the artist

entry62 galeri3
    26.
  1. iyi güzel hoş film de, bu sene oscar'da da en iyi film ödülünü alırsa tüm dünya hipster olmuş demektir. (bkz: anladın sen onu)
    0 ...
  2. 27.
  3. ismiyle özdeş bir sanat filmi. Siyah beyaz, sessiz ve müzikli bir film. Evet 2012'deyiz ve filmden gözümü alamadım.

    En ilginç tarafı da müziğin kesildiği sahnelerde sinema salonundaki sessizlikti. Bugüne kadar bir sinema salonunda film izlerken hiç böyle bir sessizlik yaşamamıştım.
    1 ...
  4. 28.
  5. internetten izlenebiliyor. guzel izlenmelik film hatta insanın dans tekniklerini ogrenesi geliyor ama biraz duygu somurusu var . gary oldman cok iyiydi kopegin hakkı da yenemez . muzikler de iyi cmt keyfi icin degebilir.
    0 ...
  6. 29.
  7. yukarıda bir yanlıslık oldu gary oldman degil James Cromwell olacak. isim karısıklıgı . adını siz koyun .
    0 ...
  8. 30.
  9. mük kem mel! tek kelimeyle mükemmel bir başyapıt. şapka çıkardım.

    modern çekimlerle bezenmiş, singin' in the rain tadında, mükemmel oyunculuklar, şahane mimikler, müthiş bir senaryo. yaratıcılık budur! bu film en iyi film kategorisinde oscar almazsa daha da gitmem oscar'a.

    edit lan edit: ben aynı düşüncelerimi martin scorsese'nin hugo'su için de paylaşıyordum. gece gece kafam karıştı lan. ikisi paylaşamıyor mu? yapsalar bir güzellik? neyse, martin amcam en iyi yönetmen oscarı'yla yetinsin. n'apalım...
    0 ...
  10. 31.
  11. sıradan bir film. 10 üzerinden 6.8.
    öyle kıyametleri koparacak, ödülleri toparlayacak da hiçbir şeyi yok.
    1 ...
  12. 32.
  13. hayatımda izlediğim en iyi filmlerden bir tanesiydi. oscar'ı hak ediyor.
    0 ...
  14. 33.
  15. 10 dalda oscar adayı olan ve 3 altın küre kazanan film.

    tuhaf nokta ise demet akalın'ın bu filme verdiği tepki: ne biçim film bu? diyalog yok, siyah-beyaz, paramı geri verin".

    http://m.milliyet.com.tr/...etail.aspx?NewsID=1506741
    1 ...
  16. 34.
  17. büyük olasılıkla en iyi film oscarını alacak filmdir.
    0 ...
  18. 35.
  19. ülkemizin divası, büyük düşünürü demet akalın bu filmi beğenmediyse, sinemayı terk ettiyse kesinlikle bir bildiği vardır diyerek gitmeyeceğim film. izlemeden imdb.com a girip 1 verdim.
    3 ...
  20. 36.
  21. Ntv nın oscar bahisleri sırasında en iyi film olarak oynadığım gerçekten mükemmel olan film izlemeyenlere şiddetle tavsiye etmeyi geç direkt gelip dövebilirim...
    1 ...
  22. 37.
  23. 84. oscar ödül töreninde ödüllere ambargo koymuş filmdir.
    1 ...
  24. 38.
  25. oscar almış olması iyi film olduğunu göstermeyen filmdir. titanic'in, ingiliz hasta'nın, aşık şekspir'in, bravheart'ın ve gladyatör'ün oscar almışlığı var. misal dawn fall oscar almadı ama bu bahsettiğim filmlerin hepsine bin basar.
    1 ...
  26. 39.
  27. kesinlikle berbat filmler listende zirveye oynayan filmdir.oscar alması tam faciadir.diğer dandik film için
    (bkz: the hurt locker)
    0 ...
  28. 40.
  29. 84. oscar ödüllerinde, 10 daldan aday gösterilmiş 5 tanesini almıştır.
    ödüllerin tam listesine şuradan ulaşabilirsiniz ayrıca: http://bit.ly/oscarodulleri84
    1 ...
  30. 41.
  31. kesinlikle kötü bir film değil, oscar töreninden önceki gün sinemada izledim ve bayıldım açıkçası, filmden çıkan cahil ve kültürsüz insanları gördükçe daha çok sevdim.

    ama bana kalırsa oscar için yeterli değildi, orada hugo vardı çünkü. tamam ikisi de sinema tarihini anlatıyor ama kuşkusuz hugo sadece buna oynamıyor ve bunu the artist'in yaptığı gibi yapmıyor. o olmasaydı alabilirdi problem yok, ama özellikle en iyi yönetmen ödülünde scorsese'e yapılan haksızlıktı resmen. bunun için akademiyi aradım ve kendilerini kınadığımı, bir daha scorsese reyizi aday gösterip eli boş gönderirlerse kendi adıma bir ödül gecesi düzenleyip karşı bir organizasyona girişeceğimi ve ekmekleriyle oynayacağımı söyledim, scorsese rahat uyusun yani.

    belki uyumuyordur bilmiyorum, az çakal değil o da baksanıza.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/233972/+
    3 ...
  32. 42.
  33. jean dujardin'e bir kere daha vurulmama sebep olan filmdir.
    herkes gibi bende köpeğe bittim, resmen oscar alması gerekirdi beyler.

