bugün

o kadar oyuncunun ve olayının yanında Philip Seymour Hoffman'ın müthiş oyunculuğunun bile arada kaynadığı film.
"the city of angels" diyerek girilen bir hikayedir.
aslında film içeriği white russian'a benzer. bir parçası süt olan bu içki, pisliğin içerisindeki farklı bir ironi gibi göze çarpar. pisliğin içerisindeki huzur ve boşvermişlik, serin bir esintide sallanan hamak tadı verse de, sonun da hamağın ters dönüp düşmenize sebep olacağını baştan bildiğiniz anlamına gelir.
her boka batıştan sonra "hadi bowling oynayalım" demek kadar alaycı, flea'nın o fırlama halinin her tarafta benzer olduğuna kanıttır. nazi huyu olan "hadım etme" güdüsünün değişmediği, döllenmenin nasıl kolay bir hale getireceğini öğreten filmdir. en yaran kısmı ise, jeff bridges'ın topal olan lebowski'den dahihane bir şekilde yürüttüğü halının üzerinde walkman dinlerken yediği yumruk sonrası, the city of angels denen los angeles şehrinin üzerinde şaşkın ama mutlu olarak uçmasıdır. yüz ifadesine kitlenilmeli ve her sıkıntılı anınızda zihne getirilmek üzere belleklenesidir.
(bkz: dude)
guzel bir bos zaman geçirgeci.
izleyenler uzerinde sermenin * ne kadar guzel bir hal oldugu hissettiren film. zaten devamli seren biriyseniz daha da zevkle izliyorsunuz *
jackie treehorn un bunyesinde bulundugu film..
walter sobchak, filmin en iyi karakteridir. sept günü ve kül sahnesinin üstüne sahne tanınmamaktadır.
hakkında uzun uzun methiyeler düzebilecekken, sittir et kim uğraşacak dedirten filmdir. *
izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım film. her sahnesi ayrı güzel. daha iki saat sürse izlerdim.

"i am not mr lebowski. you are mr lebowski. i am the dude."
scriptini canım sıkılıca okuduğum düşündüren film...
diyalogu olan herkesin anormal olduğu bir filmdir.10 kez seyret. 11 incide mutlaka yeni bir şey bulacağın şaheserdir kanımca..
creedence kasetlerim nerde benimmm
karakterlerden walter ile south park tan eric cartman arasında tuhaf bir bağ kurduğum film..
bir macera filmi ancak bu kadar komik olabilir herhalde.
film başlı başına oyunculuk ve senaryo olarak doyumsuz bir lezzet olmuş.
coen kardeşler iyi iş çıkarmış.

--spoiler--
filmin sonunda ahbabın yaşlı adamla konuşurken hiç küfür etmemesi güzel ayrıntı olmuş.
--spoiler--
coen kardeşlerin fargo'dan daha iyi bir iş çıkardıklarının göstergesi olan film. yaklaşık iki saat sürmesine rağmen keyifle izlenen, dude karakterine hayran kaldığınız bir komedi.tembel, işi gücü olmayan, aldırmayan hayatta en büyük aktivitesi bowling oynamak olan bir adamın kısa bir hikayesi. yazacaklarım bundan sonra fena halde spoiler içermektedir, bilginize sunulur.

--spoiler--
film baştan aşağı absürd bir halde ilerlemektedir. özellikle ahbap'ın yumruğu yedikten sonra los angeles semalarındaki gezintisi yarmıştır. dude öyle değişik bir karakterdir ki; bir halının odayı dolu gösterdiği, nihilistlerin oldukça yorucu bir iş yaptığı gibi düşüncelere sahiptir. onun dışında filmin diğer karakteri walter'ın vietnam takıntısı görülmeye değerdir. tüm bunların dışında film bittiğinde aklınıza gelen küçük lebowski'nin yolda olduğudur ve bunu bilmekte yani dude gibilerinin varlığını hissetmekte insana iyi geliyor.
--spoiler--

