japonlar tarafından ele geçirilmiş bir ingiliz müfrezesinin, demiryolu inşaatında çalışmasını konu alan mükemmel bir savaş esirleri filmi. hani kulaklarınızda tanıdık bir ıslık melodisi vardır ya, aslında tam da bu filme aittir işte.
esir kampındaki esir doktorun filmde yer yer verdiği savaş karşıtı mesajlar ve çizdiği savaş ve askerlik dışı karakter ne yazık ki filmin genel savaş ve çatışma havası içinde güme gitmektedir.
--spoiler--
oysa eleman köprünün açılış törenine bulaşmak istemeyip olayı uzaktan seyretmiş ve meşhur final sahnesinde de kan gövdeyi götürünce (ölenlerin çoğu japon askeri olduğu halde) "bu çılgınlık!" diyerek üzüntüsünü net sergilemiştir.
--spoiler--
Filmde üst düzeyde ingiliz propagandası yapılmış. Oscar durur mu hiç? Yapıştırmış ödülü. Zaten ne puan kırdıysam bu propanga unsuru yüzünden kırdım. Hayır, işin ilginç yanı filmde güzel. Ancak Japonlar bir halt beceremez ingilizler ise her iki elleri kanda olsalar bile yılmazlar, köprü bile dikerler mesajları falan gırla.. Bu da olunca doğal olarak bende dahil ''yok artık!'' diyoruz. Propaganda unsuru en nefret ettiğim şeylerden biridir bu filmde daha da bir gözüme battı. Sıkıysa yapsanıza şöyle özeleştiri filmi? Ama o göz nerede sizde...
Biraz da iyi taraflarından bahsedelim. Filmde aşırı derece emek sarfedilmiş. Zaten bunu filmin her bir köşesinden rahatlıkla görebilirsiniz. Konu iyi, kurgusu ise iyinin biraz üzerinde. Ama daha çarpıcı bir sonla bitirebilirdi benim görüşüme göre. Biraz basit kaçmış gibiydi.
Her neyse 'aşırı propaganda' unsurunu görmezden gelirseniz ki eminim gelemeyeceksiniz bol bol eleştireceğiniz bir film olacak. Ama hakkının verilmesi gerektiğini düşünüyorum bu unsur dışında.
köprüyü inşa eden albay nikılsın (işine geliyorsa) filmin sonuna doğru o köyden kaçan amerikalı görünce "ben ne yaptım" diyor. evet, sen ne yaptın?
madem esareti kabul edip yenilgiyi tartışmadın, köprüyü yapsan ne olacak. yok yenilgiyi kabul etmedin, neden isyan ya da kaçış yolu aramıyorsun. yine de yapılması konusundaki gereklilik tartışmalarında albayın savları da azımsanacak gibi değil.
köprüyü sabote etmeye giden genç asker tam bir facia. hem daha öncesinde japonu vurmuyor, hem albayı öldürmüyor, hem bombayı patlatmıyor. bir tek japon albay'ı kestirdi gözüne.
2. dünya savaşı sırasında esir düşenlere yaptırılan bir köprünün öyküsü. 1957 yılında en iyi film oscarını almış, savaşın gerekliliği (ya da gereksizliği), sebepleri ve sonuçları hakkında bütün fikirlerini izleyiciye yansıtmış, insan ilişkileri gözlemleriyle mest etmiştir. Film ayrıca ıslıkla çalınan bir soundtrack e sahiptir. Şimdi piyasaya çıkmış olsa xxxx yazıp yollar polifonik melodisi cebimize gelirdi