çok fazla konuşulan film. hiç kötü bir yorum yapıldığını duymadım, sinepuanları rekora koşmuştur ben de bu sırada 'noluyo lan' diyerek izlemekteydim.
filme çok büyük beklentilerle gitmedim. gittim izledim geldim ve film bitti. film bitti çünkü üzerine düşünülecek bir şey yoktu. halbuki başyapıtların * üzerine günlerce düşünür eder bi kere bi kere daha izlerim. bi kere batman in doğaüstü güçleri olmaması filmi baştan basit yapıyor. öyle ilgiyle izleyemedim, olağanüstülük bekleyemedim. filmde yorum yapılacabilecek tek karakter joker. oyunculuğunun üstüne tanımayanlar var ama ben çok çok daha iyi oyuncular bilirim, rolunu yaşayan, yaşatan * toplumsal olaylar bakımından her filmde gördüklerimi gördüm. izlenilesi ama abartılmaması gereken bir film.
saygılar
p.
hakikaten muhteşem tanımlamasını hak etmiş olan film. ancak mükemmel demek yersiz. zira filmin hikayeyi zedeleyecek yanları da var. bütün havasını birden kesip heyecanı öldüren kısımlarsa can sıkıcıydı. heath ledger'ın performansı için mükemmel demekse tamamen gereklidir. insan böyle birinin varlığına resmen inanıyor izlerken. filmin en rahatsız edici yeri christian bale arkadaşın brutal performansıydı. kimi yerde çok iyi olan bu gereksiz ayrıntı kimi yerde batman insanının dudaklarında rezil bir görüntü ortaya çıkarmaktaydı. bir de bu filmi dublajlı izleyenler beğendiyse tıraştan izlemişsiniz numara yapıyorsunuz oğlum derim. filmin bütün orijinalliği dublajla kepaze olmuştu çünkü.
anarşinin insanları nasıl harekete geçirdiğini. halkın yığın olduğunu belli zamanlarda doğru ve yanlışı ayıramadığını(demokrasiye sert bir darbe var) insanların sahalarına girildiğinde tamamen değiştiklerini( ne kadar idealist olursan ol (bkz: two face) )
ayrıca batman salt bir kahraman ama aslında o da bizden biri. o da herkes gibi. yani aramızda seçtiğimiz kahramanlar sadece piyonlarımız. o an görmek istediklerimiz. kimse kahraman veya muhteşem değil. onları o sıfata yerleştirenler bizleriz. kimi nerede görmek istiyorsak oraya cukk diye yerleştiriyoruz.
joker açısından bakarsak işe. joker gerçekleri söyleyip dokuz köyden kovulan. aramızda jokerler var bize acı gerçekleri gösteren. ama biz onları görmek istemiyoruz. bu sebepten joker görülmek için farklı bir yüz seçiyor bize hep gülen o istediğimiz suratı. ama acılı bir yüz var gülüyor ama acı gerçeklere gülüyor.
kısacası batman size yumruk vuruyor farkında olmadan. değerlerinizi sorgulatıyor. kötüyü ve iyiyi bizim ortaya çıkardığımızı ve hepimizin buna sahip olduğunu anlatıyor.
bugün bir arkadaşımla ufak çaplı tartışma yaşamama neden olan filmdir. ben "filmin çok güzel olduğunu kabul ediyorum ancak godfather dan daha iyi değerlendirmesi yapılması bence yanlış. güzeldi, ama en güzel değildi." dedim ancak kendisi bana "aaa sen boş boş izlemişsin. orda mesela batman in sevdiği kız o kadar da güzel değil. yani güzel olmasa da insanlar birine çok fazla bağlanabilir gibi bir mesaj veriyordu. bide böyle izle." deyince fitil oldum tabi.
arkadaşlar filmin her karesinde öyle bi mesaj yok. sırf eleştirmenler çok beğendi, listelere 1. girdi diye filmi beğenmek zorunda da değil kimse. fikrini özgürce söyleyenlere lütfen kızmayalım, kızanları uyaralım... **
tüm zamanların en iyi 500 sıralamasında 15. olarak boy göstermektedir. gereken ilginin nasibini face'ten de almıştır; tam tamına 992.749 hayran'yapmıştır.
