ziyaret eden amcası Lord Asriel ve alimlerin yaptığı bir toplantıyı gizlice gözetlerken, toz denen bir şey, Kuzey'de havada duran bir şehir ve cinayetle sonuçlanan bir keşif seferi hakkında esrarengiz hikayeler dinler. Bir süre sonra etraftaki çocuklar kaybolmaya başlar ve sonra arkadaşı Roger da çocuk hırsızları olan Hamhumlar tarafından kaçırılır.
Bunun üzerinden çok geçmeden, Lyra'nın velayeti okul tarafından son derece güzel ve etkileyici bir insan olan bayan Coulter'e verilir. Lyra başlangıçta buna karşı çıkar, ama çok geçmeden herkes gibi o da bayan Coulter'in cazibesine kapılır. Ama zamanla güzel olduğu kadar da tekinsiz olan bayan Coulter'in, Lord Asriel'in düşmanı olduğunu fark ettiğinde onun yanından kaçıp sığındığı Çinganlar'la beraber Kuzey'e doğru bir keşif seferine çıkar. Burası zırhlı ayıların hüküm sürdüğü, gökyüzünde cadıların uçuştuğu ve bir grup bilim adamının, hakkında konuşulmasının bile çok ürkütücü olduğu deneyler yaptığı bir yerdir.
SON 70 YILIN EN iYi KiTABI SEÇiLDi
Türkiye'de Kuzey Işıkları olarak yayınlanan ve Altın Pusula'nın uyarlandığı kitap olan fantastik roman, bir üçlemenin ilki. Dünya çapında 15 milyon kopya satılan ve 37 dile çevrilen kitap, bu yıl 70. yılı kutlanan Carnegie Ödülleri'nde okurlar tarafından gerçekleştirilen oylamada Son 70 yılın En iyi Çocuk Kitabı seçildi.
genelleme olarak iyi bir film ama üçlemelerin ilk filmlerine nazaran sönük kaldığını düşünmekteyim. Kutup Ayı'larını sevdiren, kafamdaki cirkin ve süpürgeli cadı imajını yok eden, ölen canlı türlerinin cinlerinin toz efekti güzelliği ile hakkın rahmetine kavuştuğu izlenesi bir film. Ayrıca o tapılacak bir kadın olduğunu yine gösterdi.
(bkz: nicole kidman)
hakkında yazılanları okuyunca insanı hayrete düşüren film.
aynı zamanda kendimi tuhaf hissetmeme de yol açmıştır.
ayıların : neeeöö...? ben zırhlı ayuyumm ! şekinlede konuştuğu
başroldeki kızın saçlarının çok güzel olduğu,
cilerin neden hayvan olduğunu anlamadığım, sonu da belli olmayan filmdir.
kesinlikle gördügüm en kötü film. o kadar kötü ki komik olmus.
--spoiler--
küçük kiz* ve devasa kutup ayisi, yikilmakta olan malum tehlikeli köprüye gelirler. ayi kalin sesiyle gayet ciddi, ''burasi ikimizi tasimaz, sen önden git'' der ve bütün salon güler.
ayrica; (bkz: hamhumlar) *
gene ayrica; filmdeki cinganlarin basi tarik mengüç'ün uzun saçli imajina bir hayli benziyor. sonlarda ortaya cikan garip ve kötü ordunun basindaki eleman ise kuskusuz ilhan mansiz.
--spoiler--
beklentilerimi boşa çıkartan film. eğer son sahne olmasaydı 1 buçuk saatimin boşa gittiğini söyleyebilirdim. görsel efektler güzel olmasına rağmen öyle vay be adamlar yapmış harbi dencek bir sahne göremedim. işin açıkcası izlerseniz bir şey kazanmazsınız izlemezseniz bir şey de kaybetmezsiniz.
Sanırım oldukça pahalıya gelmiş bir film, yazık olmuş israfa. Anlattığı fantastik dünyayı mantıksızlıkla suçlamayacağım elbette, saçma olur zaten. Ama hikayeye sadece giriş yapıp bırakmasıyla izleyiciyi tatmin etmiyor, başroldeki ufak kızın film boyunca gıcıklığı ise cabası. Karakterlerin çoğunun da derinliği yok, velhâsıl hiçbir şey anlamıyorsunuz.
kitaptan uyarlamaların hayal kırıklığına uğratma serisine başarıyla devam eden film.
kitabın içine edecekseniz filmini çekmeyin kardeşim ya, çekmeyin. senaryolaştırırken başkalaştırmayın, boşluk bırakmayın, hikayeyi sığlaştırmayın artık! allah allah...
3 aralık 2008 tarihinde trt-1, tv'de ilk kez lansmanıyla yayınlıyacak bu vasat uyarlamayı. vizyon zamanında kötü eleştirileri okuyunca sinemada izlemekten vazgeçmiştim. cd'den izlemeye bile değmez derken boş bolunup izlemiş, beğenmemiştim ancak internetten film indirmeyenler için, en azından bir televizyon kanalı aracalığıyla (üçten fazla reklam vermeyen trt olunca daha bir katlanılabilir olacağı kanaatindeyim) izlemeye değer gibi görünüyor. benden tavsiye etmesi.
not: trt yetkililerinden repleri bekliyorum.*
Film, romanın ruhundan soyutlanıncada geriye cılız bir çocuk filmi hikayesinden başka bir şey kalmamış.
Filmde sadece iki ayının dövüştüğü sahneyi beğendiğimi söyleyebilirim. Yönetmen dövüşteki şiddeti hissettirmekten çekinmemiş, iyide etmiş bence. Onun haricinde kayda değer hiç bir şey yoktu bence.
Sonundaki savaş ise (ki bir savaş demeye dilim varmıyor) son yıllarda bir fantastik filmde gördüğüm en vasat ve heyecansız savaştı. Sanki zoraki çekilmiş gibiydi.
(bkz: sarafin pekala) savaşı sevmiyorum demiyor, sevmiyor. Savaşa hazır değilim demiyor, hep hazır. Öyle bir karakterki ruhuna huzur diliyorum. Filmdeki en sevdiğim karakterdi. Eğer kitabı okursam sarafinin akibetini merakımdan okuyacağım.