the curious case of benjamin button

entry323 galeri9
    97.
  1. tipcilarla kesinlikle izlenilmemeli. tipci arkadaslarin filmdeki o nadir gorulen sasirtici rahatsizliklara, olaylara teshis koyma eylemlerinin sonucu film benim icin tum buyusunu ilgincligini yitirmistir ve siradan bir grip, nezle olayinin islendigi bir film haline gelmistir.:))
    ayrica bu filmle beraber yaslanmanin da guzel birsey oldugu kanisina vardim.
    tum bunlarin yaninda brad pitt'in muthis performansiyla izlenmeye deger guzel bir film.
    1 ...
  2. 96.
  3. ilginç ve merak uyandırıcı bir david fincher filmi.

    --spoiler--
    daisy'e araba çarptığı sahne öncesindeki şu olmasaydı, bu tutmasaydı bölümü biraz zorlama ve anlamsız olmuş gibi.
    --spoiler--
    2 ...
  4. 95.
  5. 40 larındaki brad pitt'i makyajla 17 yaşına döndürebilmiş film.
    film başlarda biraz yavaş başlıyor, ilk kısmını izledikten sonra sıkılıp çıkan bir çok kişi oldu. ama esas filmi kaçırdılar. film 3 saat, hepsini izleyin, beğenmezseniz bu kardeşin parayı iade edecek.
    3 ...
  6. 95.
  7. fight club, joe black, twelve monkey şimdi de bu film brad pitt harbiden iyi oyuncu. bu adamın tek sorunu yakşıklı olması.
    5 ...
  8. 94.
  9. adında da belirtildiği üzere "tuhaf bir hikaye"nin anlatıldığı filmdir.
    13 dalda oskara aday olduğunu duyduktan ve sınav haftası sonrası biraz da stres atmak için büyük beklentiler içinde gittiğim "uzun bir filmdir".benim gibi olsun lan olsun uzun olsun diyenler için bile uzundur.
    hikayenin tuhaflığı hatta biz buna orjinalliğini de ekleyip diyebiliriz ki hayatın tersten yaşanmasıdır.yaşlı olarak dünyaya gelmek ve bebek olarak dünyadan göçmek ve tabi ki arada geçen dönemler de cabası.
    beklentinin yüksekliğindendir mi bilmem hikaye uzasa bile hep heyecanlı bir an beklediğimizden olsa gerek ve ayrıca brad pitt'in o yaşlı haliyle geçen filmin uzunca bir kısmı aslında sıkılmadan geçiyor.ancak o beklenti yok mu beklenti insanı filmden çıktıktan sonra "tuhaf" bir hale bırakıyor.filmi ne 13 dalda oskara aday olarak göremiyorsunuz ne de çok uzun olmasına rağmen sıkıcı bulmuyorsunuz.
    bazen filme ekstra hız katacak sahnelere yer verilse de insanı hem izlerken hem de izledikten sonra filmi tekrar düşünürken "tuhaf" bir huzur kaplıyor.ne çok duygusallaşıyorsunuz ne de çok romantizme doyuyorsunuz.hatta brad pitt'in onca haline rağmen ona küçük emraha acır gibi acıyamıyorsunuz.hikayenin tuhaflığına kapılıp da peri masallarına da dalamıyorsunuz.hani tıkanıp kaldığınız da çok şey söylemek isteyip de söyleyemediğiniz ve sonunda "hayat işte"yle noktaladığınız haller vardır ya filmde öyle bir şey.
    13 dalda olmasa da oskar alma ihtimali yüksek bir filmi izlemek isteyenler için gidilebilir filmdir nihayetinde.
    8 ...
  10. 93.
  11. evde ayaklar uzatılarak izlenmesi gereken bir film. zira sinemada 3 saat 15 dakika ayaklarımı sarkıtmaktan bacaklarım babanemin bacaklarına dönüp şişti.* başından filmin sonu anlaşılıyor ve sadece güzel çekildiği için izlettiriyor kendini. brad pıtt ise figüran gibi ne umduk ne bulduk. filmin 2. yarısında ortaya çıkıyor. o saate kadar yaşlı adamın gençleşmesi için dua ettik durduk. ama yine de güzeldi be hakkını yememek lazım.
    3 ...
  12. 92.
  13. süper bir film sevginin nasıl bir ateş olduğunun kanıtı

