1973 tarihli fredd zinneman klasiği. fransa devletbaşkanı charles de gaulle'ün , cezayir savaşı sebebiyle büyük karmaşa içine sürüklenen fransız iç siyasetinde kurtarıcı olarak tekrar fransa'nın başına getirilmesi akabinde, milliyetçi kesim 2. cihan harbi'nin kahraman generalinin bu meseleyi de tecrübesiyle çözeceği hususnda umutludur. ancak kurt siyasetçi beklenmedik bir hamle yaparak kördüğüm olmuş bu meselede cezayir'e tam bağımsızlığını vererek herkesi şoka uğratır. cezayir'de, bir kısmı hayatında anavatanı görmemiş 2 milyondan fazla fransız yaşamaktadır. bu durum fransız ordusunda bilhassa cezayir'de savaşmış bir grup subay için adeta küfürdür. tek çare olarak de gaulle'ü ortadan kaldırmayı düşünürler ve bu meyanda bir örgütlenme oluştururlar. bir kaç başarısız deneme ve liderlerinin idamı neticesinde iyice zayıflayan milliyetçi grup tek çare olarak dşarıdan profesyonel bir suikastçi tutmaya karar verirler. bu da latin amerika'da bir silah firmasının temsilcisi olarak yaşayan, ismini ve cismini kimsenin bilmediği ingiliz bir adamdır.
çakalın günü bugünün aksiyonlarına nazaran ağır işleyen temposuna rağmen insanı sıkmayan bir eser. kalabalık kadrosu ve tanınmamış oyuncuları bir araya getiriyor. çakal rolünü oynayan ingilizin de edward fox adlı isimsiz bir oyuncu tatarfından çanlandırılması, yönetmenin tüm dikkti konuya, adeta dantela gibi işlenen meseleye çekmek istediğini gösteriyor. gerçekten de edward fox başrol oyuncularındaki karizma ve girdiği mekanda dikkat çeken hollywood yıldızlarına benzemiyor. bir suikastçiden de dikkat çekmemesi beklenmez mi ? çakal'ın nasıl hazırlandığı, kurduğu planı bir örümceğin ağı gibi ustaca işleyişini sahne sahne bize gösteren film bir süre sonra bizi katille özdeşleştirip adeta ona taraf yapıyor. ancak silah siparişinden, sahte kimlik hazırlamaya, kaçısından, sınırdan geçişine,amacına ulaşmak için kadın ve erkekle ilişkiye girmekten tut her şeyi yapan çakal'ın yanısıra fransız polisinin de nasıl özenle, özveriyle yer yer de işkence metodunu kullanarak çalıştığını hayretle izliyoruz. bilgisayar,faks ve e devlet gibi kişiyi adeta kapana kısılır gibi hareketsiz ve denetimsiz bırakan post modern devletlerin güvenlik sistemleri o zaman yok. biz de en ufak delili sinektan yağ çıkarırcasına değerlendirip üzerine yorum yapan ve doğru izi süren polise hayret ediyoruz.sonuçta kaçınılmaz suikast gününe kadar, akıl oyunları amansız takip ve kaçış asla bitmiyor klasik politik aksiyon filmlerini sevenler için çakal'ın günü gerçek bir sinema şaheseri..
