the dark knight

entry388 galeri35
    126.
  1. "Yemisim spiderman, superman, iron man'i. Batman oglum!" diye diye izledim film'i! hayatimda izledigim en süper cizgi roman uyarlamasi demiyecegim, cünkü bu biraz film'i asagilar, hayatimda izledigim en güzel filmlerden birisi.

    bir joker var ki, allahim allahim, bir kötü rol bu kadar mi süper oynanir. o kadar iyi ki, filmde zaman zaman joker'i desteklerken buldum kendimi. sacma sapan sakalari, espri anlayisi, hal ve tavirlari bir bambaska. filmi izledikten sonra heath ledger'in ölmesine daha cok üzüldüm. adam hayatinin rolünü oynamis.

    joker rolü icin ilk baslarda robin williams düsünülmüs, yalniz robin agabey kabul etmemis rolü. iyi ki etmemis diyoruz ve robin agabeyimize buradan tesekkür ediyoruz...

    edit: yazmayi unutmusum... filmde bir baska güzellik ise, filmin hic bir yerinde amerikan bayraginin gözümüze sokulmamasi. diyorum ya, yemisim superman, spiderman, iron man'i!
    3 ...
  2. 127.
  3. iyi film ama sinemada bi çığır açması beklenemez diyor ama bence bi milat noktası olabilir.

    george lucas yıldız savaşları'nı yapana kadar sinema çocuk eğlencesi olmaktan uzaktı. bu icat başladığından itibaren anında bi endüstriye dönüşmüş, film yapımcılarının birinci amacı sanat üretmekten ziyade para kazanmak olmuştu orası kesin (barton fink'e bakınız) ama yapımcılar çocuklar için film yapmayı pek de karlı bi iş olarak görmemişlerdi hiç.

    lucas para kazanmanın yolunun sinemayı çocuklar için yapmaktan geçtiğini farketti ve yıldız savaşları'nı çekti. tabii ki tutan bi şeyin anında kopyalarının çıkması gibi pek çok stüdyo yıldız savaşları misali traşından bilim kurgular çekti ama kıvıramadılar. sonra tekrar ciddi filmlere döndüler. sinemanın hala yetişkinlere hitap eden bi endüstri olduğunu sanıyorlardı çünkü.

    yine de arada çok hafif filmler çekmekten geri kalmadılar tabii ki. ama ne zaman konu biraz doğaüstü falan olsa (bilim kurgudur, süper kahraman hikayesidir vs) olabilecek en lakayt senaryoları yazıp bütçeyi de minimumda tuttular. nasılsa bu filmlerin seyircileri çocuk, ne yapsak alırlar deyip az parayla fazla kar etme amacını güttüler.

    misal ilk süpermen filmine bakın. bütçeyi biraz olsun yüksek tutsalar bile görüp görebileceğiniz en tırışka senaryoyu yazdılar mesela ona. ya da eski batman'leri, örümcek adam'ları seyretmiş olanlarınız varsa o filmlerde de benzer önemsemezliği görmemeleri mümkün değil.

    bunun değişmesi galiba cgi'ın icadıyla oldu. ne zaman ki artık film çekerken görsel efektin imkansızlığı kalktı, birden sinema değişiverdi. o güne kadar marvel'in kahramanları bu imkansızlık yüzünden sinemaya aktarılamıyordu. pıtrak gibi bitmeye başladılar bir bir büyük ekranda. ve lucas'ın yıllar öncesindeki altın formülünü tekrarladılar elbette.

    çocuklar için film yapıyorsanız, para kazanmanız neredeyse garantiydi. e çizgi roman filmi yapacaksanız, bunların da okuyucuları çocuklar olduğuna göre bunların da güçlü senaryolara ihtiyacı yoktu. ardarda gelen bütün o süper kahraman filmlerinin kaç tanesinde gerçekten iyi bi senaryoya şahit olduk ki..

    bunu örümcek adam'la (hele hele üçüncüsüyle) ayyuka çıkardılar. artık bırak katmanlı bi senaryoyu, konuya bile gerek yoktu. kötülerin "evil plan" bile sahip olmalarına gerek olmadı, tek amaçları kahramanı öldürmek olsun, bu sayede aksiyon sahneleri de koyarız, çocuklar ve onlarla beraber ebeveynleri gelir deveyi hamuduyla götürürüz dediler. ve ne yazık ki haklı da çıktılar. örümcek adam 3 belki de artık süper kahraman filmleri için fatiha okuttu bile denebilir.

