the doors

entry132 galeri17 video1
    76.
  1. Dünya rock tarihinin en önemli gruplarından biridir. Solistleri Jim Morrison'un sıradışı kişiliği örnek gösterilerek abartıldığı da iddia edilmiştir. iddia edilmiştir de ne olmuştur? iddiada bulunanlar söyledikleriyle kalmıştır. The Doors'un sıradışı müziği hala insanları etkilemeye devam ediyor. Davulun caz esintileriyle eşlik ettiği müzikte klavye basları da çalar. Bas gitarın olmadığı gruba gitarın flamengo tadında tınıları eklenir. Benzersiz birmüzik ortaya çıkar. The Doors devam edebilseydi çıkardıkları iyi albümlere başka iyi albümler ekleyecekti bu altyapı ve güç onlarda vardı. Jim Morrison yarı yolda bırakmasaydı...
    2 ...
  2. 77.
  3. 9. nesil silik.

    ben söyleyim de, dedi dersiniz. *
    4 ...
  4. 78.
  5. kim lan bu adamlar!? neydi bu adamların olayı?! kendinden öncekilerde ve -hala dinleniyor oluşlarından mütevellit- kendinden sonrakilerden farkları neydi? bu adamları farklı kılan neydi ki?! yani, gözlüklü bir adam klavyenin başından kafasını kaldırmıyor, klasik baterist imajına taban tabana zıt düşen bir tip bagetlerini sallıyor, flamenko mu blues mu yoksa rock mı ne çalacağını şaşırmış bir velet kendi halinde tıngırdıyor, deri pantolonlu bir yeniyetme de yırtınıyor. ama neydi onları değişik kılan.

    öncelikle isim;

    "if the doors of perception were cleansed,
    everything would appear as it is: infinite" *
    (eğer algının kapıları temizlenseydi,
    her şey olduğu gibi görünürdü: sonsuz)

    altmışlar abd'de keneddy suikastiyle sıkıntılı bir başlangıç yaptı, vietnam savaşı çıktı, amerika ikiye bölündü, eski ve yeni. yeni olan her şey saftı, yeni olan her şey çıplaktı ve aykırıydı. önüne geçilemez bir şekilde, bir çığ misali büyüyen bu kültür eskide çatlaklar açtı, çatlaklardan doğanlardan biri de the doors'tu.

    fakat altmışlar geride kaldı. doors 65'te kuruldu, peki neydi bu adamları hala dinlettiren?
    özet geçeceğim:

    dinleyenini uçuran bir dokusu var the doors'un. çiviyazıları yayınlarından çıkan tanrılar/ yeni yaratıklar isimli kitabın "jim morrison için ipuçları" kısmında 14. sayfanın 4. paragrafında şöyle der; "kısa süre sonra gazatelerden biri şöyle yazar: rolling stone uçmak isteyenler için, doors ise çoktan uçmuşlar için"

    buradaki çoktan uçmuşlar ibaresi önemli. toplum içinde bizi frenleyen bir otokontrol mekanizması var. mesela bir pazar öğleden sonrasında kalabalık bir parkta malafuşkayı çıkartıp bir ağaç dibine işemez insanlar. hatta şöyle bir şey vardır "beni siken yok mu?!". (yazar burada cinsiyetçilik yapmıyor) bu kalıp bir çok insanın haykırmak istediği, yaşadığı şehrin en işlek meydanına gidip pantolonunu indirip yırtınarak haykırmak istediği şeydir. elbette hepimiz heteroseksüel, vergilerini veren saygın vatandaşlarız, ama bilinç altı diye bir şey var ne yazık ki. doğrudan düşünülmese bile bu bazı duygusal aşamalardan geçerken aklımızdan geçebiliyor. örneğin, patronuna hocana ya da arkadaşına gıcık oluyorsun. öyle anlar oluyor ki o herifin götüne bir krank mili sokup döndürerek bağırsaklarını yeryüzünün dört bir yanına saçmak isteyecek kadar sapıkça ve alışılmadık cinayet senaryoları kuruyorsun. sonra nefes alıyorsun. derin derin nefes alıyorusun. nefes aldığın hava oksijen içerir ve bilindiği üzere oksijenin fazlası; kafa yapar. bir tibet öküzü sakinliğiyle heteroseksüel, saygın ve vergilerini veren vatandaş olarak hayatına devam edersin.

    ama uçmak farklı. uçmak yukarıda verilen bütün örneklerde olduğu gibi bilinçaltında yaşayan hayvanın canlanması ve zihnine hükmetmesidir. daha basit bir tanımla uçmak, ayaklarının yerden kesilmesidir. gerek bedenen, gerek ruhen bazen bir kimyasal aracılığyla bazen de the doors gibi duyguları ve algıları hareketlendirecek müzikler icraa eden gruplarıpların şarkılarıyla.

