edgar allan poe'nun ligeia isimli kısa hikayesinde geçen muhteşem şiir. 1843'de yazılmış. aslen ölümü anlatır. ölümü bir panayır ortamına döndürür. benim için unutulmaz bir şiir, şah eser. Şiir aynen şöyle:
Lo! 'tis a gala night
Within the lonesome latter years!
An angel throng, bewinged, bedight
In veils, and drowned in tears,
Sit in a theatre, to see
A play of hopes and fears,
While the orchestra breathes fitfully
The music of the spheres.
Mimes, in the form of God on high,
Mutter and mumble low,
And hither and thither fly-
Mere puppets they, who come and go
At bidding of vast formless things
That shift the scenery to and fro,
Flapping from out their Condor wings
Invisible Woe!
That motley drama- oh, be sure
It shall not be forgot!
With its Phantom chased for evermore,
By a crowd that seize it not,
Through a circle that ever returneth in
To the self-same spot,
And much of Madness, and more of Sin,
And Horror the soul of the plot.
But see, amid the mimic rout
A crawling shape intrude!
A blood-red thing that writhes from out
The scenic solitude!
It writhes!- it writhes!- with mortal pangs
The mimes become its food,
And seraphs sob at vermin fangs
In human gore imbued.
Out- out are the lights- out all!
And, over each quivering form,
The curtain, a funeral pall,
Comes down with the rush of a storm,
While the angels, all pallid and wan,
Uprising, unveiling, affirm
That the play is the tragedy, "Man,"
And its hero the Conqueror Worm.
dost körpe çevirisi** ile türkçesi fonda da handel-sarabande
&feature=share
işte! bu bir gala gecesi
yalnız geçen bu son yıllardaki!
peçelerle donanmış, gözyaşlarına boğulmuş
bir kanatlı melekler topluluğu
bir tiyatroda oturmuş, izlemek için
umutlar ve korkular üstüne kurulu bir oyunu,
ve ara ara çalıyor orkestra
müziğin gezegenlerin
yüce tanrı'nın kılığındaki mimler,
mırıldanıp fısıldıyor alçak sesle,
ve sağa sola uçuşuyor-
kukladan başka bir şey değiller, gelip giden,
sahneyi değiştirip duran
engin şekilsiz şeylerin emriyle,
kondor kanatlarını çırparken
görünmez kederler yayan!
o rengarenk drama! -ah, kesinlikle
unutulmayacak!
hayaleti kovalanacak
onu tutamayan bir kalabalık tarafından,
hep aynı noktaya dönen
bir çember boyu,
konunun özüyse
çılgınlık, günah ve korku.
ama bakın, taklitçiler güruhunun arasına,
sürünen bir şekil giriyor davetsizce!
sahnedeki tenhalıktan
kıvranarak çıkan kan kırmızısı bir yaratık!
kıvranıyor! kıvranıyor!-ölümcül sancıları
mimler ona yem oluyor,
ve melekler sivri haşarat dişlerinin
insan kanına bulandığını görünce, hıçkırıyor.
sönüyor- sönüyor ışıklar- hepsi sönüyor!
ve her titreşen formun üstüne
perde denen tabut örtüsü,
bir fırtınanın hızıyla iniyor,
ve beti benzi atmış melekler,
ayağa kalkıp peçelerini atıyor ve doğruluyor
bu tragedyanın adı ''insan'',
kahramanıysa fatih solucan.