donnie darko, forrest gump, monsters, million dollar baby, full metal jacket gibi gereğinden çok çok fazla şişirilen filmlere nazaran daha bir izlenebilir, kaliteli film.
--spoiler--
ESKi Mısır inancına göre, bir insan ölüp de cennetin kapısına gelince kendisine iki soru sorulurmuş ve bu sorulara verdiği cevaplara göre cennete kabul edilirmiş.
1- Hayatında hiç mutluluğu yakaladın mı?
2- Hayatın boyunca hiç başka bir insana mutluluk getirdin mi?
--spoiler--
2007 yapımı rob reiner'ın yönettiği dram-komedi türünde insanın içine işleyen film. iki farklı hayatın, bir ortak noktada buluşmasını anlatan bu filmde jack nicholson ve morgan freeman gibi iki dev başrolü paylaşıyor. senaryosu yaşamın içinden ayrıca buna oyuncuların performansları da eklenince ortaya insanı derinden etkileyen muhteşem bir yapım çıkmış. aileyi, dostluğu, zengin-fakir kavramlarını ve en önemlisi de hayatın önemini kavratıyor izleyenlere.
klişe bir senaryoya sahip tamam ama oyunculuklar çok iyi, fazla iyi. ne demek ya bir morgan freeman, bir jack nicholson. bucket list nal listesi gibi bir anlam taşıyor, ölmeden önce yapılacak şeylerin olduğu bir liste. türkçe'ye şimdi ya da asla şeklinde geçiyor sinemalarımızda.
--spoiler olabilir--
edward'la carter'ın birlikte oluşturdukları bucket list'i uygulamaya koydukları andan itibaren film hiç bitmesin istedim. bunu gerçekten istedim. ki bunu hayatımda çok az filmde istemişimdir.
--spoiler olabilir--
mükemmel bir filmdir .bu filmi bu kadar geç(1 saat önce) izlediğim için kendimden utanıyorum .2 efsane muhteşem bir oyunculuk çıkartıyor.film sizi içine çekiyor.
sabahın şu dakikalarında bitirdiğim, beni çok derinden etkileyen, morgan freeman ve jack nicholson'ın aşmış oyuncular olduğunu tekrar tekrar bana hatırlatan* muhteşem film.
--spoiler--
morgan ve nicholson amcamızın döktürdüğü çok güzel bir film. duygusallık'ın, dram'ın dibine vurulmuş. yaşlanan ve hasta olan ama biri zengin olan iki adamın ölmeden yaptıkları son ve uçuk maceralarını (mesela uçaktan atlamak gibi) anlatan bir film. tabi arada ailevi sorunları da işliyor her amerikan filminde olduğu gibi.
dram filmidir ama zaman zaman komedisi duygusallığın önüne geçer ve bayağı güldürür. özellikle şu bir hayvan (hatırlamıyorum ne hayvanıydı) dıçkısının nasıl pahalı bir yiyecek hali aldığının anlatıldığı sahne'De bayağı gülmüştüm.
--spoiler--
bence kaçırmayın. çok güzel bir film. beklentiyi çok yüksek tutmadan izlerseniz zevk alırsınız.
Oyuncularıyla devleşen film. Özellikle Jack Nicholson'ı izlemek o kadar keyif veriyor ki sinemada olmamasını düşünmek, filmin sonunun gerçek olma ihtimalini düşünmek bile kötü yaptı beni. inşallah daha uzun seneler yaşar da hep güzel filmleriyle çıkar karşımıza ve biz zevkle izleriz. Paraşütle atlama sahnesi nasıl güldürüyorsa, "dünyanın en güzel kızını öpmekte" bir o kadar hüzünlendiriyor. Dram ve komediyi böylesine harmanlayarak ifade edebilen film bulmak zor. izleyin, izletin, sonunda da ağlayın yüzünüzde küçük bir tebessümle.
Apayrı dünyalara sahip milyoner Edward ile araba tamircisi Carter’ın yolları, kanser hastalığı sebebiyle bir hastane odasını paylaşmalarıyla kesişir ve sadece iki ortak noktaları olduğunu keşfederler: Hayatlarının kalan kısmını yapmak istedikleri her şeyi yaparak geçirme arzusu ve kendileriyle barışma ihtiyacı.
Hayatları boyunca yapmak istedikleri herşeyin bir listesini yapıp hastaneyi terkeden iki arkadaş, birlikte araba seyahatine çıkarlar ve bu süreçte dost olup, hayatı dolu dolu, hoşgörü ve mizahla yaşamayı öğrenirler.
Çok keyifli bir film.Film bitince Edward ve Carter gibi siz de hayallerinizin listesini yapmak istiyorsunuz.Zaten bu listeyi yaparsanız hayalinize ulaşmanıza ilk adımı atmış olursunuz.Filmde bu iki dostun yaşadıkları maceraları ,gezdikleri yerleri gördükçe ben de yapmalıyım ben de görmeliyim diyorsunuz.Bu film sizin hayatınızda yeni başlangıçlar için iyi bir seçim olabilir.Onlar ölüme karşı ASLA yerine ŞiMDi yi seçtiler.Onların zamanları kısıtlıydı yine de hayallerinin hepsine ulaştılar.Arkadaşlar bence bizler de zamanımız kısıtlıymış gibi bir an önce yeni başlangıçlara merhaba diyelim.
bir cümlesi hayatıma oturmuş ve anlam katmıştır. morgan freeman abimiz jack abinin ona gönderdiği hayat kadınıyla yıldızları izlerken şu cümleyi kurar;
--spoiler--
"...like the holes in the heavens floor..."
--spoiler--
türkçe meali;
"...cennetin zemininde ki deliklere benziyorlar..."
edit: evet türkçeye çevrilince okadar çarpıcı olmadı. olsun önemli olan düşünmek.