    peki nasıl uçurur doors?
    şöyle.

    robby kriger: rock grubunda flamenko çalan gitarcı. aslında kendisi bir flamenko gitaristidir. pena kullanmaz. lead ve ritmi tırnakla çalar. yer yer pink floyd parçalarında bile karşılaşılabilen naylonumsu tat yoktur. doğrudan keratin yapının tellere vurmasıyla çıkan sesi duyarsın. gitar ve ruhun sevişmesidir o, pena gibi bir aracı olmaksızın.
    john densmore: rock grubunda caz çalan davulcu. basçı olmamasından mütevellit tüm ritm sırtındadır ve caz yatkınlığı sayesinde çok rahat bir şekilde bunun üstesinden gelir. kimi şarkılarında ezgiler bluesa kaymasına rağmen onu da iyi kotarır kendisi.
    ray manzarek: klasik kökenli piyanist. klavyeci. grubu gerek icraat esnasında gerek sahne dışında sırtında taşıyan adam. manzarek sol eliyle elektronik bas serisi çalarken aynı anda sağ elini akorlar ve blues soloları için kullanırdır. elbette bu sayılanları ortalama bir klavyeci yapabilir. ama manzarek'de farklı bir şey vardı. sirke gibiydi manzarek. robby'nin önüne geçilemez havai fişek gösterisini andıran flamenko ve blues ezgilerini nötrleştirerek o "algının kapıları"nın karanlık ve sisli havasını verebiliyordu parçalarına. ayrıca tüm gruptaki en aklı başında adamdı kendisi.
    jim morrison: tanrı.

    doors böyle bir gruptu. flamenko, blues, caz, rock ve klasik; kısaca insanlığın bütün seslerinin damıtılmasıyla birlikte tanrının sesinin de katkısıyla oluşmuş, "yaratılmış" eserlerin grubu.

    şunu bunun dinleyin diyecek değilim. diskografisini edinin.