eğer sizde halının evi dolu gösterdiğine inanıyorsanız filmi izleyiniz. dude size tek olmadığınızı hissettirecektir.
belki de gelmiş geçmiş en başarılı karakterlerden birisi olan walter sobchak'i barındıran film. şöyle ki, filmin konusu boşverin, dude mude boşverin, nihilist falan boşverin, ama sadece bowling oynayan biri gibi düşünün. yanınızdaki platformda(platform mu deniyo onlara? her neyse) walter gibi bir adam hayal edin, ve walter'ın sohbetlerine kulak kabartın. sırf "that fuckin' bitch!" diye bağırırken takındığı yüz şeklini görmek için bile bu film izlenir. haftada en az bir kez bu filmi açar ve yalnızca walter'ın bowling ortamındaki sohbetlerini izlerim. deneyin pişman olmayacaksınız.

"donny you're out of your element..."
amerikalılara zıt olarak; çok farklı şeylere güldüğümüzün en büyük kanıtı. adamlar komedi yaparken sanat icra ediyorlar biz de recep ivedik adlı karakterin osurmasına, sıçmasına gülüyoruz. yazıklar olsun ulan. bizim sinemamız bunu haketmiyor arkadaş, dağlara mı haykırsam ne etsem bilemedim.
film mükemmel komiktir, karakterler lezizdir ve diyaloglar insanı hakikate koparır. aymaz bir adamın bir halı uğruna başına gelen maceralar diyebiliriz.

şimdi gelelim "amerikan işi komedi" tespitine. bir kere bu film coen biraderler filmi. yani "amerikan tipi komedi" değil, "amerikan tipi komedi ile dalga geçen komedi" türüdür. bu bağlamda, amerikalıların da recep ivedik türü filmleri komedi diye izlediği sonucunu çıkarabiliriz ki, ana fikir olarak bu fikir doğrudur. dude
--spoiler--
odayı oda yapan halıdır.
--spoiler--
dün tnt'de oynamış film.
walter karakterini, türkiye'deki asker emeklisi, apartman yöneticilerine benzettim nedense. dude'a zaten laf yok, limuzin ile gelirken arkada yavaş yavaş yayılması bile komik. film bazı anlar hariç öyle kahkaha attırmıyor ama genel olarak eğlenceli ve zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.
(bkz: white russian)
insanda bowling oynama isteği uyandıran film.
kardeşi ethan ile bir çok hoş filmler çekmiş yönetmen joel coen'in 1998 çıkışlı ve oldukça başarılı filmi. özgün bir senaryoya sahiptir. the dudeun yanına komik ve takıntılı konuşan Walter Sobchak'ı çok iyi oturtmuşlar. hele ki walter'ın diyalogları tam komedidir.
-spoiler-marketten bir süt alıp, o süte 50 centlik bir çek yazabilen-spoiler- inanılmaz bir insanın *, kahramanı olduğu olaylar silsilesini anlatan, enfes film...

sıradan bir amerikan vatandaşının bir anda kahraman olup günü kurtardığı yüzlerce filme ve bunlar kaynaklı bir amerikalı dünyaya bedeldir bazlı amerikan filmleriyle feci taşak geçen cohen filmi... eğer sıradan bir amerikalı kahraman olacaksa, o da ancak bu kadar olur demektedir...

ve başlık altında spoiler vermeden filmin en komik, taşaklı yerlerini anlatan yazarlara yuh demeyi bir borç bildiğimiz film... allah sizi davul etmesin...
Senaryosu normal komedi filmlerinden çok farklı film. John Goodman bu filmde iyicene uçmuş olup hayvani bir performans sergilemiştir. hele sonlara doğru bir kül dökme söhnesi vardır ki offf diyorum...
gelmis gecmis en iyi eglencelik filmlerdendir. izlerken zaman nasil gecer anlasilmaz; walter'ın her hareketi falsodur ve gulmekten yerlere yatirir. walter'ın kırmızı spor arabayı parcalayıs sahneleri koparırken, aynı zat film boyunca mr. lebowski'nin 1 milyon dolarını cebe indirmeye kasarken, mr lebowski'nin parami siz caldiniz demesi uzerine "sanki senin o pis parana tenezzul edecegiz" cevabını vermistir.
(bkz: iste ben buna guluyorum)