    ve nolan. aldı batman'i, ayaklarını yere bastıran bi senaryoyla seyirciye sundu (bkz: batman begins). çizgi roman uyarlamalarının tek seyircisinin çocuklar olmadığını kanıtlamak istercesine. hayır dedi adam, eğer doğrudüzgün bi senaryo yazılırsa bu filmleri yetişkinler de severek seyreder dedi. ortaya cidden iyi bi film çıkardı ama büyük hasılatlar elde edemedi ne yazık ki (ve örümcek adam 3 de batman begins'den sonra vizyona girdiydi üstelik, artık yetişkinlere hitap eden süper kahraman filmi çekmek neredeyse imkansız denebilirdi).

    işte dark knight bu döngüyü tersine çevirebilir. ortaya gerçek bi konu, düzgün bi hikaye, özenilmiş bi senaryo, kalburüstü oyunculuk sunup yine de parayı götürdüler. yetişkinler hem kafalarına hitap eden, hem de aksiyon isteklerini ve bi üstün insanı seyretme içgüdülerini tatmin edecek bi filmi senelerdir hasretle beklediklerinden (james bond artık çizgi roman uyarlamalarından bile comic) dark knight bu isteğe cevap verdi.

    bu acaba yeni bi milat olabilir mi. stüdyolar, yapımcılar, sadece çocukların değil, yetişkinlerin de çizgi roman uyarlamaları seyretmek istediklerini görüp daha sağlam hikayeler yazdırabilirler mi bilmiyorum. ama eğer bu olursa evet, dark knight sinemada yeni bi çığır açabilir.

    film hakkındaki laflar başka zamana kalsın şimdilik.
    4 ...
  4. 128.
  5. süperkahraman filmlerinin üç büyük klişesini çiğneyip atmış filmdir.

    bu klişelerden ilki kahramanla kötü adam arasında illa ki bi bağ olması gerekliliğidir. nerden çıktı, kim icat etti bunu bilmiyorum. kitaplarda yok mesela bu, ama ne zaman film çekseler mutlaka bu klişeden medet umdular. kahramanla kötü adam ya eski arkadaş oldular, ya kötü adam bi şekilde kahramanın yakınlarından birine eskiden kötü bi şey yapmış oldu vs. hatta bu klişe o kadar oturdu ki, unbreakable'da çizgi romanlar üstüne laf eden samuel jackson abi, kahraman ve kötü adamın arasındaki bu bağın kaçınılmaz olduğundan bile dem vurmuştu.

    sebep belliydi aslında. eğer aralarında eskiye dayanan bi bağ koyarlarsa, mücadelelerine daha dramatik bi altyapı ekleyebileceklerini düşünmüşlerdi. senaryo yazmakla uğraşmak yerine derinliği bu saçmasapan bağda aradılar. misal örümcek adam 1'de yeşil cin peter'ın evine şükran gününe bile gelen bi baba figürü oldu, ikincisinde ahtapot'la oturup sohbet edip kız konusunda tüyolar aldı, üçüncüsünde aha dedik artık mümkün değil bağ kurmaları, ama ne çare, oturdular kum adam'ın aslında peter'ın amcasını öldüren herif olduğunu uyduruverdiler. haydaaa..

    ya da süpermen'le lex luthor'un çocukluk arkadaşı olmaları, ilk batman'de joker'in bruce'un anne babasını öldürmüş olması, fantastic four'da reed ile dr doom'un eski okul arkadaşı olmaları, profesör xavier ile magneto'nun eski yoldaş olmaları ve daha bilumum benzer örnek.

