bu zamana kadar niye izlememişim dediğim zaamanının ötesinde harikulade bir film. jack lemmon ve shirly mclaine kadar birbirine yakışan ikili yok kesinlikle ya.
artık adından "epic" olarak bahsedilmesi gereken bir başyapıt. kesinlikle herkesin izlemesi gereken, 60 lı yılların saf aşkını konu alan mükemmel şaheser.
hayır, new york times değil ben yazıyorum. böyle aşk filmi de izlemedim ahan yazdım. jo dö faaymış, twilatymış. hepsinin dötüne koyuyim.
izlediğim romantik komediler arasında baş tacı ettiğimdir, kurgusu, oyunculukları pek bi şahanedir, billy wilder in emeğine sağlık bir hayli özene bözene çekmiş filmi. mantık adamıyım ben, hayata sadece mantık penceresinden bakarım diyen çatlaklar için elbette bazı mantık hataları mevcuttur ama dediğim gibi izlediğim en iyi romantik komedidir. fakat o değil de ben bişiye takıldım onu demeden edemeyeceğim;
--spoiler--
arkadaş bizim esas oğlan barda tek başına içerkene bunun hoşlandığı kızı patronu esas oğlanın evinde götürüyordu ya, tüylerim diken diken olduydu o sahnede. gerçek, dedim bu nasıl romantik komedi, baya dram bu. sonra kovdum bu saçma düşünceyi kafamdan tabii de o sahneyi, o hüznü unutamam ben. garibim biraz işte, hem beğendim diyorum çok güzel romantik komedi diyorum, hem de gidiyorum filmin en dramatik sahnesini baş tacı ediyorum, unutamıyorum.
--spoiler--
fazlasıyla irrite edici j.d.shalldrake, eşleniği c.c.baxter ve intihara meyyal duru güzellik fran kubelik. günümüz romatik komedilerinin atası varsayılan billy wilder şaheseri akademi ödüllerini de elma gibi toplamıştır. yer yer meoldrama kayan kurgusu yanında neredeyse tamamen iç mekan çekimleri olmasına rağmen izlerken sizi hiç sıkmaz. woody allen' ın etkilendiğini düşündüğüm akıcı diyaloglar ve bu janr daki bir filmde görebileceğiniz en orijinal finale sahip.