    kanal 6'ın var olduğu dönemlerde chaplin'den aşina olduğum için filmi izlemeden sevmiştim, izledim yine gülümsetti ve sevdirdi. senaryosu öyle çok sağlam değil ama alışık olunmuşun dışında sayılabilir hele sessiz film kültürü olmayanlar için.
    tabi George'un filmin sonunda sesini duymak beni üzdü, sevmedim.

    ah unutmadan hiç tap dance sevilmez mi:
    http://movieclips.com/4fY...e-tap-dancing-to-the-top/
    0 ...
  34. 43.
  35. uzun zamandır böyle güzel bir film izlememiştim. konusu, kurgusu, oyuncuları, müzikleri, işlenişi gerçekten çok güzel ve etkileyiciydi. film beni eski dönemlere götürmeyi başardı. 5 oscar almayı hakettiğini düşünüyorum.
    0 ...
  36. 44.
  37. tek kelime ile hayran kaldığım film. fransız oyuncuların soğukluğundan arınmış baştan aşağıya sanat kokan bir film. sanatı elle tutulabilir hale getiriyor aslında. günümüzde de süregelen yeni geldiğinde eskinin silinmesi konusunu işliyor. işin özüne bakarsanız onu bu şekilde özetleyerek saygısızlık ediyorum filme. ama imkanınız varsa hemen şimdi indirin ve izleyin çok güzel bi 100 dakika geçireceksiniz.
    0 ...
  38. 45.
  39. köpeğin performansı da süperdi.

    (bkz: uggie)
    0 ...
  40. 46.
  41. internete dvdrip'i düşmüş film.
    0 ...
  42. 47.
  43. 1920’li yılların sonunda hollywood sinema sektörünü kökünden değiştirecek ’teknolojik’ bir devrim yaşandı. ses, "henüz hiçbir şey duymadınız" repliği ile film pelikülüne bir daha hiç ayrılmamak üzere girdi. gel gelelim sinema sektöründe yaşanan bu devrim boyutundaki bu değişim pek çok insanın mesleğini ve kariyerini de derinden sarstı. işte bu sessiz haykırış tam da bu nokta da devreye giriyor. bir adamın gösterişli hollywood potasından yavaş yavaş düşüşünü gözler önüne sermiş. aslında filmde her birimizden birçok alıntı yapılmış, filmde beni içine çeken etkenlerden biride bu nokta.. bazen ihtiraslı, bazen güzel gelişen olaylar zinciri bir sanatçının gözünden sessiz bir şekilde ancak bu kadar iyi anlatılırdı.

    psikolojik öğeler ve mesajlarla komplike haline getirilişi ve hikaye adeta akıp giderken, basite indirgediğimiz yaşamsal döngülerin, esasen o yaşamların temelleri olduğunu göz ardı ettiğimiz ve ne derece karmaşık olduklarını hatırlatıyor. çok başarılı.. 'siyah beyaz ve sessiz'in iticiliği' inancında salınanların kesinlikle ikinci kez düşünüp, gitmeleri/izlemeleri gereken filmdir. oyunculukta, vurgu tadını veren ses olmadan, mimik ile mesajı iletme başarısına, örnek olabilecek bir görsel şölen, the artist.. yalın gibi gözüken konuda, erkek egosu, sinema dünyasının, insanoğlunun 'yeni'ye özlemi, bitmek bilmez hevesi ile yokolan oyuncular, onların hayatları, yönetmen ve prodüktörlerin oyuncunun her zaman yarı düşman görevini göreceği gerçeği, kadın duyarlılığı, hatasını kabullenişi ve erkeğin bir kadından en zor durumunda bile yardım almayı reddedecek kadar kodlanmış toplumsal ve cinsiyet rolleri girdabında, evrenseli yakalayabileceğimiz bir yapım. film siyah-beyaz olup, saniyede 22 kare çekilmiş. oscar'ı bana göre sonuna kadar hak eden bir yapım olmuş.

    demet akalın'a da filmin 10. dakikasında konuşma yok diye çıkıp parasını geri isteği film olma özelliği var. demet, charlie chaplin filmi izleme, ustanın da kemiklerini sızlatma sakın. ben demiyorum ki kusursuz bir film.. çok sayıda eleştiri alan ve olumsuz yönde görüş bildirenlere sıkça rastladığım bir filmdi. sıkılan, beğenmeyen, 'balon film' eleştirisini yapanlar elbet olacaktır, oldu da.. filmi izleyin..
    2 ...
  44. 48.
  45. çok güzel film yapmışlar lakin sunset boulevard ve hugonun ardından izleyince bünyede "sesli sinemaya geçilirken ne kurbanlar verilmiş?" sorusunu sordurmuştur. Bir de siz şimdi bana çok pis küfredeceksiniz ama başrolün gülüşü aynı at ağızlı murat cemcir'in gülüşüne benzemiyor mu ?
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/237906/+
    0 ...
  46. 49.
  47. Hoş bir film nostarji gibi güzel oluyor.
    0 ...
  48. 50.
  49. ne ara gösterime girdi ve ne ara gösterimden kalktı bilemediğim ve maalesef internetten indirip izlemek zorunda kaldığım sessiz sinemanın daha doğrusu sinemanın efendisi, gümüş ekran dönemi'nin tanrısı Charlot'u (Charles Spencer Chaplin) bir kez daha sinemaya katkılarından dolayı ayakta alkışladığım kült kalıbına uygun bir filmdir.

    sessiz sinemadan sesli sinemaya geçişi ve bu geçiş esnasında yaşanan, yıpranan insanların sinemayla olan ilişkilerini evrensel bir dille anlatmış yapıt.

    sessiz sinemanın değişmezi olan evrensellik dili bir kez daha hatırlanmıştır.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük