tersine işleyen bir saat ve bu zamanın içine sıkışmış bir aşk hikayesi...
bazı insanların iyi kulağı vardır, piyano çalar,
bazı insanlar sporcudur, yüzmeyi sever,
bazı insanları yıldırım çarpar,
bazı insanlar ressamdır,
bazıları düğmeden iyi anlar,
bazı insanlar iyi dans eder,
bazı insanlar annedir,
bazıları da benjamin button dır.
bunları yazarken bir sineğin pencereme çarptığını hissettim, dışarı baktım, bir sineğin hiç bu kadar yükseldiğini görmemiştim...
ıssız adam'a gidip ağlayalım , recep ivedik ve arog'da gülelim diyen güdük seyirci zihniyetine sahip değilseniz izlemenizi tavsiye edeceğim güzel bir film.
filmin hikayesi konu olarak çok çarpıcı olmasada iyi işlenmiş.film uzun fakat bu uzunluğu çokta farkettirmeycek kadar akıcı.filmdeki şifacı karekterin olumlanması çok sık rastlanan birşey değil.Cate Blanchett'a araba çarpması sahnesi ise bana amelie'yi anımsattı.oyunculuk olarak brad pitt vasat cate blanchett iyi sayılır.
zaman kavramının insanın büyümesi üzerindeki etkisi ne olursa olsun ölümün vazgeçilmezliği vurgusunu yapan, kelebek etkisinin kader üzerindeki etkisini iyi işleyen, boş zamanı olanlar için izlenesi fim..
uzun zamandan sonra her dakikasından keyif alarak izleyebildiğim bir film..brad pitt son 40dk da tam olarak gençleşiyor ve o nur yüzüne anca o andan sonra doyabiliyoruz..kaliteye hasret kalanların mutlaka izlemesi gereken bir film..
hollywood usulü görkemi kanıtlayan yapım, david fincher'in romantik filmi, kusursuz sanat yönetimi, makyaj ve efektleri, starlığı tartışmaya gelmeyen oyuncuları ve bir ömre yayılan tane tane öykülemesiyle seyirciyi alıp götüren ve 13 adet oscar adaylığını kendine hediye etmiş bir eser. benjamin button'un tuhaf hikayesi, perdede, kağıt üzerinde olduğu kadar tuhaf görünmüyor, bir yerde, fikrin kışkırtıcılığının gücünden mahrum kalmış oluyor. ama yine de filmin bir miktar hayal kırıklığı yaratan, ya da "büyük film izlemenin şaşaasına" sekte vuran tarafı benjamin button'un neredeyse baştan sona aynı duygusal tonda ilerlemesi. seyirciyi katılımdan uzak tutarak etkisini silikleştiren bir anlayış bu. sonuç olarak kabul etmek gerekir ki, izlerken görselde saatleri ayarlama enstitüsü, içerikte de forrest gump anımasatan gayet başarılı bir filmdir, sinemasever tarafından mutlaka izlenmelidir.
kesinikle sinemada izlenmesi gereken bir filmdir.film çıkmadan 3 gün öncesinde, kotamı ay başından doldurmak pahasına bilgisayarda izlemiş, yinede pek beğenmişimdir. filmin bir sahnesinde ;senin gittikçe gençleşirken çevrendekilerin öldüğünü görmenin acı bir duygu olduğu söylenmiş fakat normal zamanda da aynı durum vardır. film yinede güzeldir. hele hele yirmili yaşlardaki Brad Pitt pek tatlıdır.
kesinlikle vakit kaybı olmayan filmlerdendir. oldulça ilginç ve sürükleyici bir hikayesi var. sinemaya gitmekle ugraşmaya falan gerek yok ben sinamadan hoşlanmıyorum belki ondandır. netten online olarak izlemek mümkün. açın, bekleyin yuklensin uzatın ayakları. *
güzel bir gün geçirmek isteyenlere (ki film yaklaşık 1 gün sürüyor) daha önce yaşanmamış bir deneyim sunan film. 'valla film güzel hoş da çok yavaş ilerliyor bacım' gibi eleştiri yapma potansiyelindeki izleyiciye önemli hatırlatma; maalesef jason statham karate yapmıyor, dolayısıyla sen de haklısın.
'recep ivedik 2 de var, hangisini izlesek kanka' çıkmazındakilere de tavsiye: önce benjamin button ı sinemada, sonra akşam eve gitmeden 51 oynayanların yanına uğrayıp 1 bardak çay içimi esnasında ivedik i herhangi bir kıraathanede izleyebilirler.
--spoiler--
gereksiz uzun. izle allah izle. sonunda ''-ee bu muydu lan şimdi'' dedim izlerken. çok gereksiz sahne vardı. ayrıca daisy'nin kızı nasıl olur da bilmez anasının o kadar ünlü bir dansçı olduğunu? güzel başlamış, iyi devam etmiş fakat 2. yarısıyla birlikte sıçmaya başlamış filmdir nazarımda. adam gibi bağlayabilirlerdi sonunu. asla 13 dalda oscar adaylığını haketmiyor bence.
edit: makyajlar çok iyiydi. senaryo süperdi. ama kurgu zayıftı.
--spoiler--
--spoiler içerir--
beni pek sarmayan büyük beklentilerle izlediğim mükemmel bir final beklediğimden olsa gerek tam zevk alamadığım bir film. her sahnesi dolu dolu boş bişey yok uzun olduğunu söyleyip eleştirmek değil derdim ama olaylar çok sıradan gelişiyor eğer benjamin'in tersten yaşadığını bilerek izlerseniz filmi.
en eğlendiren sahneleri yıldırım çarpan adamın geçmişe yolculuk eşliğinde izlediğimiz görüntülerdi açıkçası. keşke 7'si de gösterilseydi.
-Beni yedi kez yıldırım çarptığını
söylemiş miydim?
-Bir keresinde tarlada
ineklerime bakıyordum.
.
.
-Beni yedi kez yıldırım
çarptığını söylemiş miydim?
-Bir keresinde kamyonumda
oturmuş işime bakıyordum.
.
.
-Beni yedi kez yıldırım çarptığını
söylemiş miydim?
-Bir keresinde yolda köpek dolaştırıyordum.
bir de Cate Blanchett insan mısın, elf misin sen? o ses nasıl bir sestir ki izleyeni büyülüyor. sesinden dolayı aşık olası geliyor insanın yüzünü görmese bile.
Sinekkuşu sıradan bir kuş değildir.
Kalbi dakikada 1200 kere çarpar.
Saniyede 80 kanat çırpar.
Kanat çırpmasına engel olursanız...
...on saniyede ölürler.
--spoiler--
filmde bahsedilen sinekkuşu gösteriliyor bi iki yerde. özelliklerini anlatıyor bir de. yalnız söylemedikleri bir bilgi de geri geri uçabilen tek kuş olması sinek kuşunun tıpkı geriye doğru işleyen saat gibi.
--spoiler içerdi--
3 saatlik bir süreye yayılmış ama izlerken sıkmayan gayet sürükleyici bir film. ayrıca karakterlerin tam ve oyunculuğun kusursuz olduğu , hikayenin orjinalliğini gösteren, emek verilmiş * izlenmesi gereken mükemmel bir yapım. **
--spoiler--
geriye doğru yaşlanma fikri dışında esinlenilen ve aynı ismi taşıyan hikaye ile içerik bakımından zerre alakası olmayan film. film, hikaye ile karşılaştırılamayacak kadar farklı bence. ve muhteşem!
--spoiler--
david fincher'in belirttiğine göre 1992de yapım hakları steven spielberg'de olan ve spielberg'in benjamin rolünde tom cruise'u oynatmayı düşündüğü film.
sıradan bir aşk hikayesiymiş gibi gözükse de içinde gizlediği karakterle birçok ayrı öykü ve duyguyu başarıyla yansıtan filmdir.düşük temposunu sıradışı hikayesi ve şık görselliği ile bertaraf etmiştir. cate blanchett in güzelliği göz kamaştırmıştır.
--spoiler--
işlerin gidişatına göre
delirebilirsin.
Yemin edebilirsin,
kaderi lanetleyebilirsin...
ama sona geldiğinde
her şeyi bırakmalısın.
--spoiler--
--spoiler--
Bazı insanlar, nehir kenarında
oturmak için doğmuştur
Bazıları üzerlerine yıldırım düşmesi için
Bazıları iyi bir müzik kulağına sahip olmak için
Bazıları sanatçı olmak için
Bazıları yüzücü olmak için
Bazıları düğmeci olmak için
Bazıları, Shakspeare okumak için,
bazıları da anne olmak için
Ve bazı insanlarda...
dans etmek için...
--spoiler--
neden sorusunu akıllara getiren film. birincisi, brad pitt'in oynadığı filmler neden 2 saatten uzun sürüyor?* ikincisi de sanırım bir amerikan filmi, ulan neden bir yaşanmışlık öyküsünü ihtiyarlar anlatır? yani neden filmi birinci kişiden izlemiyoruz da bir ihtiyarın ağzından dinliyoruz? neden lan neden?
bu arada filmin konusu gerçekten sıradışı. izlemeyenler mutlaka izlesin.