    sonsuzlukta yankılanacak seslerin sahipleri. uçurur.
    2 ...
  6. 79.
  7. jim morinson ve arkadaşlarının kurduğu 60 lı yılların unutulmaz mükemmel rock grubudur. hayata pamuk ipliğiyle bağlı kişilere other side şarkısını öneririm. riders on the storm sözlerini lsd kullanıp çölde yazmıştır hatta arkadaşları kendisinden habersiz bu parçaya yağmur efekti eklemişlerdir. jim morinson vocal, robby krieger guitars, ray manzarek keyboards.. aynı grubun birde belgesel filmi çekilmiştir. hala hazırda sözlüğümüzde yazar halim abi alt katımda bir akşam the doors izliyordu. kahkaha sesleri bizim kata kadar geliyordu. ilerleyen saatlerde ben uyumuşum sabah kalktığımda kendisini gördüm kafası zurna bir şekilde uyumaya gittiğinde aklına filmdeki sarkma sahnesi geldiğinden hiç teredtüt etmeden beşinci kattaki camından sarktıgını ifade etti. herkese renkli günler..
    0 ...
  8. 80.
  9. sound olarak (bahsettiğim sound rock sound'u tabii ki. 50'ler veya 60lı senelerin jazz parçalarına bakarsanız sound olarak hala ilersine geçilmemiştir) çağının en ilersinde olan rock grubudur bu adamlar.
    '67 senesinde yayınladıkları ilk albüm kesinlikle dinlenilesidir.
    1 ...
  10. 81.
  11. Şuuru seyahate çıkaran algının kapıları, kapıyı açtıp sizi nirvanaya ulaştırdıktan sonra da ''kişi kendinin darwin'idir'' dercesine sizi o eşikte yalnız bırakan, sürüden ayrı hippilerin efsanesi. Uçma ihtimali yüksek bu halüsinasyotik grup ''olmak ya da olmamak. iste bütün mesela bu'' algısını nihilizm, hiççilik ve dibine kadar realistlikle harmanlayıp, ''kefenin cebi yok'' olgusunun 68 kuşağında ki en önemli elçileridir. 8 yıl gibi çok kısa bir süre içinde psychodelic rock'ı, hissedilmiş protest olgularla birlikte kendi hamurlarıyla yoğuran bu ermiş elemanlar, lizard king'in '27 yaşında ölen ünleler'e sağlam bi katkı payı vermiş olmasıyla kısa süre içinde dağılırlar.
    1 ...
  12. 82.
  13. rengarenk bir film aslen, bol dumanlı; blur efektli. kayan görüntüler, kaybolan, yankı yapan sesler. düzgün bir kafayla izlerseniz çok güzel gelecektir.
    2 ...
  14. 83.
  15. 84.
  16. 85.
  17. &feature=bf_next&list=AL94UKMTqg-9B6N4eaatA-VikE9UJ2_1ND
    0 ...
  18. 86.
  19. her şarkısı çocukluğumu hatırlatıyor, çok sevdiğim bir müzik grubu.
    0 ...
  20. 87.
  21. grupta bass gitarist yok ama parçalarda bass gitar gibi bişi var nasıl oluyo ulan bu iş derdim meğerse klavyeci bir eliylede diğer klavyeden bass sesleri verirmiş. ayrıca the end beni bitirir...
    0 ...
  22. 88.
  23. 1960 ın harika rock gruplarından birisi. o zamanlarda yaşamak güzel olsa gerek. the end, love street gibi güzel şarkıları var
    0 ...
  24. 89.
  25. people are strange mükemmeldir.
    1 ...
  26. 90.
  27. 91.
  28. yağmura hazırlık yapan bir havada dinlenen riders on the storm parçası tadından yenmeyendir.
    2 ...
  29. 92.
  30. Beatles dan sıkılınca dinlediğim eski bir amerikan rock grubu. Ama öle böyle bir grup değil, Çok ama Çok başarılıdır en güzel klasiklerinden come on baby let my fıre ba na na na vardır. Tanımamak, dinlememek ayıp olur.
    0 ...
  31. 93.
  32. görükledeki hoş dekora sahip güzel bir kafedir aynı zamanda.
    1 ...
  33. 94.
  34. rock müzik uyuşturucu gibidir ilk zamanlarınızda en hafiften en serte doğru yükselişe geçer. dinledikçe daha da sert duymak istersiniz.. bu dönemlerimde uluslar arası ilişkiler öğrencisi doors hayranı bir kız arkadaşım vardı. Kırmızı tuborg içer ve çok fazla eşyası bulunmayan evinde iç çamaşırlarıyla oturur, bira içip sabaha kadar doors dinlerdi. Sevgiliydik ama bir gün bile yolda yürürken elini tutmuşluğum yoktu. Sanırım doors u o sevdirdi ve biraz fazla sevdirdi. şarkılarının yanı sıra bir kaç yazar arkadaşımın dediği gibi ''alkollüyken kendinizi o sese öylece bırakıp gidin.. inanın sizi başka birşey bu kadar mutlu edemez.'' Bir müzik grubundan öte birşey jım kesinlikle çok iyi bir vokal ayrıca biyografisini mutlaka izlemenizi tavsiye ederim oldukça başarılıdır ve bir çok şey gayet başarılı bir şekilde işlenmiştir. Ölmeseydi efsane olur muydu sorusuna cevabım, bu konuda ki düşüncelerim; Jim kendi fişini kendi bile bile çekti sanırım oda fazla nefes almak istemedi ve bazı şeyler gerçekten ona saçma geliyordu. Jım sadece inandığı şeyi yapıp herşeyi kendi hayatıyla beraber sonladırdı ve yaşamak istediği gibi yaşayıp, hayat süresini kendi belirledi. Sonuç olarak inandığı şeyi yaptı onunda doğruları buydu. Teşekkürler Doors.
    1 ...
  35. 95.
  36. riders on the storm şarkısının efsane nfs underground 2 oyununun giriş müziği olmasıyla hafızalarda yer edinen efsane grup.
    2 ...
  37. 96.
  38. kendilerini yüzyıllar sonra dünyaya gelecek ve gelmiş olan ve hatta yaşayan insanlara hayran bırakmaya muktedir bir şekilde müziğe adamış rock gurubunun tekidir bunlar.
    bunlar var ya bunlar adamı eroinman gibi kendilerine bağlarlar. dikkatli olun.

    http://video.uludagsozluk...v/break-on-through-21537/
    0 ...
  39. 97.
  40. jim morrison'a bazen ayar olsamda sevdiğim gruptur.

    (bkz: break on through)
    (bkz: riders on the storm)
    (bkz: light my fire)

    şuan dinlediğim sırayı olduğu gibi ankaradan aktardım.
    0 ...
  41. 98.
  42. Görüklede oturulacak yegane kafelerin başında gelir.
    0 ...
  43. 99.
  44. 100.
  45. Light my fire gunde 10 kere dinledigim bir sarkilari . Direk bagimlilik direk meditasyon .
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük