Bu son, güzel arkadaş,
Bu son, tek arkadaşım,
Özenli planlarımızın sonu,
Ayakta duran her şeyin sonu,
Son.
Güvenlik ya da şaşkınlık yok,
Son,
Bir daha asla gözlerinin içine bakmayacağım.
Düşünebilir misin, ne olabilir acaba,
Öyle sınırsız ve özgür,
Umutsuzca, gereksinir bir yabancıya,
Çaresiz bir ülkede.
Bir roma acısının vahşetinde kayıp,
Ve tüm çocuklar şuursuz,
Tüm çocuklar şuursuz;
Beklerken yaz yağmurunu,
Kasabanın sınırında tehlike var,
Kralın otoyolunu kullan.
Altın madeninde tekin olmayan görüntüler;
Bebeğim, batıya giden yolu kullan.
Yılanı sür,
Yılanı sür.
Göle kadar,
Göle kadar.
Eski göle, bebeğim,
Yılan uzun,
Göle kadar,
Göle kadar.
Eski göle, bebeğim,
Yılan uzun
Yedi mil,
Yılanı sür.
Yaşlı,
Ve derisi soğuk.
Batı en iyisi,
Batı en iyisi,
Gel buraya, gerisini biz hallederiz.
Mavi otobüs bizi çağırıyor,
Mavi otobüs bizi çağırıyor.
Şoför, bizi nereye götürüyorsun?
Katil gün doğmadan uyandı,
Çizmelerini giydi,
Eski dehlizlerden bir surat kopup geldi,
Koridorda inmeye devam etti.
Kız kardeşinin yaşadığı odaya gitti,
Ve sonra erkek kardeşine uğradı,
Ve sonra koridorda inmeye devam etti.
Ve bir kapıya geldi, ve içeri baktı;
"evet oğlum?"
"seni öldürmek istiyorum,
Anne, seni ise..."
Hadi bebek, bizimle şansını bir dene
Hadi bebek, bizimle şansını bir dene
Hadi bebek, bizimle şansını bir dene
Ve mavi otobüsün arkasında buluş benimle.
Mavi, yaşa!, çevresinde...
Hadi mavi otobüs,
Hadi...
Hadi, evet...
Evet, evet,
Evet, evet,
Evet, evet.
Bu son, güzel arkadaş.
Bu son, tek arkadaşım,
Son.
Seni rahat bırakmak acı veriyor,
Ama asla peşimden gelmeyeceksin.
Kahkaha ve beyaz yalanların sonu,
Ve ölmeye çalıştığımız gecelerin sonu.
Now come one come all to this tragic affair
Wipe off that makeup, what's in is despair
So throw on the black dress, mix in with the lot
You might wake up and notice you're someone you're not
If you look in the mirror and don't like what you see
You can find out firsthand what it's like to be me
So gather 'round piggies and kiss this goodbye
I'd encourage your smiles I'll expect you won't cry
Another contusion, my funeral jag
Here's my resignation, I'll serve it in drag
You've got front row seats to the penitence ball
When I grow up I want to be nothing at all!
I said yeah, yeah!
I said yeah, yeah!
C'mon C'mon C'mon I said
(Save me!) Get me the hell out of here
(Save me!) Too young to die and my dear
(You can't!) If you can hear me just walk away and
(Take me!)
the doors'un, kendi adını taşıyan 1967 çıkışlı ilk albümünün, jim morrison tarafından yazılmış, yaklaşık 12 dakika süren ve oedipus kompleksiyle ilişkilendirilen, 11. yani son şarkısıdır.
melodisi gayet şekil olan bir the doors parçası. apocalypse now filminin unutulmaz bir sahnesinde fon müziği olarak kullanılmış ve sahnenin unutulmazlığını arttırmışlığı vakidir.
bu kadar az bilinmesini şaşkınlıkla karşıladığım kanımca en güzel pearl jam şarkısı. özellikle eddie'nin yürekleri dağlayan vokaliyle, insanın kalbine işleyip paramparça eden bir veda busesi.
my dear...
the end.
comes near...
i'm here...
but not much longer...
bu şarkı, şarkı olmanın ötesine geçmiştir. bu şarkı dinlenirken ruh bedenden ayrılıp farklı diyarlara yolculuk eder.
bunu anlatmaya harfler, kelimeler, cümleler, paragraflar, kitaplar yetersiz kalır.
hayatım boyunca beni en çok etkileyen şeylerden biridir.
the doors'un en iyi şarkısıdır.
The doors ve şarkıları. The end bu şarkılardan biridir. Bu şarkıdan fazlasıyla anlam çıkarılabilir. Dinlerken kafanız dönebilir ya da zaten kafanız dönüyorsa belirli bir sistemde dönmeye başlayabilir. Son olarak türkçeleştirilir fakat dinledikçe mevzu bir sondan ötedir der dinleyici. Sessizliğe ve karanlığa sürükleyebilir dinleyeni.
Jim Morrison bu şarkıyı söylerken başkalaşır benim gözümde. Olmak istediğim varlığa dönüşür.
ölümünden 30 yıl sonra oğlu annesinin ev ortamında amatör olarak kaydettiği şarkılardan bir albüm yaratmak ister ve kısa süreli bir çabayla kayıtlar üzerinde ufak düzeltmeler yaparak annesinin anısını sonsuza dek yaşatacak bir oluşuma imza atar.
o güzel yüzlü kadının güzel sesini bizlere de armağan etmiştir.