    -good night daisy
    -good night benjamin
    3 ...
  14. 91.
  15. O kadar uğraşmama rağmen , geriye işleyen saati yapan adamla , Benjamin Button ın doğumu arasında bağlantı kuramadığım film. Hikaye koptu benim için bi yerde ama nerde ?
    1 ...
  16. 90.
  17. gösterime girdiği günden bu yana* ülkemizde 91.652 kişi tarafından izlenerek birçok yerli yapımı geride bırakacağını gösteren başyapıt.
    2 ...
  18. 89.
  19. film oldukça farklı bir film, bu yüzden de oldukça güzel bir film. fakat filmde benjamin button'ın çocuk olması, hatta tekrar bebek olması pekte iyi bir fikir değildi bence. film benjamin'in daisy'i terketmesinin ardından, tekrar kızını görmeye gelmesinden sonra bir şekilde ölmeliydi, trafik kazası yıldırım çarpması veya başka bir şekilde eceliyle ölmeliydi. bence bu şekilde daha iyi olurdu. hem genellikle filmin uzunluğundan şikayet edilmiş. bu şekilde filmin süresi kısalır, seyirciyi daha az yormuş olurdu. ama genel olarak gayet izkenilesi bir film.
    2 ...
  20. 88.
  21. 87.
  22. özgün film. fincher bu sefer daha duygusal bir yapıta imza atmış... eric roth'u da unutmamak lazım...
    mutlaka izlenmeli... ve:

    --spoiler--
    - good night benjamin...
    - good night daisy...
    --spoiler--
    3 ...
  23. 86.
  24. (bkz: daha önce beni 7 kere yıldırım çarptığından bahsetmişmiydim) ile gülmekten yarıp geçiren müthiş film.
    3 ...
  25. 85.
  26. 13 dalda oscar a aday gösterilen film. zannımca on beş yirmi tane olsaydı da yine aday gösterilirdi hepsine. * brad pitt'in dede halini daha çok seveceğiniz bir film. gayet keyifli bir seyir sunuyor. çok dramatik bitiryor. *
    4 ...
  27. 84.
  28. dün izlediğim acayip film.
    sıradışı olmasına karşın kurgusu çok iyi ayarlanmış, imkansız hikayesine nazaran yer yer duygusallaştırabilen kimi zaman güldüren brad pitt'in oyunculuğunun son dönemde tavana vurduğunu gördüğüm emsalsiz yapıt. *
    2 ...
  29. 83.
  30. * spoiler olabilitesi yüksek *

    Sen git gide küçülürken, seni büyüten kişiler; sevdiklerin yaşlanıyor, ölüyor. Hayatını diğerlerine göre ters yaşıyorsun. Doğduğunda yaşlı bir bedenin, ama genç bir ruhun var. Zaman geçtikçe bu değişiyor ve bedenin gençleşmeye ama ruhun yaşlanmaya başlıyor. Çocuk bedenine sahipsin ama hiçbirşey hatırlamıyorsun, bunamaya başlıyorsun.

    Daisy: You're so young.
    Benjamin Button: Only on the outside.

    Daisy: Would you still love me if I were old and saggy?
    Benjamin Button: Would you still love me if I were young and had acne? When I'm afraid of what's under the bed? Or if I end up wetting the bed?

    * bu bir spoilerdı. *
    5 ...
  31. 82.
  32. 81.
  33. --spoiler--

    tüm uğraşlarıma rağmen filmde brad pitt'in oynamaya başladığı anı çözemediğim filmdir. makyaj olayını aşmışlar. bir de filmden the bucket list tadını aldığımı belirtmeliyim. okuyorsa david babaya da saygılarımla.

    --spoiler--
    3 ...
  34. 80.
  35. filmin can alıcı tarafı benjamin button'un ucubeliği değil diye düşündük film ilerledikçe, kimse benjaminin biraz daha gençleşmesine sasırmadı; tamam dedik ucubelik üzerine kurulmuş bir film denemesi değil. fakat film ilerledikçe konuda senaryoda bir derinlik bekledik fakat bir türlü voleyi vuramadılar. benjamin'in ucubeliği üzerine kurulmamış sıradan bir hikaye diyebiliriz artık bu filme. benjamin button (bkz: 82 kiloluk bir sperm yığını) olarak zamanın gerisine gitmesini yeğlerdim. unutmadan alıştığımız ucube filmlerindeki saçmalıkları açıklama telaşıda yoktu bu filmde, benjamin button 80 yasında bir insan vucut fonksiyonları ile doğmuştu ve 80 sene sonra küçülerek, bunayarak ölmüştü. evet 2-3 yaşlarında bir cocuğun bir ihtiyar gibi huysuzlanması yeni birşey ama özgünlük bu değildir bence, kahvehane işletmecisi cihan abi bile özgün diye yutturulan bu senaryonun taslağını oluşturabilir. * ve bildiğimiz bişey varki cihan abide iyi bir pazarlama stratejisi ve kollektivizm ile oscar'da alır brat pitt ile kanka da olur.
    1 ...
  36. 79.
  37. herkesin yorumuna saygılıyım filmi dün izledim devamlı film izleyen ve kitap okuyan biri olarak filmin sadece konusunun ilgi cekici oldugunu söylemek istiyorum geri kalan hiçbirşey ne bir macera , ne dram , ne trajedi kokuyordu tam üç saat boyun salonda oturan insanların nasıl sıkıldıgını ve bunaldıgını izledim bir ara film bitmeyecekmiş gibi geldi , salondan cıkanlarda benimle aynı görüşteydi ...

    filmde hiç akıcılık yoktu , sıradan olaylar vardı hep. ilgi ceken tek sey benjamin'in yasli dogmasıydı , yanlız bir çelişki taspit ettim ilk doğumunda yaşlı bebek olarak dünyaya geldi sonra , gençleşti ve tekrar bebek oldu burada biraz abartmışlar hadi yaşlı dünyaya geldinde bari 1,80 boyunda bir adamı 50 cmlik bebek yapma , bebek olarak doğdu tekrar bebek olarak öldü saçmalıktan başka birşey değil kurgu bozukluğu var neden derseniz bir insan ömrünü tersten yaşıyorsa nasıl neden dünyaya geldiği günde bebek halindeydi bu adam soruyorum sana ey yapımcı dünyaya bebek gelmedimi bu adam ufacık bişeydi yine bebek oldu öküz kadarken, birde o kadar insan var cevresinde bir allahın kuluda demiyor mu oğlum sen günden günde gençleşiyorsun diye yada bebekleşiyorsun diye sormuyor mu bunca yıl boyunca ne yedi ne içti nerde kaldı bu adam kurgu bozuk hoca kurgu bozuk dedim ya başta , paramın ve vaktimin boşa gittiğini düşünüyorum...

    bu kadar sıkıcı bir filmin nasil olurda oscar'in en saglam adaylarindan biri olarak gösterildigine anlam veremiyorum , hayatımda ilk defa bir sinemadan film bitmeden çıkmayı düşündüm ama arka sıralarda oldugum ve pek cok kişiyi rahatsız edeceğim için çıkmadım , gerci hoş ben cıksam arkamdan bir sürü insan akın akın dışarı çıkacaktı ya neyse . saatlerce bir insanin siradan ve sikici hayatini izlettirdiler bize , tek fark ise adamın genclesmesiydi hepsi o kadar yoksa dandirik bir film...

    ekleme : bu arada bana bir şiiri hatırlatmasada

    Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş seklidir..
    Şüphesiz ki yaşamı tersten yasamak daha güzel,
    Hatta mükemmel olurdu.
    Nasıl mi ?
    Cami'de uyanıyorsunuz. Bir tahta
    sandık içersinde, Herkes karsınızda
    saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor
    ve tüm haklar helal edilmiş
    vaziyette.tabuttan doğruluyorsunuz, yaşlı,
    Olgun ve ağırbaşlı olarak.
    Herkes etrafınızda, büyük bir
    itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi
    Hazır.arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.
    Doğar doğmaz devlet size
    maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı
    alıyorsunuz. Ne güzel, hazır maaş, hazır ev....
    Altmışlı yaslara kadar hersek garanti, huzur
    içinde yaşıyorsunuz. Sağlığınız gittikçe düzeliyor,
    kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz. Bir gün
    çalışmak istiyorsunuz ve ise ilk başladığınız gün
    size hoş geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın
    kol saati veriyor patronunuz.. Ve genel müdürlük
    veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir
    insan olarak ise başlıyorsunuz. Herkes karsınızda
    el pençe divan...vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler
    de başlıyor. Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz.
    Diğer hormonal aktiviteler artıyor,
    fevkalade.....aman ne güzel günler başlıyor...
    Derken bir gün patron size artık üniversiteye
    gitsen daha iyi olur diyor. Bu arada babanız ortaya
    çıkmış, "fazla çalıştın" diyor "artık eve dön, isi
    bırak, okumaya basla, harçlığın benden olsun..." keyfe
    bakar misiniz ?
    Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. Ekmek elden,
    su gölden bir dönem başlıyor. Partiler, diskotekler,
    kızların sayısı artıyor. Derken Anne ve babanız sizi
    götürüp getirmeye başlıyor, araba kullanma derdi de yok
    artık....
    Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, "evde otur,
    keyfine bak, oyuncaklarınla oyna" Diyorlar..
    Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı
    bile Temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor
    ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.
    Derken anneniz bir gün size süt verme
    kararını alıyor ve başka bir keyifli dönem başlıyor.
    Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde
    hazır. Bir gün karanlık ilik ve sıcak bir ortama
    giriyorsunuz. Beslenmek için ağzınızı açmaya
    dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor,
    sıcacık, yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir
    ortamda yasıyorsunuz.
    Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir
    hücre halini alıyorsunuz.
    Ve günün birinde müthiş bir
    Olayla hayatiniz bitiyor...

    ee artık bende can yücel şiiri yazdım bana oy verin yani...
    7 ...
  38. 78.
  39. david fincher'ın artık michael haneke gibi erken bunadığını gösteren film. zodiak'ın üstüne bir de bu çıkınca artık defterden sildim bu adamı. filme gelince; maalesef yarısını biraz geçince bıraktım izlemeyi. ancak o ana kadar geçmiş filmlerinin hatırına epey sabrettim. hayır, mesele bir aşk filmi olması değil. eğer öyleyse çok gerilerde kalacak bu film. fantastik desen, sadece benjamin'in doğum-ölüm süreci tersten ele alınmış o kadar. aksiyon değil, politik değil, gerilim değil. ne bu o zaman david. oldu mu şimdi.
    1 ...
  40. 77.
  41. türk sinema izleyicisi açısından ıssız adam olma yolunda hızla ilerlemektedir.
    1 ...
  42. 76.
  43. 75-80 sayfalık bir kitabın uyarlaması olan 80 yaşından itibaren yaşı küçülen bir erkeğin ve normal şekilde büyüyen bir kızın ilk tanıştıklarında eğlendiren ; yaşları kesiştiğinde mest eden ; yaş dengesi 2. ve son kez bozulduğunda da duygulandıran yaratıcı ve şaşırtıcı hikayesi.
    1 ...
  44. 75.
  45. özgün senaryosuyla oscarın bu sene ki en büyük adayı.
    1 ...
  46. 74.
  47. öncelikle emege saygi gostermek gerek. gayet guzel bir film. konusundan aktorlerin kalitesine, makyajından kurgusuna kadar film dort dortluk. Baska filmlerle karsilastirmaktan ziyade filmi kendi icerisinde degerlendirmekte fayda var.

    Bazilari forrest gump ile karsilastirmis. belirli benzerlikler olabilir ancak ikisi cok farkli filmler. Yani bir insanın basindan gecen ilginc olaylarin o kisinin agzindan anlatildigi her filmi forrest gump ile mi karsilastiracagiz?

    Forrest gump benim icin gelmis gecmis en guzel 3 filmden biri. Kolay kolay da hicbir film onun yanina yaklasamaz.

    benjamin button i forrest gumpla karsilastirirsaniz hata edersiniz. forrest gump, abd tarihi ile paralel ilerleyen ve neredeyse her bolumu ilginc, komik veya acıklı olan bir film. film daha genis bir kitleye hitap ediyor. daha surukleyici. bir ilkokul cocugu da forrest gumpi izleyip cok begenebilir.

    benjamin button konu itibariyle herkese hitap etmez. bir defa yildirim dusme sahneleri haric cok fazla gulebileceginiz birsey yok. bu filmde baska seyleri yakalamaniz lazim.
    Film buyuk bir ask etrafindan dusunce yapilari farkli iki kisiyi anlatiyor.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük