son yıllarda en baba gangsta rap yapan rapçi. son albümü dandik olsa da ondan önceki iki albümü süperdir. snoop dogg'un bile merkeze kaydığı, mtv şarkıcısı olduğu dönemlerde west coast rapi yaşatan insandır. favori şarkıcısı ise ice cube idir. bizzat kendisi şarkısında bunu dile getirmektedir. klipleri de güzeldir. kaslı yapısı, tarzıyla benim de en sevdiğim rapçidir.
Ortada bir oyun var. ipucu ise hiç yok. Neyi, kimle oynadığınızı bilmeden, süresini ve sınırlarını anlayamadan ve en önemlisi ne zaman biteceğini tahmin edemeden sürüp giden bir oyun bu. Bir de bakacaksınız ki, siz oyun filan oynamıyorsunuz, oyunun ta kendisi olmuşsunuz!
Yedi/Seven'dan sonra Hollywood tarafından yeniden baştacı edilen yönetmen David Fincher'ın üçüncü uzun metrajlı filmi Oyun, herşeye sahip olan ama renksiz ve tatminsiz bir yaşam sürdüren çok zengin bir işadamını merkeze alarak anlatıyor öyküsünü. Michael Douglas'ın canlandırdığı bu işadamı, kardeşi rolündeki Sean Penn tarafından bir doğum günü hediyesi alıyor ve olaylar başlıyor. Gerçek ile yanılsamanın içiçe geçtiği, eğlenceli olması gereken bir oyunun tehlikeli boyutlara tırmandığı filminde Fincher, her zamanki tarzıyla karanlık ve depresif bir atmosfer yaratarak gerilimi tırmandırmak hedefinde.
piyasadaki en sağlam rapperların başında gelmektedir. 50 cent veg-unit tayfasına bolcana disslemekte. vallaha tüm g-unit'i toplasan 50 centlen çarpsan yine değerleri bu adam kadar olmaz gözümde.
çok iyi kurgulanmış muhakkak arşivinizde bulunması gereken filmdir. filmde tek cümle vardır ki insanı epey bir düşündürür.
--spoiler--
her şeyi olan birisine ne verebilirsin ki?
--spoiler--
triple h adlı güreşçinin lakabı ve de çok çok gaz bir motörhead parçası.
sözleri şöyledir:
it's time to play the game...
time to play the game!
it's all about the game, and how you play it
all about control, and if you can take it
all about your debt, and if you can pay it
it's all about pain, and who's gonna make it
i am the game, you don't wanna play me
i am control, no way you can change me
i have heavy debts, no way you can pay me
i am the pain, and i know you can't take me
look over your shoulder, ready to run
like a cleaveland bitch from a smoking gun!
i am the game and i make the rules
so move on outta here and die like a fool
try to figure out what my move's gonna be
come on over, sucker, why don't you ask me?
don't you forget there's a price you can pay
cause i am the game and i want to play
play the game
you're gonna be the same
you're gonna change your name
you're gonna die in flames.
dr. dre tarafından keşfedilmiş, çok yetenekli west side rapçisi. ilk albümü the documentary tek kelimeyle mükemmeldir. sonradan 50 cent ve g-unit'le kavga etmişler, sonra da "the beef is over." mesajları verilmiştir. 50 cent denilen herifle birleşip birleşmemesi umrumda bile değildir ama tekrar aftermath entertainment bünyesine girip dr. dre ile çalışarak bir albüm daha yapsa başka bir mükemmel albüm daha çıkarır ortaya, the documentary'den sonrası hiçbir zaman o albüm kadar güzel olmadı çünkü.
ilk albumu The Documentary ile Westside hiphop a canlılık getirmiş, 2005 yılının en iyi albumlerinden birini yaparak piyasaya girmiş, fakat ilk albumunun kalitesine hemen hemen yakın olan son iki albumu ile aynı başarıyı yakalayamamıs compton lu rapper. G Unit ile kavgası ile bilinir.50 Cent i toplam 32 diss ile tabiri caizse topa tutmuştur.Sonraları 50 den özür dilemiş fakat G Unit tarafından kabul görmemiştir. Yaklaşık son 2 yıldır yeni albumu R.E.D. için çalışmaktadır. Çeşitli promo lar internette dolaşsa da,Albümün çıkış tarihi bir yıldır çeşitli sebeplerle ertelenmiştir.Bu arada, 25 Kasım'da istanbul da konser verecektir,ilgilenenlere duyurulur.
25 kasım'da istanbul'da verdiği konsere gidememenin pişmanlığını hala hissettiğim, california'lı rapper. özellikle youtube'da copenhagen'daki konserinde one blood gibi sert ve hızlı bir şarkıyı sırtında bir çocukla ve hiçbir back vocal olmadan üç kez aralıksız söylediğini gördükten sonra bu konsere gitmek biraz daha şart olmuştu.
--belki üstümüzden bir spoiler geçer--
tüm filmi daha başlarda esas adamın kardeşi özetler aslında, der ki:
"What do you get for the man who has everything?"
türkçe mealiyle;
"her şeyi olan birisine ne verebilirsin ki?"
yalnızca bu cümleyi kurar ama anlatmak istediği "her şeyi olan bir adama yapabileceğin tek iyilik her şeyini elinden almaktır".
--belki üstümüzden bir spoiler geçer--