izlendikten sonra bir çok kişiyi joker moduna sokan film. ha ben girmedim ancak eşiğinden döndüm modun. odamdaki casanova posterinden hınzır hınzır bakan rahmetlinin de payı var tabi. neyse filme gelirsek; 10 üzerinden 8 point. joker'in her türlü psikopatlığı hoştu. ancak batman'in bir türlü herifi öldürmemesi beni hafiften gıcık etti. yahu adam hem sevdiğin kadını, hem de şehre kahraman olarak monte ettiğin adamı rehin aldırmış. adresi söyledi, e sık artık ümüğünü. ayrıca hala filmi izlemeyenlere kesinlikle alt yazılı izlemelerini öneririm. lan yabancı film dublajla mı izlenir.
etkisi aylar süren bir joker karakteri vardır ki dillere destan her sahnede oyunculuk akmaktadır.
ölünün arkasından konuşulmaz ama anca psikopat bir kişinin böyle gerçekçi canlandırabileceğini düşünmeme yol açmıştır.
filmin üzerinden kaç ay geçmesine karşın avatarım hala jokerdir. ayrıca imdb'de ilk haftada 9,4 alarak baba'yı indirmiştir ama baba babadır ve gözünü kırpmadan batman al aşağı olmuştur. son yılların 10 numara filmi
batman filmleri içerisinde, ki begins öncesini hesaba katmamıza gerek de yok aslında, en iyi film olduğu gerçeği bir kenara; şu zamana kadar hayretle izlenen imdb top 250 macerasındaki sıralamalarını hakettiği tarafımdan şiddetle onaylanmış ultra sağlam film.
dark knight'ta begins'teki felsefi anlatımın yitirildiği düşünülebilir ilk bakışta fakat tüm hikaye tekrar gözden geçirilince begins'ten daha derin olduğu görülecektir. bu elbette begins'ten daha iyi olduğu iddiası değildir, kıyaslanacak bir durum yok ortada zaten, begins adı üzerine, hikayeye giriş idi, her neyse...
hani bir aksiyon filmi, kurgu falan, bir ders falan mı çıkarıcaz diye alaycı bir üslup ile kendilerince dark knight'ı hafife alacak kişiler olacaktır. onlar içinde şunları hazırladım: iyilik ve kötülüğe, iyiye ve kötüye, en önemliside adalet mekanizmasına farklı bir açıdan bakacağınız, hiç bilmediğiniz şeyler olmasalar bile belki farkına varamadığınız şeylerle sizi yüzleştirebilecek bir film.
joker'in yani toprağı bol olsun heath ledger'ın enfes performansı neredeyse 3 saatlik filmi en kötü izleyiciye bile izlettirebilecek yegane unsur şüphesiz. süslü kelimelerle zaten şu ana dek yeterince göğe çıkarılmış bir karakteri iyice abartmak değil niyetim fakat performans öyle böyle de değil hakikaten. resmen adam hayatının en iyi performansını sergilemiş ve ölmüş diye kabaca bir cümle bile kurabilirim, ki kurdum.
tüm bu güzelliklerin yanı sıra gümbürtüye giden, eksik bırakılan detaylar, ayrıntılar -ki ikiside aynı- yok değil.
misal, joker'in adamlarıyla olan ilişkisi çok muğlak bırakılmış. büyüsü bozulmasın diye belkide ama birazda rahatsız edici. harvey dent'i, ki filmin en antipatik insanı, joker'in o kadar kolay kafalayabilmesi de % 50 tatminde bıraktı şahsımı. gordon'un adamlarının da harvey ve rachel'ın evlerine götürülmesi konusundaki rolleride yine şahsımın tatmin olmadığı bir nokta. sorun bende mi bilmiyorum fakat bağlantıları bir yere kadar tatminkar buluyorum.