    çünkü senaryoya özenip kötü adama ve kahramana gerçek bi karakter yazma zahmetine katlanmıyorlardı. kitaptaki en eski hileyi dön dolaş kullanıp sahte bi altyapı hazırlamaya çalışıyorlardı. seyirci de güya bu iki kişi arasındaki eski ilişki yüzünden mücadelelerini daha yoğun bi şekilde hissedeceklerdi. valla kendi adıma söylemem gerekirse benim için zerre etki yaratmamıştı kahramanla kötü adamın eski bi husumetleri olması.

    ve dark knight. aslında batman begins'de de vardı bu klişeden. o filmin kötü adamı ras al ghul, batman'i yetiştiren adamdı mesela. ama bu filmdeki joker ile batman arasında en ufak bi alakadan söz etmek imkansız. ikisi de sadece bu filmde tanışıyorlar ama şu işe bak, dramatizasyonda en ufak bi eksiklik yok. hatta eksikliği bırak, diğer bütün süperkahraman filmlerine fark atar şekilde hem joker'in hem batman'in karakterlerinde inkar edilemez bi derinlik var. aralarındaki mücadelenin verdiği yoğunluk hissiyatı da keza.

    nolan ne yapıyor. ilk sahneden başlıyor joker'in karakterini oluşturmaya. bi soygun seyrediyoruz ama soygunu gerçekleştirenler paso birbirlerini vuruyorlar. bu da joker'in emri. ilk beş dakika içinde joker'in insan hayatına önem vermeyen delimtrak bi herif olduğunu anlayıveriyoruz.

    ikinci görünüşü -ki kalem numarası bence klasik olmaya aday bi sahnedir- üstüne bombalar bağlayan, kendi hayatını da rahatlıkla riske atacak kadar, paralarını çaldığı mafya babalarının yanına gidecek kadar pervasız bi herif olduğunu, sonrakinde ıstakayı ikiye bölüp millete birbirini öldürtecek kadar psikopat bi oyunbaz olduğunu, paralardan oluşturduğu bi dağı ateşe vererek zaten derdinin maddiyat olmadığını gösteriyor, her görünüşünde joker'in karakteri daha katmanlanıyor, daha bi gerçek karakter oluyordu (diğer görünüşlerinden de bahsedilebilir ama gerek yok, anlaşıldı herhalde kastım).

    yani karakter kağıt üstünde yaratılır, numaradan bi alaka ile değil. burada bi ek olarak alfred'in burma'daki haydut üstüne hikayesi ile ekranda joker yokken bile joker'in karakterinin oluşturulduğunu görüyorduk ki, e buna kalem üstünlüğü denmez de ne denir.

    bunun için batman ve joker arasında eski bi husumete gerek görmedi nolan. joker zaten yeteri kadar güçlü bi karakter olmuştu, aralarındaki mücadele için eski bi alakaya niye ihtiyaç olsun ki. onun yerine ikisi arasındaki alaka film boyunca oluşturuldu ve yine önceki süperkahraman filmlerinde görmediğimiz bi yol seçildi bunun için.

    her süper kötünün amacı süper kahramanı öldürmektir illa ki. fakat bu filmde o klişe de alaşağı edildi. joker ilk başlarda batman'i öldürmeye çalıştı ama sonra bu fikrinden yüz seksen derece döndü. batman'in kimliğini açıklamaya çalışan ceo herifin öldürülmesini istedi. batman'e "sen beni tamamlıyorsun, ben seni niye öldüreyim" dedi, "seni öldürdükten sonra ne yapayım, gidip tekrar mafyaya mı sataşayım, hepsi çok sıkıcı, sen çok eğlencelisin" diyen de oydu.

    harbiden, biz burada batman'in film versiyonu için paralar verip sinemalara gidiyoruz, arkasından böyle tefrikalar döküyoruz, adam karşısında kanlı canlı bulmuş, niye öldürsün. ayrıca karakter olarak da amacı kaos ve oyun olan bu herif neden batman'le karşılıklı oynama şansını yok etsin. batman ölmezse onunla oynamaya devam edecek sürekli, joker'i ondan daha iyi tamamlayan bi adam çıkabilir mi karşısına.

    neyse diğer klişeden sonra bahsedeyim, çok uzadı bu entry.
    6 ...
  6. 129.
  7. eveeeet gelelim filmin yıktığı üçüncü klişeye (bkz: #3855863).

    bi süperkahraman filminde süper kötü'nün o kötü hale nasıl geldiği üstüne hikaye illa ki seyirciye anlatılır. o süper kötü'nün önceki hayatı, sonrasında (genellikle bi kaza sonucu) kötü olması hikayesi, o kötü'nün karakterinin seyirciye anlatılması için neredeyse gerek şarttır.

    yıllarca bekledim, bi tane filmde de pat diye kötü adam çıksın, oluşma hikayesini seyretmeyelim dedim. batman 3'te bunu yaptılar. o filmdeki ikiyüz karakterinin nasıl ikiyüz olduğu sadece bi flashback'le gösterilmiş, kötü ikiyüz filme şakkadanak girmişti. ve evet, ikiyüz film içinde bi karakter olmaktan uzaktı. ama bu acaba ikiyüz'ün nasıl o duruma düştüğünün anlatılmamış olmasından mıydı, çünkü film zaten o kadar traştı ki..

    yine de süper kötü'nün nasıl süper kötü olduğu hikayesinin anlatılmasının şart olduğu fikri daha da yerleşti sanırım o kötü deneyimden sonra.

    ve dark knight. bu filmde joker'in nasıl joker olduğuna dair hiç bi sahne yok, flashback yok, hatta anlatılan bi hikaye bile yok. ee.. bu yok diye joker karakter olamadı mı peki.

    valla daha önce de anlattıydım, joker başka hiç bi süper kahraman filminde becerilemeyecek kadar derin bi karakter olarak bu filmde karşımıza çıktı. nolan kardeşler, bi karakter yaratmak için illa ki onun başından neler geçmiş olduğunu göstermek gerekmediğini, sadece kalem kağıtla o karaktere belli eylemler yaptırmanın ve tabii ki güzel diyaloglar ettirmenin yeter olduğunu gördüler. bu filmdeki joker'in tiradları hem onun karakterini seyirci önünde oluşturmaya, hem de derinlikli laflarını dinlemeye yaradı.

    kaos, anarşi, sonunu düşünmeden eyleme geçme (araba kovalayan köpek).. joker'in geçmişini bilmeye gerek kalmadı ki. hatta o kadar gerek yoktu ki, nolan kardeşler dalga bile geçtiler joker'in geçmişiyle. joker önce mafya babasına suratındaki yaraların nasıl oluştuğuna dair gerçekten güzel bi hikaye anlattı, ama sonra rachel'a başka bi hikaye anlattı. eğer batman izin verseydi kesin ona da başka bi hikaye anlatacaktı. nolan'lar bize boşverin dediler, size ne geçmişinden, siz bugününe bakın, biz size dört başı mamur bi karakter sunduk zaten. ha babası suratını kesmiş, ha jilet çiğnemiş, ha asit kazanına düşüp suratı bozulmuş.. sallaaa.

    denebilir ki, ya ikiyüz.. onun nasıl oluştuğu bu filmde gösterildi. ama derim ki zaten bu filmin gerçek ve tek süper kötü'sü joker'di. ikiyüz sadece ufak bi renk, hatta joker'in kötü tarafa çekerek aslında her iyinin içinde kötülük yattığını (yerçekimi gibidir, ufakça itmen yeter) göstermesi için kullandığı bi figürdü. batman çizgi romanlarındaki gibi suç örgütü babası falan değildi zaten..

    neyse ona da başka zaman değiniriz. galiba en az beş altı entrylik bi seri olacak bu, yaz yaz bitmedi kardeşim, her entry de "neyse sonra konuşuruz" diye bitirilmez ki..
    4 ...
  8. 130.
  9. 2 gn önce duramayıp tekrar izledim yukarıda bir arkadaş jokerin oyunculuğunu pek beğenmediğini sölemiş gerçekten çok merak ediyorum o oyunculuğu beğenmeyen bi insan acaba kimi beğeniyor. ayrıca dişimizide küçüücük bi delik olsa bile dilimizi ordan ayıramazken jokerin o kadar büyük iki kesikte dilini dolandırması çok normal.
    dediğim gibi filmi 2. kez tekrar izledim en dikkatli şekilde de joker'in performansını 5 kişiydik hepimiz jokerin çıktığı her sahnede acaip kasıldık film bittiğinde ise hepimizin suratında inanılmaz bi hayranlık ifadesi herkes şaşkın şaşkın birbirinin yüzüne bakıyor ve herkesin aklında tek bir kişi var joker. 1 saat adamı tartıştık ve ortak karar vardık. naçizane fikrimiz sinema tarihinin en iyi performansını izlediğimiz yönünde idi. bu arada kendi adıma anlarım ben sinema olayından çıkıp kaç film izledinki kiminle karşılaştırıyorsun lafı geçmesin. ayrıca bu tamemen benim kişisel fikrim çünkü hayatımda ilk kez bir rol bir haftadır unutamıyorum durup durup it's simple we are kill the batman deyip duruyorum. bir de here we go.
    1 ...
  10. 131.
  11. klasik bir aksiyon filmi, ha fena da değil hani ama nedir bu abartma, ilk kez mi film izliyorsunuz anlamadım gitti. bin oskarım olsa bir tanesini vermem buna. ilk filmi de böyleydi hatta hikayesi daha güzeldi... neyse zevkler ve renkler...
    1 ...
  12. 132.
  13. filmin adı the joker olsa daha iyi olmurmuş dediğim bir joker filmi. bir heath ledger filmi.

