sheldon: saçmalık. madde ufak sicimlerden meydana gelir.
leslie: (Leonard'a döner) benimle böyle konuşmasına izin mi vereceksin?
leonard: peki, iki teorinin de bir sürü yararı var.
leslie: hayır yok. sadece kuantum ve kütle çekimi teorisi kara deliklerdeki kullanılmayan enerji miktarını hesaplar. benimle hemfikirsin değil mi? kuantum ve kütle çekimi teorisi, fiziğin geleceği.
leoanard: üzgünüm leslie, sanırım ben sicimliyi tercih edeceğim, kütleliyi değil.
leslie: daha fazla ilerlemiş olmadan hakkındaki gerçeği öğrendiğime sevindim.
leonard: ne gerçeği? test edilmemiş hipotezlerden bahsediyoruz. bir önemi yok.
leslie: yok? öyle mi? söyle bana biz nasıl çocuk yetiştireceğiz?
leonard: sanırım kendi teorilerini seçene kadar büyümelerini bekleyeceğiz.
bu ne bilimsel, seviyeli, olgun ve tatlış tartışmalardır ya. *
Sheldon: bekle. Bana hediye mi aldın?
Penny: evet
Sheldon: neden böyle bir şey yaptın?
Penny: bilmem. Noel olduğu için olabilir mi?
Sheldon: anlıyorum, cömert olmak istiyorsun ama hediye verme geleneğinin temeli karşılıklığa dayanır. Sen bana bir hediye vermedin. Sen bana bir yükümlülük verdin.
Penny: önemi yok. Bana bir hediye vermek zorunda değilsin.
Sheldon: tabii ki zorunluyum. Hediye verme geleneğine bağlı olarak, bana verdiğin hediyeyle aynı fiyat düzeyinde ve aynı arkadaşlık seviyesi değerinde bir hediyeyi vermek zorundayım.
Yılın bu zamanı intihar oranlarının fırlamasına şaşmamalı.
Leonard: ne yapıyorsun?
Sheldon: müzik aleti var mı diye bakıyorum. Sence de içinden kastanyet sesi mi geliyor?
Leonard: kutunun üstünde "mutfak" yazıyor.
Sheldon: yani? Kokain kaçakçıları kutularının üzerine "Kokain" mi yazıyor?
Penny: hâlâ ordalar. neden önemsediğimi bile bilmiyorum.
Sheldon: penny, arı kovanlarında ilginç bulacağın bir şey meydana geliyor. Bazen, eski kraliçe hâlâ güçlüyken yeni kraliçe geliveriyor. Bu olay olduğunda eski kraliçe ya kendine yeni bir kovan buluyor ya da tek bir kraliçe kalana kadar ölümüne savaşa gidiyor.
Penny: ne demeye çalışıyorsun? Alicia tarafından tehdit edildiğimi mi? Kovandaki eski kraliçe gibi gitme zamanımın geldiğini mi?
Sheldon: arılardan bahsediyorum. Discovery Channel'da gösteriyorlar. Sen neden bahsediyorsun?
Leonard: cumartesi günü Penny'nin evinde arkadaşlarıyla maç izleyeceğim. Angut gibi görünmek istemiyorum. Kaynaşmak istiyorum.
Sheldon: Penny'nin arkadaşlarıyla kaynaşmak istiyorsan angut gibi görün. Bu mükemmel bir kamuflaj.
Sheldon: penny, bu akşam senin de yalnız olduğunu fark ettim. Bu yüzden, yapacak başka bir şey bulamadığın bir noktaya gelirsen; lütfen beni rahatsız etme.
Sheldon: "araştırma notları. Birinci kayıt. Bilim kariyerimdeki en büyük sınavlarımdan birisine başlamak üzereyim: Penny'e fizik öğretmek."
Penny: selam sheldon
Sheldon: içeri gir. Otur. "denek geldi. Sıradan bir arkadaş gibi selamladım."
Penny: başlamaya hazır mısın?
Sheldon: bir dakika. "denek iyi dinlenmiş ve istekli görünüyor.
Görünüşe göre, cehalet büyük mutluluk."
Penny: tamam, bak tüm bu fazla bilgileri boş verip sadece Leonard'ın ne yaptığını anlatır mısın lütfen?
Sheldon: Leonard, atom içindeki parçacıkların neden yollarından saptığını öğrenmeye çalışıyor.
Penny: gerçekten mi? Hepsi bu mu? O kadar da karmaşık görünmüyor.
Sheldon: değil. işte Leonard bu yüzden yapabiliyor.
Sheldon: bunlar yarınki radyo röportajım için önemli notlar. Daha düşük eğitimli dinleyiciler için yeteri kadar basit olduğundan emin olmam gerekiyor... Howard, şunlara bir göz at ve anlayamadığın yerleri söyle.
Howard: pardon ama benim massachusetts teknoloji enstitüsünden mühendislik dalında lisansüstü diplomam var.
Sheldon: evet... Şunlara bir göz at ve anlayamadığın yerleri söyle.
Sheldon: dr. Greene, bir sorum var.
Brian: buyurun?
Sheldon: hayatınızı, kompleks bilimsel fikirleri genel kitlelerin seviyesine indirgemek için çalışarak geçirdiniz.
Brian: evet, bir nevi.
Sheldon: acaba hiç insanlığa faydalı bir şey yapmayı düşündünüz mü? Mesela yaşlı insanlara kitap okumak gibi?
Raj: her konuda bir fikrin var mı senin?
Sheldon: evet.
Howard: bir de her zaman haklı olduğunu mu varsayıyorsun?
Sheldon: bir varsayım söz konusu değil.
