okuduklarımla yetinmeyip şakirt olup olmadığını tespit edebilmek için yüz yüze de tanışmak istediğim yazar. sonunda geçen yıl istanbul'a geldiğinde ricam üzerine o zaman çalışmakta olduğum yayınevine uğradı. dikkatle inceledim. giyim kuşamından çay içişine, seçtiği kelimelerden ses tonuna, ayrıntılı notlar aldım. yetinmedim, tepkisini ölçmek için masanın altında, ayaklarımı koyduğum yere yapıştırdığım ve sürekli üstüne bastığım fethullah gülen fotoğrafını fark etsin diye kalemimi düşürüp "senin tarafa geldi, bi zahmet verir misin kalemi" dedim mesela. eğilirken tabii fotoğrafı gördü. ama bir rahatsızlık belirtisi gözlemlemedim. hatta karnını tutarak dakikalarca güldü diye hatırlıyorum. işyerindeki diğer arkadaşlardan da kendisini dikkatle gözleyip o gittikten sonra bana görüşlerini iletmelerini rica etmiştim. onlar da şüphe çeken bir davranışına tanık olmadıklarını ilettiler.
sonuç: the beatles ya şakirt değil, ya da oscar'lık bir oyunculuk sergileyen bir gizli şakirt. (bunlardan bazıları kendilerini gerçekten çok iyi gizliyor. her yere sızmışlar zaten). ama ben şakirt olmadığı kanaatindeyi
Sadece bir grup değiller. Elvis dünyaya rock n rollu getirmiş olabilr ama Beatles olmadan yayılmazdı. 9 yaşımdan beri hayatımın büyük bir bölümünü kaplayan bu grup bana en kaliteli şarkıları dinletmiş , ingilizceyi öğretmiş , ingiltereye gitme isteğimi arttırmış belki de bana ait olan her şeyi bana katmışlar. Bir gün paul'u veya ringo'yu görmek gibi fırsatım olursa orda ağlar ve ölmeyi beklerim çünkü hayat amacım tamamlanmış olur . Bana kazandırdığınız her şey için teşekkür ederim.
tanım : 60'lara damgasını vurmuş, rock müziğin temellerini atmış, fab four olarak da anılan bir ingiliz grup.
bu adamlar benim hayatımı değiştirdi. bunalım yaşadığım bir dönemde youtube'da aptal aptal takılırken sağ taraftaki listeden gözüme twist and shout şarkısının live versiyonu ilişti. dinleyiş o dinleyiş. hayatım birden güzelleşti. daha sonra bütün albümlerini aldım bu adamların. bu grubu sindirmek yaklaşık 1.5 yıl sürüyor.
yakın zamanda kara plak yayınları bu grubun onaylı biyografisini çevirdi. biraz tuzlu ama değer.
rock müziği ve belki daha da önemlisi ingilizceyi bana sevdiren ve haliyle gelecekteki meslek seçimimi dahi etkileyebilmiş bir gruptur. sevmeyen insanlara saygı duyuyorum fakat bence sevilmeyecek bir grup değil kesinlikle. ön yargıyla yaklaşıyorsanız bir şans vermelisiniz bence çünkü bazıları için abartılmış bir grup olan the beatles , benim hayatımda bir dönüm noktası. gitar hakkında hiçbir fikrim olmamasına rağmen , onların bana verdiği heyecan ile gitar alıp çalmaya başladım ve ilk çalmayı başardığım şarkılar tabii ki onlara ait. yesterday , let it be , i wanna hold your hand , she loves you , across the universe en popüler şarkılarından. ek olarak , '' Rubber Soul '' ve '' A Hard Day's Night'' ın en sevdiğim iki albüm olduğunu söyleyebilirim. seneye gideceğim dil bölümünde ise the beatles şarkıları ile düşük seviyede ingilizce bilgisine sahip arkadaşlarımın da bir şeyler öğreneceğini umuyorum. 64 yaşına geldiğimde '' when i'm sixty four'' şarkısını dinleyip , bu günleri hatırlayıp geçmişi özleyip ağlamamak ne kadar zor olacak , bilemiyorum. kısacası , hayatımda önemli bir yer tutan efsanevi ingiliz rock grubu... (bkz:elvis presley
4 tane osbir müptelası tarafından kurulmuş ingiliz vasat grubu. müzik tarihinin sallantıda olduğu bir zamanda ortaya çıktıkları için prim yapmışlardır.
60'lı yılların vazgeçilemez, ingiltere'nin gelmiş geçmiş en iyi grubu. Hem sanatsal hem de ticari başarılarıyla tarihte büyük bir üne kavuşmuş, ayrıca o dönemin modasını da belirlemiştir.
En sevdiğim parçası Strawberry Fields Forever'dir.
All my loving adlı parçası bana kış günü trenle tuzla'ya gitmeyi buram buram hatırlatır. O şarkı mutluluğun şarkısıdır be.
Hayatımın bir bölümünde sürekli dinlediğim gruptur.