    bu gece ki 00.00 seansı ile birlikte 4. kez gidip izleyeceğim harika ötesi bir film. sanırım sırf joker yüzünden.
    1 ...
  14. 133.
  15. iyi bir joker, kötü bir batman filmi tadında geçen 2 saat.
    1 ...
  16. 134.
  17. 135.
  18. en iyi batman filmi olduğu söylense de imdb puanında heath ledger fanlarının payı büyük sanki.
    1 ...
  19. 136.
  20. "ya bir kahraman olarak ölürsün, ya da neye dönüştüğünü görerek yaşarsın".
    1 ...
  21. 137.
  22. en can tanrıyar televole ağzımla söylüyorum: dc comics, marvel in eline vermiş resmen.
    şampiyon belli ikinci kim? mehehehe...

    çizgi romandan uyarlama süper kahraman filmleri arasında açık ara bir numara bu film.* kendi dalında zirvede batman. imdb puanını siktir edin. kendi dalına göre izleyip ona göre yorumlamak lazım.

    işte bu yüzdendir ki the dark knight bu tip filmler arasında bir devriminin başlangıcı olmuştur/olacaktır. dc comics bu projede nolan kardeşleri seçerek ** tüm zamanların en doğru yatırımını yapmıştır.

    jokeri öne çıkaran muhteşem bir senaryo, daha da karanlık bir gotham ve kusursuz bir kahraman. beklentilerim neredeyse tamamen yerine geldi. tatmin oldum. ama daha da güzel olabilirdi demeden edemiyorum. sıralayalım içimizde ukte kalanları;

    --spoiler--
    1- jokere dayalı bir senaryo muhteşem olmuş. fakat joker'in kendine has silahları ve bombalarını görememek beni biraz şaşırttı. daha artist, karizmatik ve ürkütücü bir joker yaratılmış. güzel mi? evet.. fakat hem karizmatik, hem ürkütücü hem de joker in kendine has şebeklikleri aynı potada eritilebilir miydi? evet. daha da güzel olur muydu? kesinlikle..

    2- Harvey Dent'in two face'e dönüşme hikayesinin işlenmesi enfes olmuş. zaten insan süper kahraman filmlerinden de bunu bekliyor. adam gibi anlatın hikayeyi bize. neyse.. fakat two face eğer bu film ile misyonunu tamamlarsa ayıp olur. daha yapacağı çok kötülükler ibnelikler var.

    3- ilk filmin deli başarılı karakteri Scarecrow'un bu filmde figüranın figüranı olmasını yadırgadım ve çok ayıpladım.

    4- Lucius Fox ne halt yemeye istifa etti ayrıca. ulan iki gemi dolusu insan geberecek hala etik derdinde bizim hacıhüsrev. valla bi siktir git çay koy gel dedim izlerken.

    5- Maggie Gyllenhaal hiç olmamış bu filme. rachel karakterini hepten ortadan kaldırmalarını ve yeni bir hatun monte etmelerini isterdim.* nitekim batman çizgi roman/film dünyasında gönül ilişkilerinin sonu yoktur.

