insanlarin aniden gokyuzune dogru ucup kayboldugu, kimisinin yaralarinin bir saniyede iyilesiverdigi, bircok sahnede olaganustulukler tasiyan, arabanin carpmasiyla, televizyon patladi sanip ciglik attiran, 'ha tamam simdi anlayacagim.' diyerek izlenen, ama bittiginde 'insallah anlayan biri cikmistir.' diyerek butun ailenin birbirine umutsuzlukla bakmasini saglayan, her seye ragmen gerilimi yuksek, izlenebilecek bir film.
yönetmenliğini joseph ruben'in yaptığı 2004 yapımı film. başrollerinde ise julianne moore, christopher kovaleski ve dominic west var. kurgusuyla olsun, rejisi ve oyunculuklarıyla olsun çok fazla övülemeyecek film. özellikle fragmanı izlendiğinde büyük beklentilerle oturulan koltuktan "ee bu mudur?" şeklinde bir olmamışlıkla ayrılabilirsiniz. buradan sonra yazacaklarım fena halde spoiler içermektedir, ondan sonra vay efendim ben görmedim, vay efendim ben bilmiyordum demeyiniz çok rica ederim.
--spoiler--
filmin girişi yüksek aksiyon barındırıyor. bu açıdan iyi bir girişe sahip olduğunu söylemek mümkün. lakin! o nasıl bir finaldir yahu. sanki hiç üzerinde çalışılmamış, gelişigüzel bir final hissi uyandırıyor insanda. bir kere ben şu tuhaf uzaylı amcamıza kafayı taktım. çocuğunun özlemiyle yanıp tutuşan bir anayı labirentte dolanan denek hayvanına çevirdi ya, helal olsun. hadi onu geçtim, o uçurulmak hadisesi neydi? birde bu uçurulma denen hadiseyi baş karakter telly'nin arkadaşına anlatışı vardır ki e pes dedim. az önce gözleri önünde gökyüzü semalarına çıkan birini anlatırken "az önce aldılar onu" demedi mi, e cidden pes. almak? o bildiğin vantuzlamak ya, neyse... filmin finali zayıftır, e neydi şimdi bu demenize sebebiyet verecek potansiyele sahiptir.
--spoiler--
kısacası; eğer bir buçuk saat için yapabileceğiniz daha iyi bir şey yoksa izlenebilir olan film. yok, benim işlerim var diyorsanız zaten hiç bulaşmayın, ortada kaybedeceğiniz iyi bir filmde yok zaten.
basladigi gibi gitse guzel bir film olacakken ortalarda saccmalanarak gereksiz bir film elde edilmis. prison break in lechero sunu daha zayif gorebildigimiz bir film olmus ayrica.
abinin ortalama 200 metronom ile çaldığı düşülünürse ve her bastığı nota insanın beynine beynine beyzbol sopası yaptığı varsayılırsa 5:07 saniye boyunca işkenceye maruz kaldığımız yürekten forgotten*
yapımcılığını jerry bruckheimer' in üstlenmiş olduğu, rating kaygıları sebebiyle sadece 17 bölüm görebilmiş, chase ile aynı kaderi paylaşmış farklı, nitelikli dizi. kim olduğu ve katili polis tarafından bulunamamış kurbanları araştıran amatör dedektiflerin hikayesi...
--spoiler--
Dünyanın neresi unutulmuş?
Onlar senin hafızanda kaybolmuş
Peşinden sürükleniyorsun, kalbin kırılmış
Hepimizin tarihe gömüldüğü gibi
Dünyanın neresinde zaman devam etmiş?
Ruhunun geziyormuş gibi göründüğü yerde
Coşkularımıza inancımızı yitirmek gibi
Ya da yıkılmış bir evden boş bir koridor gibi
Daha uzağa bakma, kötü bir rüyanın kollarından
Daha uzağa bakma, bazen kayıpken, göründüğünden daha iyisin
Garip hissetmiyorum, daha çok lanetli gibi
Zamanda hapsolmuş başka bir an gibi
Parmağımı tam üstüne koyamam
Ama daha çok bırakılmış bir çocuk gibi
Dünyanın neresi unutulmuş?
Kayıp uzun bir savaşın askerleri gibi
Coşkularımız yerine korkularımızı paylaşıyoruz
Ve hatırladıklarımız kültür oluyor
Daha uzağa bakma, kötü bir rüyanın kollarından
Daha uzağa bakma, bazen kayıpken, göründüğünden daha iyisin
Daha uzağa bakma, bir anın kollarından
Daha uzağa bakma, yarının kollarından
Daha uzağa bakma, bir anın kollarından
Daha uzağa bakma, aşkın kollarından
Daha uzağa bakma, kötü bir rüyanın kollarından
Daha uzağa bakma, bazen kayıpken, göründüğünden daha iyisin
Daha uzağa bakma, bir anın kollarından
Daha uzağa bakma, yarının kollarından
Daha uzağa bakma, bir anın kollarından
Daha uzağa bakma, aşkın kollarından
--spoiler--
--spoiler--
Where in the world’s the forgotten?
They’re lost inside your memory
You’re dragging on, your heart’s been broken
As we all go down in history
Where in the world did the time go?
It’s where your spirit seems to roam
Like losing faith to our abandon
Or an empty hallway from a broken home
Well don’t look away from the arms of a bad dream
Don’t look away, sometimes you’re better lost than to be seen
I don’t feel strange, it’s more like haunted
Another moment trapped in time
I can’t quite put my finger on it
But it’s like a child that was left behind
So where in the world’s the forgotten?
Like soldiers from a long lost war
We share the scars from our abandon
And what we remember becomes folklore
Well, don’t look away from the arms of a bad dream
Don’t look away, sometimes you’re better lost than to be seen
Don’t look away from the arms of a moment
Don’t look away from the arms of tomorrow
Don’t look away from the arms of a moment
Don’t look away from the arms of love
Well, don’t look away from the arms of a bad dream
Don’t look away, sometimes you’re better lost than to be seen
Don’t look away from the arms of a moment
Don’t look away from the arms of tomorrow
Don’t look away from the arms of a moment
Don’t look away from the arms of love
--spoiler--