queen of light took her bow
and then she turned to go,
the prince of peace embraced the gloom
and walked the night alone.
oh, dance in the dark of night,
sing to the morn-ing light.
the dark lord rides in force tonight
and time will tell us all.
oh, throw down your plow and hoe,
rest not to lock your homes.
side by side we wait the might
of the darkest of them all.
i hear the horses' thunder
down in the valley below,
i'm waiting for the angels of avalon,
waiting for the eastern glow.
the apples of the valley hold
the seeds of happiness,
the ground is rich from tender care,
repay, do not forget, no, no.
oh, dance in the dark of night,
sing to the morning light.
the apples turn to brown and black,
the tyrant's face is red.
oh the war is common cry,
pick up you swords and fly.
the sky is filled with good and bad
that mortals never know.
oh, well, the night is long
the beads of time pass slow,
tired eyes on the sunrise,
waiting for the eastern glow.
the pain of war cannot exceed
the woe of aftermath,
the drums will shake the castle wall,
the ringwraiths ride in black,
ride on.
sing as you raise your bow,
shoot straighter than before.
no comfort has the fire at night
that lights the face so cold.
oh dance in the dark of night,
sing to the mornin' light.
the magic runes are writ in gold
to bring the balance back.
bring it back.
at last the sun is shining,
the clouds of blue roll by,
with flames from the dragon of darkness
the sunlight blinds his eyes.
Yetenek, sanat, müzik ve Led Zeppelin isimlerinin bir arada anılmasına sebebiyet veren bir diğer muazzam ledzep parçasıdır.
Günümüz birçok siyasi olayların temellerinin atıldığı eski dönemlerden birisi olan 70'ler gibi bir dönemde, onu değil de toplumun ve inançların ve daha da ötesinin yani orta çağ ya da mitolojik inançların süzgeçten geçirelerek ele alındığı heavy metal parçalarının sahibidir Led Zeppelin.
Mitolojik inançlar, eski dönemlerde gözü kapalı inanılan batıl inançlar değildi. Onlara göre kökeni ilk insana kadar dayanan bir inançlar bütünüydü. Birçok çağda, gelişen çağ olayları ile birlikte değişen inanç kavramları da elbette olmuştur. Ancak mitolojik inançlar bilinene göre yaşadığı çağda öldü. Ancak içeriği ve kökü, derinlere inerek ele alındığında fark edildi ki daha sonra oluşmuş ve oluşacak birçok kavramın temelindeki öz kavramlar ile çakışıyordu.
Sfenks'i ele alalım. Birçok toplulukta farklı göreve sahipti. Mitolojide ise bir canavar. Yoldan geçenlere bilmeceler soran, bilmeyenleri yiyip yutan bir canavar.
Böyle bir kavramı nasıl günümüz ya da mitolojik çağlardan sonra gelen çağlardaki kavramlara indirgemeli?
Bu sorunun ve türevi soruların cevabının odak noktasında ben "insan" ın yattığını düşünüyorum. Cevap: insan.
insanoğlu ilk insandan bu yana hep zıtlıklar havuzunda bocalayan bir ırk olma özelliği göstermiştir. Ya da her türlü benzerliğin beşiği olma özelliği göstermiştir.
Tarihte bir olay olmuştur. Gelecekteki insan tarihe bakarak gününün kavramlarına indirgemiş ve o olayı kullanmıştır. iyi ya da kötü yönde. işte Sfenks'i de bu bağlamda ele aldığımızda şöyle bir sonuç elde edebiliriz: Bilgili isen güçlüsündür. Özde bir canavar olduğu söylenen bu varlık yoldan geçenlere bilmece sorar ve bilmeyenleri yutar. Özde bir canavardır. Kavramı kullandığımızda bilgili insanın güçlü insan olduğunu ve karşısındakini her konuda yenebileceğini çıkarabiliriz.
işte mitolojiyi çağın ötelerine taşıyan da bence kavramlarla özde temel noktalara sahip olmasıdır. Yoksa günümüzde mitolojiye hala inanan var mıdır, gözü kapalı tanrılar olduğuna, savaşlar verdiklerine inanan var mıdır bilemeyeceğim. Ancak mitoloji çağın ötelerine geçti. Her dönemde yorumlandı. Bunu en iyi yapanlardan birisi de Led Zeppelin adlı bir grup insan topluluğu idi.
Elbette birçok mitolojik ya da kelt ya da okult konuyu orjinali ile ele aldı. Ancak ben şuna inanıyorum ki bu adamlar sırf mitolojik bir müzik olsun diye böyle yapmadılar.
Bir müzisyen sözlerinde kafasının yapısını dinleyicilere tanıtır aslında.
Nasıl ki Ahmet HaşimMerdiven'inde peyami safadokuzuncu hariciye koğuşunda, hemingwayyaşlı adam ve deniz'inde, dante ilahi komedya'sında kendi iç dünyasını yansıtıyordu. Nasıl ki daha birçok edebiyat sanatçısı eserine ya da bir ressam resmine kendi iç dünyasını yansıtıyordu. Öyle ki Led Zeppelin elemanları da kullandıkları malzemeler ile varolan bir kavramı olduğu gibi müziğe yansıtıp, aslında akıllarında ndirgedikleri kavramları bizlere sunuyorlardı.