d.n: kafama takılan ve şu anda aklıma gelmeyen de çok şey var aslında. salt düşündüğüm eksik noktalar vesaire değil, filmin geneliyle ilgili bazı aklıma gelmeyen şeyler var, zamanla hatırladıkça editleyeceğimdir işbu entry'i.
herşey bir kenara, neticeye varırsak; gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biri olmayı haketmekten fazlasını yaptı dark knight. bir çizgi roman karakteri yapmadı fakat, güzel olan yanı da zira budur.
edit: batman'e ayıp olmasın, hacıya iki kelam edelim; brutal voice olayı feci güzeldi, joker'in why so serius'u, little push'u ne kadar iyiyse christian bale abimizin seside bir o kadar güzeldi, alınmasın toprağım.
edit 2: hans zimmer'ın yaptığını öğrendiğim, o fevkalade sese de hasta kaldım. müzik diyemiyorum, tek bir nota çünkü. feci birşey. ellerine sağlık ustanın.
izlemeden önce etkilenmeyem diye, izledikten sonra da yazacaklarıma esin vermeye diye hakkındaki hiç bir şeyi okumadığım film; oyuncuların adlarını bile. filmin adının geçtiği her yerde gözlerimi kaçırdım. hakkında bildiğim, bir batman filmi olduğu, joker'in oyunculuğu ve imdb sıralamasıydı.
en sevdiği filmler listesi evropanın entel kuntel filmleriyle dolu olan biri için bir süper kahraman filmi, kişisel top bilmem kaç listesine giremezdi; giremedi de.
michael caine'i görünce ''yuh be'' dedim, bu film boş olabilemez. emmi weather man gibi bir fast food reklamı filmini bile izlenir kılmıştı.
miss daisy'nin şoförü* uşak morgan freeman, ingiliz aksanlı orijinal uşağın kısık gözlerle yaptığı oyunculuğun amerikan versiyonu olmuş.
leon'un beethoven manyağı deli polisi gary oldman, asıl başrol olan joker'e can veren eleman ki jack nicholson'ı unutturabilmiş ve rahmetli olmuş*; filmin dinamolarıydı. bizim ''bay e'' gibi bir ünlüler sirkinden sonra böylesi bir sirk ilaç gibi geldi.
savcı ve batman'in ortak yari olan avr-atın karizması yerlerdeydi. ulen millet örümcek herifin filmine, o düşlerimin kızıl saçlı bacısı için gidiyor. nerden buldunuz o kazulet o'hara'yı.
batman rolündeki eleman da figürandı resmen(çok değişmişsin tanıyamadım christian bale gardaş, affet). ses tonu vs ı-ıh, olmamış. kudretini saçından alan samson'a dönmüş. jokeri öne çıkarma amaçlı bilinçli bir seçim de olabilir.
yarım veya iki yüzlü* savcının mafya maroni'yi dolaylı olarak haklarken şoförü öldürmesi şaşırtıcıysa da, kim öyle bir yolu seçer; milyonlarca insanın izlediğinin farkında değilse? gerçi bu mantıkla tüm aksiyonlar çöpe gider ya, neyse.
jokerin ''men, aftomil kovalayan it gibiyem, yakalayınca ne yapabilerem bilmerem'' deyişi eyiyidi, hoşudu.
birbirinin kaderini kontrol eden feribotlardaki oylamalı gömmeli demokrasi şovu komikti. gözlerimde yıldızlar uçuştu ve elimi kalbime götürüp böğürmeye başladım ''eemeerika eemeerika'' diye. değil bencilliğin kitabını yazan emerikada; budist myanmarda bile o tetiklere çoktan basılmıştı.
bir de finalde gotham city erdem ortalamasını düşüren savcının yüzünün sağlam tarafını çevirip hak hukuk dedikleri sahne eh işteydi. anti klişelere bağışıklığımdan mıdır nedir; bana klişelerin dışında bir film gibi gelmedi. ama zaman da güzel geçti.
heath ledger'ın inanılmaz performansıyla ölümsüzleşen bir eser. en az 40 kere izlenmesi, joker'in sahnelerinin ezberlenmesi farzdır. bana göre gelmiş geçmiş en iyi süper kahraman filmi. tim burton serilerininde hakkını yememek lazım tabi.
joker karakteri çalıntı olan film. resmen the batman adlı '89 yapımı filmden çalmışlar.
ayrıca o yüzü yanan adamı da batman forever adlı sirkten çalmışlar. batman'i de dracula'dan çalmışlar.
özgün senaryo artık kalmadı, remake'lere mi kaldık, şurada bayılıcam.
en sonunda izledim. açıkça söyliym tim burton'ın batman'i bok yemiş nolan'ınkinin yanında. ki o kadar da tim burton severm. hele joker? helal olsun, harbiden nefret ettim adamdan, o kadar iyi oynamış heath ledger.
izleyip de joker karekterine hasta olmamak elde degil. insani garip bir celiskide birakiyor, agziyla igrenc sesler cikardiginda tiksiniyor, fakat zekice ve ukala davranislar sergilediginde etkiliyor. kötü diye adlandirilmis bir karekter olmasina ragmen felaket ragbet gören ve batman'i arka plana atarak filme inanilmaz renk katmistir.
film sirf joker'i görebilmek icin izlemeye deger ve bu illa ki sinemada olmali cünkü orada filmin enerjisi daha güzel ulasiyor seyirciye.
bir kaç sayfa yazı yazmak, joker $öyleydi batman böyleydi demek yerine tüm filmi bir alıp konusu kısaca özetlemek için, yetersiz olsa bile bir kelime var. efsane.
not: o ne güzel makyajdır öyle. bu filmde nasıl joker $aha kalktıysa bir sonraki film de de aynı $ey two-face için olucak. ve ben bu entry' yi o filmin ba$lığına yazıcam.
Her şeyi siktir edin , oyunculuğu ,senaryoyu, aksiyonu ,gerilimi... Joker'in aforizmalarından kitap çıkartılır bu filmde. Üstünden kaç ay geçti sinemaya gittim ara ara gözümün önüne geliyor filmden sahneden. Bu filme çizgi roman uyarlaması diye sınır koyanın vay haline. Bundan 20 yıl sonra çok daha iyi anlaşılacak The Dark Knight 'ın nasıl güzel bir film olduğu . Sinema programlarında hediye dvd si verilecek soruları bilenlere.
hani bazı şarkılar vardır çok güzeldir ancak uzadıkça sıkmaya başlar işte kara şovalye böyle bir şarkı. her zaman kötü adam mı kaybedecek birazda o şov yapsın mantalitesinde yazılmış bir senaryoya sahiptir.
Heath Ledger'ın gerçekten çok iyi performans çıkardığı filmdir. Efendim genç yaşta hayata veda etmesi hepimizi üzmüştür. Batman serisinin en iyi filmi olmasının nedeni kim ne derse desin jokerin (heat ledger )performansıdır. Filmin ilk yarısı ne kadar kötü ise ikinci yarısı o kadar mükemmel olmuş. Heath Ledger her ne kadar iyi oynamış olursa olsun bir filmi asla tek bir oyuncu başyapıt yapamaz. Gelelim imdb 10 üzerinden 9.1 alıp top 250 de 3 sırada olmasına ,az çok filmlerle ilgilenenler bilir Michael Moore Sicko belgeseli ile 8.5 yapıp top 250 yer alamamıştı 8.4 ile şuanda dahil top 50 de olması gerekirken Moore hala top 250 ye alınmadı, belkide Amerika'da istenilmeyen adam olması yatıyor olabilir .
an itibariyle tüm zamanların en çok hasılat yapan filmlerde ikinciliğe oturmuş film. titanik in rekorunu geçeceğe benziyor.
bu geçmezse bile gelecek olan batman kesin geçer düşüncesindeyim.
1. Titanic (1997) $600,779,824
2. The Dark Knight (2008) $513,238,453
3. Star Wars (1977) $460,935,665
ben filmi izlemeden önce film hakkındaki eleştirileri veya övgüleri okuyarak filme gitmiştim ama görüyorum ki bazıları filmin fragmanını izleyerek 'ulan bale kötü oynamış bea' demiş.
hayır neye göre ? kime göre ? neyse önce filmi anlatayım sonra chiristian bale gibi bir oyuncuyu ağzıyla tecavüz edenlere de bir çift lafım olucak elbet.
meşhur joker'in film içindeki performansından söz etmek istiyorum ilk olarak. (bkz: dediğiniz kadar varmış he) ne kadar methedilse bile insanın önce gözleriyle görüp 'ulan anlattıkları kadar güzel oynamış herif, şak şak şak' demesi gerekir ve işte ben bunu yaptım.
--- tutmayın spoiler vericem ---
davet salonuna girip o hatunun etrafında dönerken aldığı yüz ifadesi ve vücudunu rolüne göre şekillendirmesi unutulmazdı. ''bu yaranın nasıl olduğunu anlatayım mı ? gel burayaa'' .. işte ben bunu seviyorum leaaann..
ve ve ve tabi ki batman'in o teknoloji şaheseri motosikletiyle joker'in üstüne yürürken ki bakışı, duruşu.. lan daha ne diyeyim ? anlatılmaz izlenir bu ibne. gidin izleyin..
filmi genel ele alıcak olursam eğer;
suçlular ve mahkumların bulunduğu ayrı ayrı feribotlarda jokerin atladığı bir detay -daha doğrusu benim aklıma gelipte senarist olan ibnelerin aklına gelmeyen şey - birbirlerini uçurmalarını söylediği halde o anahtarı çevirdiğinde kendi gemisini batırması düşünülse ve bu sahnelenseydi daha etkili olabilirdi.
--- spoiler verdim gitti ---
joker'in diyaloglarında dikkat edilmesi gereken bir husus;
her cümle bitişi, ağzını noktalama işareti gibi şaplatması. (basit ama mükemmeldi)
bale için yapılan eleştirileri ben haksız buluyorum. neden mi ? kıçından ateş çıkartıp 'ben bu senaryoyu götümle oynarım' demesi mi gerekicek illa ? heath ledger ne ise bale için de aynı şeyleri söylemek gerekir. begins filmindeki kadar iyi bir performans gösterdiğini söyleyip terkediyorum burayı.
düşündüğümde tek önemli ve izlenesi yanının joker olduğuna inandığım film. yani sırf joker vardı filmde benim için ve sırf bu nedenle gitmeli imişim, iyi ki de gitmişim.
bir kere oyunculuk insanüstü. heath ledger ölmeseydi de ömrü boyunca on, yirmi kez canlandırsaydı joker'i. olmadı tabii. adam joker'e ruhunu verdi resmen -hem joker'inkini hem de oynarken kendininkini. diğer oyuncuların rolleri inanılmaz gözüme battı joker'den sonra.
ve joker'in kendisi... joker bana göre hep eğreti durmuş gibiydi. onu ben hep ağlayan bir palyaço olarak düşünmüşümdür. ama o hep, gözlerinin içi bile gülen biri olarak tasvir edildi. gülümseyişi, gülme gazı, espri anlayışı ile bir palyaço o, ama içi gece kadar karanlık ve derin. işte ancak bu filmle joker gerçek haline ulaşmış gibi geldi bana. gülüyor ama kanayarak, ceketi yine mor ama parlayan cinsten değil ve anarşi bile değil istediği, çünkü kaosa aşık.
bu filmin tek orijinal yanı işte bu joker bence. ve filmin varlığını fazla fazla sırtlamaya yetiyor. hatta batman'e falan boş verip, batman'in başkahraman olduğu bir öykünün ikinci adamı olmak yerine, batman'in peşinde koştuğu ama yetişemediği bir öyküdeki esas oğlan olmalıydı bir şekilde. bu hayali filmin adı batman değil joker olmalıydı. karizmasıyla, felsefesiyle, manyaklığıyla bunu hak ediyordu. ama ona ruhunu veren adam artık yok ve öykü asla o şekilde yazılmadı. yazık oldu. kurgulanmış ve canlandırılmış en iyi kötü adam olarak yalnız bir filmlik ömrü olması gerçekten çok yazık.