    6- filmin bence en önemli eksiği kan olmamasıydı. ulan joker gibi psikopat mı oldun diyorsunuz ama bu harbiden büyük bi eksik. film sertti, yer yer ürkütücüydü eyvallah. fakat jokeri daha psikopat gösteren bir senaryodan ben kan beklerdim arkadaş az da olsa.
    --spoiler--

    10/8.5
    4 ...
  23. 138.
  24. --spoiler--
    joker; harvey dent'i nasıl karanlık tarafa çektiğini batman'e şu aforizma ile belirtiyor;
    - delilik yer çekimi gibidir, sadece aşağı itmen gerekir.

    senaryonun tavan yaptığı anlardan biriydi bu sahne...
    --spoiler--

    joker demişken Heath Ledger hakkında da birşeyler yazmak lazım. valla cehennemde yanarız yoksa. bir nuri alço filmi izledikten sonra nasıl bir an için nuri alço olmak istersiniz işte bu film bittikten sonra da bende deli gibi joker olmak istedim. bir kötü karakter bu kadar gerçekçi oynanırsa insanda bırakacağı etki de böyle olur. heath ile enfes bir batman daha izleyebilirdik oysaki. gene de hayatını zirvede noktalamış oldu. bu da o ve sevenleri için buruk bir mutluluk olsa gerek...
    4 ...
  25. 139.
  26. düşündüğümde tek önemli ve izlenesi yanının joker olduğuna inandığım film. yani sırf joker vardı filmde benim için ve sırf bu nedenle gitmeli imişim, iyi ki de gitmişim.
    bir kere oyunculuk insanüstü. heath ledger ölmeseydi de ömrü boyunca on, yirmi kez canlandırsaydı joker'i. olmadı tabii. adam joker'e ruhunu verdi resmen -hem joker'inkini hem de oynarken kendininkini. diğer oyuncuların rolleri inanılmaz gözüme battı joker'den sonra.
    ve joker'in kendisi... joker bana göre hep eğreti durmuş gibiydi. onu ben hep ağlayan bir palyaço olarak düşünmüşümdür. ama o hep, gözlerinin içi bile gülen biri olarak tasvir edildi. gülümseyişi, gülme gazı, espri anlayışı ile bir palyaço o, ama içi gece kadar karanlık ve derin. işte ancak bu filmle joker gerçek haline ulaşmış gibi geldi bana. gülüyor ama kanayarak, ceketi yine mor ama parlayan cinsten değil ve anarşi bile değil istediği, çünkü kaosa aşık.
    bu filmin tek orijinal yanı işte bu joker bence. ve filmin varlığını fazla fazla sırtlamaya yetiyor. hatta batman'e falan boş verip, batman'in başkahraman olduğu bir öykünün ikinci adamı olmak yerine, batman'in peşinde koştuğu ama yetişemediği bir öyküdeki esas oğlan olmalıydı bir şekilde. bu hayali filmin adı batman değil joker olmalıydı. karizmasıyla, felsefesiyle, manyaklığıyla bunu hak ediyordu. ama ona ruhunu veren adam artık yok ve öykü asla o şekilde yazılmadı. yazık oldu. kurgulanmış ve canlandırılmış en iyi kötü adam olarak yalnız bir filmlik ömrü olması gerçekten çok yazık.
    2 ...
  27. 140.
  28. ben filmi izlemeden önce film hakkındaki eleştirileri veya övgüleri okuyarak filme gitmiştim ama görüyorum ki bazıları filmin fragmanını izleyerek 'ulan bale kötü oynamış bea' demiş.

    hayır neye göre ? kime göre ? neyse önce filmi anlatayım sonra chiristian bale gibi bir oyuncuyu ağzıyla tecavüz edenlere de bir çift lafım olucak elbet.

    meşhur joker'in film içindeki performansından söz etmek istiyorum ilk olarak. (bkz: dediğiniz kadar varmış he) ne kadar methedilse bile insanın önce gözleriyle görüp 'ulan anlattıkları kadar güzel oynamış herif, şak şak şak' demesi gerekir ve işte ben bunu yaptım.

    --- tutmayın spoiler vericem ---

    davet salonuna girip o hatunun etrafında dönerken aldığı yüz ifadesi ve vücudunu rolüne göre şekillendirmesi unutulmazdı. ''bu yaranın nasıl olduğunu anlatayım mı ? gel burayaa'' .. işte ben bunu seviyorum leaaann..
    ve ve ve tabi ki batman'in o teknoloji şaheseri motosikletiyle joker'in üstüne yürürken ki bakışı, duruşu.. lan daha ne diyeyim ? anlatılmaz izlenir bu ibne. gidin izleyin..

    filmi genel ele alıcak olursam eğer;
    suçlular ve mahkumların bulunduğu ayrı ayrı feribotlarda jokerin atladığı bir detay -daha doğrusu benim aklıma gelipte senarist olan ibnelerin aklına gelmeyen şey - birbirlerini uçurmalarını söylediği halde o anahtarı çevirdiğinde kendi gemisini batırması düşünülse ve bu sahnelenseydi daha etkili olabilirdi.