The Battle Of Evermore, direk mitolojide olmasa da o dönemin birçok kavramında yer almış bir savaşı anlatmaktadır. Aydınlık ve karanlığın savaşı.
insanoğlu ilk insandan bu yana zıtlıklara sahiptir. ilk cinayet. ilk iyilik. ilk yardımlaşma. ilk hırsızlık. Siyah beyaz, ışık karanlık, iyi kötü, zor kolay, basit şaşalı vs vs vs.
Tüm bunların özünde de yine insanoğlunun iç dünyası, egosu, idealleri ve en önemlisi insanlık iç güdüleri yatmaktaydı.
Bir savaş neden yapılır? insanoğlunun savaşı ilk cinayetle başladı. Savaş, kötülük sonucu idi belki de. Kötülüğü yok etmek için verilen mücadele. Ya da diğer açıdan bakıldığında iyiliğin yok olması için verilen kötülük savaşı. Her manada savaşın özünde yine insanın varlık sebebi ya da içgüdüleri ya da daha birçok özellikleri yatıyordu.
The Battle Of Evermore, müzikal anlamda Led Zeppelin'in birçok yeniliği işlediği bir parçadır.
Jimi Page, o insanüstü özelliklere sahip insan evladı, daha önce yapmadığı birşey yaptı. John Paul Jones'un en sevdiği çalgı olan mandolini çaldı bu parçada.
Page'in hemen arkasından, O'nun parmaklarının en önemli dili olan Plant'in yorumu geldi. Yalnız bu kez tek tabanca değildi Plant. Yanında Sandy Denny denen bir sanatçı da vardı.
Hikayeye göre savaş aydınlık ile karanlığın savaşı idi. Yeniliği istemeyen: Karanlık. Gelişimi isteyen: Aydınlık. iyiliği isteyen: Aydınlık. Kötülüğü isteyen: Karanlık. Savaş isteyen: Karanlık. Barış isteyen: Aydınlık. vs vs vs. Bunun gibi birçok kavramın savaşı aslında bu aydınlık ve karanlık savaşı. Kavramları açtığımızda muazzam bir bilgi patlaması yaşayabiliriz. Elbette bu patlamayı Led Zeppelin yine mitolojiyi ele alarak gerçekleştirdi. Belki de onlar, alışılmışın dışında iş yapmak istediler. Kavramları, bilgileri, kelimeleri "giz" in ardına sakladılar. Bilgiyi gizeme soktular. Onların dili ingilizce, mana dilleri mitoloji ya da okultizmdi. Onların dolaylı lirizm anlayışı bunlar idi. Kapalı anlatımlar, imalı kelimeler değil. Direk sembolizm direk mitoloji idi.
The Battle Of Evermore bu bağlamda hikaye örgüsünün Plant & Sandy ikilisi tarafından ele alınışı da daha önce hiç yapılmamış tarzda gelişmişti. Mitoya göre Plant barışın prensi, Denny de ışığın kraliçesini oynuyordu. Karşılıklı sözler, yorumlar ve sanat...
Ve LZ ilk defa daha derinlere inip, daha karmaşık olan yönelip, bir ortaçağ mitosu olan yüzüklerin efendisi hikayesine de atıflarda bulunmuştu. Yani aydınlık ile karanlığın savaşını farklı tarihlerden farklı olaylardan farklı zamanlardan ele alan bir parça dizayn etmişlerdi.
Led Zeppelin beyninin iki kısmı olan Plant ve Page'in günümüzde birleşip No Quarter projesini oluşturmalarının da altında ben LZ dönemindeki ikilinin yavaş yavaş "şark" havasına girmelerine bağlıyorum. Kashmir olsun, bu parça olsun. No Quarter'da kuzeyden ya da batısından çıkıp doğuya yönelmiş bir ikili görüyoruz. Beni bu adamlara hayran bırakan diğer bir nokta da bu yaşamsal grafik değişimidir. Yönelimler, eğilimler.
The Battle Of Evermore, IV'ün kitlelere verdiği en güzel hediyelerden birisidir. Konserlerde çok az çalınan bu parçaya Denny yerine Paul eşlik etmiştir. O klavye ustası dehadan müthiş yorumlar çıkmıştır.
Grup, 70'lerde, insanın özüne inmenin önemini insanlara "dayatırcasına" göstermeye devam etmiştir. Onların müziğinin odak noktasında bence kesinlikle "insan" yatmaktadır. Birçoğusunda olduğu gibi. Ancak daha derin, daha detaylı. Tabi bunu önce kendilerinden başlayarak yapmışlardır. Kendi dünyalarının penceresinden, tüm insanların tüm çağların ya da birçok kavramın kapısına penceresine dayanan bir bakış atmışlardır. Onları özel kılan, insana ve tarihine ve geleceğine ve özüne ve inançlarına ve özlerine aşırı önem vermeleri ve bunu sanat haline getirmeleridir. Led Zeppelin bu duruşu ile de heavy metal in en parlak en değerli taşıdır.