68 kusagının farklı bakıs acısıyla sunuldugu, film tutkunu 3 üniversite ögrencisinin ilişkisinin anlatıldıgı mukemmel bir bernardo bertolucci filmi. kacırılmamalı.
en büyük zevkleri sinema olan,hayatı ve cinselliği sinema gibi yaşayan ikiz kardeşlerin bir gün bir arkadaşları olur ve ona kendilerini ifade edebilmek için bir fırsatları...
müzikleriyle olsun,çekimleri ve sahneleriyle olsun önemli bir filmdir. anlatılmak isteneni anlamaya çalıştıktan sonra filmdeki erotik sahneler de insanı rahatsız etmeyecek türdendir.
karakter analizinin inanılmaz zor olduğu bir bertolucci filmi. kimin neyi neden yaptığını anlamakta zorlanırsınız bazen. bu ensest mi yoksa temiz ve kardeşçe bir aşk mı diye düşünebilirsiniz. açık sahneler bazılarını rahatsız edebilir, hatta o kadar açık sahne başka bir filmde kullanılsa film erotik bile olabilir ama bertolucci'nin kullanımıyla sanat olmuştur.
zaten sinemanın büyüsüde burada başlamıyor mu?
adımı da bizzat kendisinden aldığım yatakta ikiz kardeşlerin anne karnında da olduğu gibi cenin şeklinde çıplak uyuma karesi sanata bakış açısından akıllarda daha uzun zaman yer edecek her ne kadar gerçek dışı görünse de aslında hepimizin yaşadığı gençlik heyecanlarını yansıtan bertolucci filmi. film oyunlarını sewenlere şiddetle tavsiye edilir.
sinema ile ilgili oyunlar oynamayı seviyorlar.. aslında oyun oynamayı seviyorlar.. ve bütün oyun oynamayı sevenler gibi, içlerinde yıkıcı ve hedefsiz bir saldırganlıkla birbirlerini zorluyorlar.. esas kızımız çok esaslı ama.. filmlerden sahneler canlandırma oyununa çok sarsıcı bir boyut getiriyor bir sahnede ve film yerine başka bişey canlandırıyor..
arkası karanlık kapı eşiğinde durup, kollarına karanlıkla uyum sağlayıp, yokmuş gibi görünmesine neden olan uzun siyah eldivenler takıp, çıplak bedenine tıpkı orjinalindeki gibi belinden bağladığı örtü ile, venus de milo (afrodit) oluyor bir anda..
heykelin orjinalinin her açıdan çekilmiş fotoğrafları için şu link var,
bu bir haykırışın yıkılışın enrty'si ey sözlük! nasıl anlatayım nerden başlayım bilemiyorum..
aptal ve sıkıcı bir iskenderun akşamında izleme gafletinde bulundum bu filmi. izlemez olaydım. kingdom of heavenve casino royale filmlerinden tanıdığım bayıldığım öldüğüm bittiğim eva green'i gördüm bu filmde tekrar..
borat filmini izleyen arkadaşlar olayı anladılar sanırım.. borat'ın pamela'sını nasıl çatır çatır öhm.. neyse.. benim eva green de o hesap. yıkıldım. vallahi geyik yapmıyorum. çok büyük yaralandım..
konu itibariyle ensest ilişkiden cok karakter bozuklugu saptaması yapan bertolucci filmi. küçük yaşlardan beri devamlı olarak aynı yerde aynı seyi yasayan yahut cok iyi anlaşan iki kardesin bir ortak benlik olusturarak birbirinden ayrılmaz bir hale gelmesi hatta hatta seni ben diye kabul etme durumunun fransız sneması devrimi içersinde ele alındıgı güzide filmlerden bir tanesidir. ** Bertolucciye has karakter analizleriyle sinema severlerin aklını basından alan yapıt esas olarak yukarıda anlatılan olayları bir amerikanın gözünden aktarma cabasındadır.
insanı hissizleştirecek kadar uyuşturucu bir etkiye sahip film. tüm film hepitopu 3 kişinin etrafında dönmektedir; güzeller güzeli bir kızdan ve vasat bir adamdan oluşan çılgın ikiz kardeşler ve erkek güzeli bir erkek. aşkın her halini (romantizm, melankoli, sapkınlık vs) bu filmde bulmak mümkündür.
sanılanın aksine filmin temeli enseste falan dayanmamaktadır. bu son derece yüzeysel bir bakış açısıdır. filmdeki karakterler dış dünyadaki pisliklerdense kendi kirlerinde boğulmayı tercih etmişlerdir. film bu görüşü çok iyi bir şekilde aktarmıştır materyalleri arasında da ensest, uyuşturucu ve aklınıza gelebilecek diğer sapkınlıklar gelir.
izlenmeli...
anlatılmak istenenin ensest ilişiler olmadıgı; gerceklesmesi gereken devrimin evinde oturup laf yetistiren yeni yetmelerle degil, sokaga cıkıp eylemde bulunanlar sayesinde gerceklesecegi teması oldugu film. en azından ben oyle anladım. ayrıca kardeslerin ensest ilişkide bulunmadıkları gozumuze sokulmak suretiyle anlatılmıstır, anlamak isteyen anlamıstır.
--spoiler--
hadi acıklık getirelim... o kızcagızın bakire oldugunu anladıgımız sahneden bahsediyorum, evet.
--spoiler--
insanların filmin acık sahnelerine takılmaktansa daha cok özündeki sanatsallık boyutuna bakmalarını gerekli gördügüm kült bertolucci filmlerinden. sansürsüz sekilde acık bulunan ama sansürlü halide kus kadar kalan, salt sekilde izlendiginde klasik porno filmlerden öteye gitmeyen ama bertolucci'nin o güzel zekasıyla insanı bambaska sekilde kendine ceken bir yapıt.
iki kardes arasındaki olay bana hafiften trevanian'nın katya'nın yazı romanını anımsatmıstır *. bu iki kardes isabel ve theo'nun aralarına aldıkları mathew'la birlikte cinsel dürtülerinin sınırsızlıgına uzanan, bu sırada carpılıkları da son derece iyi işleyen aykırı film. özellikle ailenin cocuklarını ve mathew'u cadırın içinde çıplak yakaladıkları sahne unutulmayacak cinsten. yönetmenin buna benzeyen diger filmi için;
eva green in vücudunu cüretkarca sergilemesinden dolayı ilk izlemede film anlaşılmıyor, ikinci defa izlemek lazım.
iki kardeşin bir hayal aleminde yaşadıgını anlatıyor bence ; masumiyet, burjuva , ve hayali başkaldırış
bir yabancı, 68, dumanlar, fransız kalmak olmaz, hep edebiyat en çok sinema, cigara, oyunlar, lan o ne olm kardeş değil miydi bunlar, büyük sözler ve düşler...garip marip...
şurası kesinki film iyi olabilir, kimilerine göre kötü olabilir ama sıradışıdır kesinlikle. insanoğlunun sadece dünyayı kurtarmak, zaman kavramında üretilen bilim kurgu filmleri ve basit aşk replik bazlı senaryolarının dışındaki hayatları ele alandır. şaraptır, sinemadır, bakireliktir, müziktir, rol kesmektir, cigaradır, 68 devrimcileridir, fransadır, ikiz kardeşlerdir, tabusuz anne babadır, sanattır ve hayata karşı cesur olmaktır the dreamers.