    --- spoiler verdim gitti ---

    joker'in diyaloglarında dikkat edilmesi gereken bir husus;
    her cümle bitişi, ağzını noktalama işareti gibi şaplatması. (basit ama mükemmeldi)

    bale için yapılan eleştirileri ben haksız buluyorum. neden mi ? kıçından ateş çıkartıp 'ben bu senaryoyu götümle oynarım' demesi mi gerekicek illa ? heath ledger ne ise bale için de aynı şeyleri söylemek gerekir. begins filmindeki kadar iyi bir performans gösterdiğini söyleyip terkediyorum burayı.
    3 ...
  29. 141.
  30. an itibariyle tüm zamanların en çok hasılat yapan filmlerde ikinciliğe oturmuş film. titanik in rekorunu geçeceğe benziyor.
    bu geçmezse bile gelecek olan batman kesin geçer düşüncesindeyim.

    1. Titanic (1997) $600,779,824
    2. The Dark Knight (2008) $513,238,453
    3. Star Wars (1977) $460,935,665
    1 ...
  31. 142.
  32. Heath Ledger'ın gerçekten çok iyi performans çıkardığı filmdir. Efendim genç yaşta hayata veda etmesi hepimizi üzmüştür. Batman serisinin en iyi filmi olmasının nedeni kim ne derse desin jokerin (heat ledger )performansıdır. Filmin ilk yarısı ne kadar kötü ise ikinci yarısı o kadar mükemmel olmuş. Heath Ledger her ne kadar iyi oynamış olursa olsun bir filmi asla tek bir oyuncu başyapıt yapamaz. Gelelim imdb 10 üzerinden 9.1 alıp top 250 de 3 sırada olmasına ,az çok filmlerle ilgilenenler bilir Michael Moore Sicko belgeseli ile 8.5 yapıp top 250 yer alamamıştı 8.4 ile şuanda dahil top 50 de olması gerekirken Moore hala top 250 ye alınmadı, belkide Amerika'da istenilmeyen adam olması yatıyor olabilir .
    2 ...
  33. 143.
  34. hani bazı şarkılar vardır çok güzeldir ancak uzadıkça sıkmaya başlar işte kara şovalye böyle bir şarkı. her zaman kötü adam mı kaybedecek birazda o şov yapsın mantalitesinde yazılmış bir senaryoya sahiptir.
    1 ...
  35. 144.
  36. Her şeyi siktir edin , oyunculuğu ,senaryoyu, aksiyonu ,gerilimi... Joker'in aforizmalarından kitap çıkartılır bu filmde. Üstünden kaç ay geçti sinemaya gittim ara ara gözümün önüne geliyor filmden sahneden. Bu filme çizgi roman uyarlaması diye sınır koyanın vay haline. Bundan 20 yıl sonra çok daha iyi anlaşılacak The Dark Knight 'ın nasıl güzel bir film olduğu . Sinema programlarında hediye dvd si verilecek soruları bilenlere.
    1 ...
  37. 145.
  38. bir kaç sayfa yazı yazmak, joker $öyleydi batman böyleydi demek yerine tüm filmi bir alıp konusu kısaca özetlemek için, yetersiz olsa bile bir kelime var. efsane.

