matt damon olmadan nasıl bir bourne filmi olacak merak etmekteyim. edward norton, jeremy renner ile beraber güzel bir aksiyon olabilir ama matt damon olmadan eski tadı vereceğini sanmıyorum ama belki filmin bir yerlerinden fırlayabilir bourne reyiz. yani umarım! nicky'i de unutmayalım tabi!
başrolünde jeremy renner in olduğu film. yönetmelik koltuğunda serinin bugüne kadar senaristliğini yapmış tony gilroy bulunuyor. adamın imdb sayfasına bakınca aslında bugüne kadar hep iyi işler yapmış,yetenekli bir yazar/yönetmen olduğu farkettim.kısacası baya umutluyum bu filmden.
bu arada renner a rağmen, matt damon yok diye üzülenlerin aklından ciddi ciddi şüphe ediyorum.
şu anda imdb'de edward norton'ın isminin geçtiği ve ayrıca tanımının da bu kadar detaysız olmaması gerektiği film*. aslında detaylı bi tanımı hakeden serinin tamamı, özellikle bu film değil. türkiye'de 2012, 17 ağustos'ta girecek bu film şimdiden hayal kırıklıkları yarattı. bi kere neden matt damon yok?? hadi o yok, edward norton mı yani? jason bourne olmayacakmış, kötü karakter olacağı duyurulmuş gerçi, ama yine de yakışmıyo abi bu adam bu filme. üstelik tony gilroy ve paul greengrass da dahil değil bu filme. hikayenin sonu ilk filmdeki gibi bi rahatlamayla bitmeli, mutlu son olmalı. her film mutlu sonla bitmek zorunda değil belki, ama bu bitsin lan. kitabından farklı olsun. jason alsın nicky'yi kaçsın uzak diyarlara evli barklı. hikayeye bi bütün olarak da bakınca, teker teker de bakınca akıllara zarar bi aksiyon. valla daha ne desem bilemedim, yarın vizem olmasa 3 filmi şimdi bi daha izlicem.
robert ludlum'un sinemaya da aynı isimlerle uyarlanmış*** hatta 80'lerde dizi olarak yayınlanmış üçlemesinin, yazarın 2001 yılındaki ölümünden sonra eric van lustbader'a yazdırılan devam romanı.
türk filmlerinden fazlasıyla alışık olduğumuz bir malkoçoğlu destanını gördük bu eserde. khan 'ın bourne 'e vururken bir an için elinin taş olacağını bile düşündüm. sonra birbirlerine sarılıp ağlayacaklarını tasvir ettim. hiçbir resmi eğitim almadığı halde sadece kendini yetiştirmesi ve zor koşullarda büyümesi gözümüze sokulan khan 'ın, jason bourne ile nasıl bu kadar rahat başa çıktığı bir muammaydı. biz jason bourne 'u hep yenilmez, bileği bükülmez, sürekli duruma hakim olarak bilirdik ve kendisine olan hayranlığımızın bir nedeni de buydu. saçma gerekçeler ile jason bourne 'e denk güçte bir karakter yaratılmış bu eserde.
kitabın sonunda stepan spalko 'yu öldürmeye o çöküntü haliyle neden jason bourne gitti ? şu soruyu eric van lustbader 'a yöneltmek isterdim. khan ne güne duruyordu? ayrıca khan 'ın zina ile birlikte günah çıkarması bu karakterin en büyük özelliği olan rasyonelliğe tersti. spalko 'nun skrotal torbasını kesip ağzına sokmak daha çok khan 'ın hakkıydı.
