Muhteşem manzaralı phuket adası dışında vasat, leo'nun yakışıklı göründüğü film. Zaten 2000 sonrası yüzü şişmeye başladı, bildiğin çirkin oldu ama konumuz bu değil. Ne diyorduk? yeşilin güneşle karışıp suya vurduğu ışıltılı görüntüsü, beyaz kumlar ve gecenin karanlığında parıldayan deniz mü-kem-mel! Filmi izlemeseniz de olur.
ben cennete hala inanıyorum
ama artık en azından gitmek istediğim gibi bir yer olmadığını biliyorum
çünkü nereye gittiğinizle değil,
hayatınızın parçası olmaya başlayan o anlar hakkında hissettiklerinizle ilgili.
ve o anı bulursanız
sonsuza dek sürer...
2000 yapımı film -yamulmuyorsam-. shutter island la birlikte anlamadığım az sayıda filmlerden biridir. ya bu leo bile bile mi böyle filmler seçiyo, bunu da anlamadım. yani, saçma bir filmdir bence. yaklaşık 2 saatim bu film yüzünden boşa gitmiştir.
bir yerde kitap için 'cennetin cinnete dönüşmesi' tabirinin kullanıldığını okumuştum ki oldukça yerindedir. filmin kumandanının danny boyle müziklerden sorumlu bakanının ise angelo badalementi gibi iki nevi şahsına münhasır şahsiyet olduğunu öğrenmek ise filmden hayal kırıklığıyla çıkan bendenizi ziyadesiyle şaşırtmıştır.
yeni izlemiş biri olarak taze bir şekilde yorum yapabilirim ve filmin film olarak eleştirmektense içindeki olayları hayata mâl ederek birkaç bir şey söyleme cüretini kendimde görüyorum
Öncelikle filmin başında da belirtildiği gibi "aile" kavramının ne kadar önemli olduğuna bir kez daha şahit olmaktayız. insanın anne baba veyahut eş çocuk olarak bir ailesi olmadığı sürece ne kadar boşluğa kapılabileceğini ne kadar saçma düşüncelerle vaktini harcayabileceğini ve ne kadar da pislik olup çıkıp hem kendisinin hem de toplumun ahlaksal yapısını ne kadar bozabileceğinin bir kez daha kanıtını görmekteyiz. buna kendini geliştiremeyen insanların "dine" olan gereksinimi de eklemeliyiz. zira bir insan üstün insan olamamış ve kendini gerçekleştirme idesinde mil mil uzaklarda ise en azından dini kuralların ve düşüncelerin toplumun çöküşünü önleyeceği kanaatindeyim. Bununla birlikte sessiz başına kalamayıp yoğun konsantre olamayan insanların tek başına kalamamaları gibi bu derece basit insanların birbirlerine olan ihtiyaçları ve üzerlerinde bir otorite kabul etmeden yaşamaya çalışmaları da -hatta ideolojik olarak nedir onu yazmıyorum siz biliyorsunuz- toplumun felaketinin faciasının bir başka temel nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır.
Son olarak filmle ilgili aklında neler kaldı diye sorarsanız, ne yazık ki ben sizin gibi: macera, arkadaşlık, dostluk diyemeceğim sevgili dostlar; filmden benim aklımda kalanlar: yalan, ihanet, ahlaksızlık ve tabii ki basit insanların pislikleri ve sosyalleşme çabalarının zararlı etkileri olacaktır.
Turist olmak ile gezgin olmak arasındaki farkı güzel bir şekilde anlatırken, bir yanda da ütopik bir toplum ve beraberinde gelen sorunlar üzerine, insana ve insanoğlunun çarpıklğına değinen iyi denebilecek bir film. Beklentiye girmeden izlerseniz keyif alırsınız, aksi halde izleyiciye kattığı bir şey bulamayabilirsiniz.