dr. dre tarafından keşfedilmiş, çok yetenekli west side rapçisi. ilk albümü the documentary tek kelimeyle mükemmeldir. sonradan 50 cent ve g-unit'le kavga etmişler, sonra da "the beef is over." mesajları verilmiştir. 50 cent denilen herifle birleşip birleşmemesi umrumda bile değildir ama tekrar aftermath entertainment bünyesine girip dr. dre ile çalışarak bir albüm daha yapsa başka bir mükemmel albüm daha çıkarır ortaya, the documentary'den sonrası hiçbir zaman o albüm kadar güzel olmadı çünkü.
triple h adlı güreşçinin lakabı ve de çok çok gaz bir motörhead parçası.
sözleri şöyledir:
it's time to play the game...
time to play the game!
it's all about the game, and how you play it
all about control, and if you can take it
all about your debt, and if you can pay it
it's all about pain, and who's gonna make it
i am the game, you don't wanna play me
i am control, no way you can change me
i have heavy debts, no way you can pay me
i am the pain, and i know you can't take me
look over your shoulder, ready to run
like a cleaveland bitch from a smoking gun!
i am the game and i make the rules
so move on outta here and die like a fool
try to figure out what my move's gonna be
come on over, sucker, why don't you ask me?
don't you forget there's a price you can pay
cause i am the game and i want to play
play the game
you're gonna be the same
you're gonna change your name
you're gonna die in flames.
çok iyi kurgulanmış muhakkak arşivinizde bulunması gereken filmdir. filmde tek cümle vardır ki insanı epey bir düşündürür.
--spoiler--
her şeyi olan birisine ne verebilirsin ki?
--spoiler--
piyasadaki en sağlam rapperların başında gelmektedir. 50 cent veg-unit tayfasına bolcana disslemekte. vallaha tüm g-unit'i toplasan 50 centlen çarpsan yine değerleri bu adam kadar olmaz gözümde.
Ortada bir oyun var. ipucu ise hiç yok. Neyi, kimle oynadığınızı bilmeden, süresini ve sınırlarını anlayamadan ve en önemlisi ne zaman biteceğini tahmin edemeden sürüp giden bir oyun bu. Bir de bakacaksınız ki, siz oyun filan oynamıyorsunuz, oyunun ta kendisi olmuşsunuz!
Yedi/Seven'dan sonra Hollywood tarafından yeniden baştacı edilen yönetmen David Fincher'ın üçüncü uzun metrajlı filmi Oyun, herşeye sahip olan ama renksiz ve tatminsiz bir yaşam sürdüren çok zengin bir işadamını merkeze alarak anlatıyor öyküsünü. Michael Douglas'ın canlandırdığı bu işadamı, kardeşi rolündeki Sean Penn tarafından bir doğum günü hediyesi alıyor ve olaylar başlıyor. Gerçek ile yanılsamanın içiçe geçtiği, eğlenceli olması gereken bir oyunun tehlikeli boyutlara tırmandığı filminde Fincher, her zamanki tarzıyla karanlık ve depresif bir atmosfer yaratarak gerilimi tırmandırmak hedefinde.
son yıllarda en baba gangsta rap yapan rapçi. son albümü dandik olsa da ondan önceki iki albümü süperdir. snoop dogg'un bile merkeze kaydığı, mtv şarkıcısı olduğu dönemlerde west coast rapi yaşatan insandır. favori şarkıcısı ise ice cube idir. bizzat kendisi şarkısında bunu dile getirmektedir. klipleri de güzeldir. kaslı yapısı, tarzıyla benim de en sevdiğim rapçidir.
kar fena halde yağmış, karanlık çökmüş, acı acı çaldı telefonum, gel ulan dediler bu akşam film izleyeceğiz, daha genciz lise yıllarımız. film deyince hemen koşardım hele bir de arkadaşlarla olunca daha bir keyifli olurdu o yıllar, alt yazılar boktan, görüntü boktan. gittik tabi, douglas abiyle sean penn oynuyor süprizin mına koyuyor dediler ta başından. tam benlik diye geçirdim içimden, sanki herkes içimden ne geçirdiğimi duymuşçasına yüzüme bir bakış fırlatıp sevendaki kevin speacy gülüşü attılar bana doğru. neyse başladı film, ben tahmin ediyorum, film gidiyor ben tahmin ediyorum film gidiyor, üst üste yedi süpriz tahminiyle bokunu çıkarmıştım filmin, adam kendini attığında ulan bu bi oyun dememle ev ahalisi üzerime çullayıp ulan kar yağdı zaten siniriz, Allah seni çıkardı karşımıza demezler mi, sonrasını pek hatırlamam..
*David Fincher'ın 1997 yılı yapımlı, başrollerinde michael douglas ve sean penn oynadığı, en kötü filmi. konu aslında oldukça özgün ve hoş ama, çekim hataları var.
meselâ, nicholas niye ilk hayatî tehlikeyi atlattıktan sonra oyunu bırakmak istediğini söylemek için şirketi aramıyor? böyle bir hakkı olduğunu söylemişlerdi ona... ya da polisi niye aramıyor yoldaki bir telefon kulübesinden? o kadar ölüm tehlikesi geçiren biri, ne kadar maceraperest olursa olsun polise gider. üstelik mal varlıkları da yok oluyor. fazlaca sakince karşılıyor bu durumu.
ikincisi, nicholas'ın son sahnede nereden biliyorlar binanın tepesindeki o noktadan atlayacağını? 3cm yana doğru atlasa, yere düşmesine yakın o 3m olur sapma sebebiyle. ordaki düştüğü yeri tam tutturma olayı mantıksız olmuş.
sonra, bunun oyun olduğunu söylediklerinde nicholas gülümseyebiliyor!? onun karakterinde bir adamın bu kadar kısa bir zamanda bu kadar geniş bir espiri anlayışı kazanacağını sanmıyorum... kesin birilerini döverdi, en azından birine yumruk çakardı... bu da saçma olmuş. adamın çok çok çok erdemli olması lazım fiziki bir müdahale yapmaması için; ki öyle bir karakter değil...
Fincher, gece izlediğim bu filmde beni gıcık/uyuz etti, hayallerim yıkıldı... çünkü ondan bu amatör hataları beklemiyordum, hayalkırıklığı yaşadım. böyle özgün ve sağlam bir konuyu daha iyi organize edebilirdi; o kabiliyette biri.
bir eleştirim de fincher'ın zodiac, se7en ve the game filmlerinin aynı tarz filmler olması... biraz daha değiştirebilirdi.
film iyidir güzeldir tamam da, çok küçümsenemeyecek mantık hatalarıyla doludur. belki de beklentinin büyüklüğünden dolayıdır bilemiyorum. eğer bu hataların açıklamalarını yapabilecek olan varsa mesaj atmasını rica ederim..hatalar mı? sanırım barutyiyici efendi kendisini çok gıcık eden bu hataları tek tek sayacaktır kısa bir süre sonra. önceden yazıp sayfayı açtığında hevesini kırmak istemem.