insanlardan nefret etme hissiyatını körükleyen, ağlamadan izlenemeyecek bir david lynch filmi. john marrick karakterine duyduğunuz hissin sadece acıma mı yoksa şefkat mi olduğuna karar vermeniz zor. unutulmayacak bir film.
filmde bytes karakterinin yanındaki küçük çocuk * büyümüş kocaman olmuş, lock stock and two smoking barrels'daki soap kişisi olmuş.
lisede, reading dersinde okuduğumuz, ilginç ama aynı zamanda korkunç kitap. kitabı okurken takip ederdik kasetçalardan, zaman zaman kısık çıkan o elephant man sesi adamı ürpertirdi ya.
--spoiler--
filmin baş karakteri john merrick'in isyan etmeyen, her şeyi kabullenmiş tavrı insanın gerçekten içini acıtır. hastane hademesinin kendisini parayla göstermesini doktora söylememesi de ayrı bir sorundur.
--spoiler--
Kente bir sirk gelmiştir. Sirkin en ilgi çekici unsuru fil adam'dır. annesi filler tarafından vahşice katledilmiştir.daha sonra para göz bir sirkçi tarafından sömürülmüştür. sirk Londra'ya uğradığında doktor frederich fil adamın peşine düşer. kendisi için özel bir gösterim yaptırır. fil adam hastalandığında ise fil adamı hastaneye getirtir. fakat onu bir daha cani sahibine geri vermez. fil adam'ın vücudu tömürlerle kaplıdır ve zeka geriliği teşhisi konmuştur. fakat sadece korkularından ötürü konuşmamaktadır.. zeka geriliği olmadığı anlaşılınca hastanede tedavi görmesine baş hekim tarafından da onay verilir. bu sırada hastanedeki bu süreç Londra basınına sızmıştır. Sosyete sırf isim yapabilmek için fil adamı görmek için savaşır. fil adama iğrenen gözlerle bakmaktadırlar. ama bu işin iyi tarafıdır, daha kötüsü ise hastanenin gece bekçisi para ödeme karşılığında, isteyenlere fil adama yönelik türlü türlü işkenceler yaptırır. Bir gün para karşılığında gece hastaneye gelen biriyi fil adam çok yakından tanımaktadır; eski sahibi cani sirkçi. Ve olaylar bu noktadan sonra enteresan bir hal alır.
Film siyah-beyaz. Bu yüzden objektif ayarlarına bağlı çekim hatalarına rastlamak neredeyse imkansız. Film mesaj içermekten de kaçınmamış. Fil adam tren istasyonunda kalabalık tarafından kovalanırken şöyle der; ben hayvan değilim, ben de insanım!
filmi çok güzeldir. ama bende iz bırakan olay anadolu liselerinde reading derslerinde herkesin bu kitabı bir kere görmesi ve sınıftan en az üç kişinin bu kitabı okumuş olması önemlidir.
john merrick'in annesinin resmini gösterirken " o bir meleğin yüzüne sahip" lafı izleyeni alr götürür, bir daha da geri getirmez. muhteşem kelimesinin bile yetersiz kalacağı bir şaheserdir.
usta yönetmen lynch'in, seyircinin bam teline dokundugu, 80'lerden bir drama. hilkat garibesi gibi görünen fakat oldukça zeki ve hassas bir 'insan'ın sirkten kurtarılıp bir cerrah tarafından (ki anthony hopkins amca oluyor kendisi) fiziğinin düzeltilmesi çabasını anlatır. herkesin yüzüne bakmaya korktuğu fil adam, zamanla soylu aileler arasında bir 'moda' haline gelir. zengin kesim, fil adamın odasına çay sohbetlerine, vs. gelir. yine de insanların ona karşı olan ön yargısı hiç değişmez. sonu insanı ağlatacak cinsten bir klasiktir. izlenmediyse, muhakkak izlenmelidir.
kesinlikle izlenmesi gereken fakat yok abi david lynch filmi bu yine kesin beynimize verir, anlamayız biz bunu mantığıyla biraz izlenmesi ertelenen fakat izlenince de duygusal olarak kişiyi yoran, yaran, düşündüren bir filmdir...insan mizacını gözler önüne seren bir filmdir...sevgi ve acıma kavramları üzerinde düşündürür...
film aslında günümüzün dünyasının bulunduğu halle benzerlik taşımaktadır... filmde gördüğümüz kötü karakterler insanların acizliklerinden kendilerine çıkar sağlayan tv deki şovmenlere ve bunları izleyenlere*, günlük hayatta böyle davranan herkese uyarlanabilecek bir filmdir...
filmde john merrick in doktorun evine misafirliğe gittiklerinde yaşadıkları, doktorun john merrick i ilk gördüğünde tepkisi ve doktorun kendi ile ben iyi miyim yoksa kötü müyüm diye hesaplaştığı sahneler unutulmazlar arasında yerini almıştır...
bu arada anthony hopkins yine döktürmüştür bu bakımdan dahi izlenmeye değer bir filmdir...film müzikleri ile de 12 den vurmuştur...
filmin en başındaki doktor un sirk in gizli bölgesine girdiğinde kapı girişinde ki bir yerde ''the fruit of the original sin'' yazması değişik şekillerde doğan insanlara nasıl bakıldığını da filmde oldukça güzel anlatan bir sahnedir.
kraliçe victoria döneminde gerçekten yaşamış enteresan kişilik. bir hastanede yaşıyordu ve boynunu yana eğmesi halinde kafasının kırılma olasılığı vardı. ince bir boynun üzerinde ağır bir başla yaşarken, hep güzel bir kadınla birlikte olmayı düşlediğini söylediği kaydedilmiştir. yaşadığı en büyük absürdlüklerden biri, yerinden kolay kıpırdayamazken, karındeşen jack cinayetlerinde şüpheli ilan edilmesiydi. uykusunda huzur içerisinde öldü.
david lynchin 1980 yapımı harika filmi. film siyah beyazdır ve sanki 50 li yılar da çekilmiş bi havası vardır. gerçekten harika bi kurgu ve senaryo ile mükemmel bi filmdir. drama adına yapılmış en sağlam yapımlardandır. ayrıca anthony hopkinsde harika bi performans ile karşımıza çıkıyor. herkesin izlemesi gereken bi klasiktir. ''ım not an animal , ım a human being...''
(bkz: fil adam)