    not: o ne güzel makyajdır öyle. bu filmde nasıl joker $aha kalktıysa bir sonraki film de de aynı $ey two-face için olucak. ve ben bu entry' yi o filmin ba$lığına yazıcam.
    2 ...
  39. 146.
  40. izleyip de joker karekterine hasta olmamak elde degil. insani garip bir celiskide birakiyor, agziyla igrenc sesler cikardiginda tiksiniyor, fakat zekice ve ukala davranislar sergilediginde etkiliyor. kötü diye adlandirilmis bir karekter olmasina ragmen felaket ragbet gören ve batman'i arka plana atarak filme inanilmaz renk katmistir.
    film sirf joker'i görebilmek icin izlemeye deger ve bu illa ki sinemada olmali cünkü orada filmin enerjisi daha güzel ulasiyor seyirciye.
    1 ...
  41. 146.
  42. en sonunda izledim. açıkça söyliym tim burton'ın batman'i bok yemiş nolan'ınkinin yanında. ki o kadar da tim burton severm. hele joker? helal olsun, harbiden nefret ettim adamdan, o kadar iyi oynamış heath ledger.
    1 ...
  43. 147.
  44. joker karakteri çalıntı olan film. resmen the batman adlı '89 yapımı filmden çalmışlar.
    ayrıca o yüzü yanan adamı da batman forever adlı sirkten çalmışlar. batman'i de dracula'dan çalmışlar.
    özgün senaryo artık kalmadı, remake'lere mi kaldık, şurada bayılıcam.
    0 ...
  45. 148.
  46. heath ledger'ın inanılmaz performansıyla ölümsüzleşen bir eser. en az 40 kere izlenmesi, joker'in sahnelerinin ezberlenmesi farzdır. bana göre gelmiş geçmiş en iyi süper kahraman filmi. tim burton serilerininde hakkını yememek lazım tabi.
    1 ...
  47. 149.
  48. --spoiler--

    izlemeden önce etkilenmeyem diye, izledikten sonra da yazacaklarıma esin vermeye diye hakkındaki hiç bir şeyi okumadığım film; oyuncuların adlarını bile. filmin adının geçtiği her yerde gözlerimi kaçırdım. hakkında bildiğim, bir batman filmi olduğu, joker'in oyunculuğu ve imdb sıralamasıydı.

    en sevdiği filmler listesi evropanın entel kuntel filmleriyle dolu olan biri için bir süper kahraman filmi, kişisel top bilmem kaç listesine giremezdi; giremedi de.

    michael caine'i görünce ''yuh be'' dedim, bu film boş olabilemez. emmi weather man gibi bir fast food reklamı filmini bile izlenir kılmıştı.
    miss daisy'nin şoförü* uşak morgan freeman, ingiliz aksanlı orijinal uşağın kısık gözlerle yaptığı oyunculuğun amerikan versiyonu olmuş.
    leon'un beethoven manyağı deli polisi gary oldman, asıl başrol olan joker'e can veren eleman ki jack nicholson'ı unutturabilmiş ve rahmetli olmuş*; filmin dinamolarıydı. bizim ''bay e'' gibi bir ünlüler sirkinden sonra böylesi bir sirk ilaç gibi geldi.

    savcı ve batman'in ortak yari olan avr-atın karizması yerlerdeydi. ulen millet örümcek herifin filmine, o düşlerimin kızıl saçlı bacısı için gidiyor. nerden buldunuz o kazulet o'hara'yı.
    batman rolündeki eleman da figürandı resmen(çok değişmişsin tanıyamadım christian bale gardaş, affet). ses tonu vs ı-ıh, olmamış. kudretini saçından alan samson'a dönmüş. jokeri öne çıkarma amaçlı bilinçli bir seçim de olabilir.

    yarım veya iki yüzlü* savcının mafya maroni'yi dolaylı olarak haklarken şoförü öldürmesi şaşırtıcıysa da, kim öyle bir yolu seçer; milyonlarca insanın izlediğinin farkında değilse? gerçi bu mantıkla tüm aksiyonlar çöpe gider ya, neyse.

    jokerin ''men, aftomil kovalayan it gibiyem, yakalayınca ne yapabilerem bilmerem'' deyişi eyiyidi, hoşudu.

    birbirinin kaderini kontrol eden feribotlardaki oylamalı gömmeli demokrasi şovu komikti. gözlerimde yıldızlar uçuştu ve elimi kalbime götürüp böğürmeye başladım ''eemeerika eemeerika'' diye. değil bencilliğin kitabını yazan emerikada; budist myanmarda bile o tetiklere çoktan basılmıştı.

    bir de finalde gotham city erdem ortalamasını düşüren savcının yüzünün sağlam tarafını çevirip hak hukuk dedikleri sahne eh işteydi. anti klişelere bağışıklığımdan mıdır nedir; bana klişelerin dışında bir film gibi gelmedi. ama zaman da güzel geçti.

    artık adını görünce gaçmak zorunda değilem.

    --spoiler--
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük