ingilizcesi the count of monte cristo olan 1844 yılının romanıdır. (2 yıl sonra yayınlandı sanırım öyle bir şeyler vardı)
türkiye'de ve bir çok yabancı hikayede doğrudan ya da gizli konularla esinlenilmiş hikayedir. yani shakespeare hikayelerinde olduğu gibi nasıl oluyor da, yıllar önce yazılmış bir şeyden daha iyisi çıkmıyor diye. evet çıkmıyor bunun gibi.
Alexandre Dumas'ın bu romanının üstüne hala daha koyulmaması (en azından intikam üzerine) şimdi ki neslin daha gerizekalı olduğunu mu gösteriyor bilemem ama. hollywood filmleri böyle gösteriyor.
Romanda iftira ve bazı kumpaslarla suçsuz yere hapiste yatan bir adamın intikamı anlatılıyor.
Türkiye ve türkler hakkında hikayenin bazı evresinde bahsedilmese de, bir ucunda bazı karakterlerin geldiği yerler var...
Ama en önemlisi, bir erkeğin dirayeti en iyi burada anlatılıyor. Bu aslında kadının metasını da anlatıyor...
Bu filmi izlemeyen insan bir an önce izlemelidir. Ciddi anlamda o kadar güzel bir filmdir ki. Hiç bir anında sıkılmazsınız. Hele hapishane sahneleri... Mutlaka izleyin sayın yazarlar.
en sevdigim romanlardandir. 10 yasimdayken 128 sayfalik versiyonunu 1 gunde okumustum. 2-3 yil sonra 500 kusur sayfalik olanini da okudum ve cok akici ve etkileyici bir kitapti. buyuk yazar alexandre dumas in "siyah lale" ile birlikte en guzel kitabidir.
etkileyici,romantizm ilkeleri göz önünde bulundurularak yazılmış bir kitap. romanda iyi-kötü çatışmasına yer veriliyor. edmond dantes tiplemesi, unutulmaz.
kitap her zaman sinema gibi olmamıştır olmayacaktır. tıpkı (bkz: papillion) gibi. ilk önce kitap okunur sonra film çerezlik niyetine izlenir ama arşivliktir.