the 39 steps

entry9 galeri0
    1.
  1. 1935 yapımı bir Alfred Hitchcock'un thriller tarzı biraz da romantizm kokan filmidir. genel anlamda bakıldığında Hitchcock filmlerinin genel karakterlerini yansıtır. bu nedenle, filmi önemli yapan geçrekliklerden birisi de, yüz ifadeleri olsun, kamera hareketleri olsun ve diğer gerçeklikler göz önüne alındığında tam anlamıyla bir Hitchcock filmidir. bir nevi gelecek filmlerinin de prototipi görünümündedir.

    filmde dikkat değer oyuncular arasında, Robert Donat(Richard Hannay) yer almaktadır. işin merkezinde de hep o vardı, çünkü istemeden de olsa kendini çapraşık bir vaziyette bulur(Hitchcock filmlerinde kahramanların sıkça karşılaştıkları bir gerçekliktir bu).

    Filmin başlarıonda klasik kamera hareketlerini görürüz Hitchcock'un bunların arasında ise ''MR Memory'' ye yapılan yakınlaştırmalar ise dikkate değerdir gene bu tip bir sahnede ateş açıldıktan sonra umumun dışarıya hücum etmesi ve bu anda yapılan yüksek açıdan (dikey olarak) kameranın Annabella ile Hannay'ı göstermesi, Hitchcock filmlerinde kadere bir atıftır. çünkü bu noktadan sonra, onların kaderleri birleşecektir. yani Anna'nın kaderi Dooney'in kaderi olacaktır.

    Filmin başlarında ise Annabelle ile tanışan Hannay onu kendi evine götürür. tabi bu arada da seyircinin aklına buna dair binlerce soru işareti üşüşür. bu soru işaretleri ve sorular Hanney'in dairesinde kesintisiz bir şekilde devam edecektir çünkü; tuhaf davranışların ardı arkası kesilmez. kendini istemese de hiç bilmediği tuhaf bir gerçeklik içersinde bulur Hanney- daha doğrusu beklemediği. olayların detayında görülecektir ki Hitchcock'un aşina konularından birisi filmde hakimdir yani ''wrong man''. ''i confess'' den tutun da, ''suspicion'' ya da ''north by northwest''e kadar bir çok filme konu teşkil-etmektedir ''wrong man'' olgusu.

    Filmde konu bazında ana noktalardan birisi de ''evlilik'' kavramıdır ki bu pek çok yerde vurgulanır. ama en fazla vurgulandığı yer de(ASLINDA KELEPÇE SAHNESiNDE DE VURGULANIR FAZLALIKLA), iskoçya'nın dağlık arazilerindne birisinde para karılığında misafir olduğu evde karşılaşır hannay.

    Karakterlere bakıldığında ise onların da belirli ortak özellikleri vardır. Hannay ise diğer kahramanlara göre çok fazla karakteristik değildir ama şu gerçek var ki o da diğer kahramanları gibi zor durumda kaldıklarında pratik çözümer bulurlar, tıpkı, bir benzerlik nedeniyle konuşma kürsüsüne alınan hanney gibi ya da sütçü ile karşılaştığında sütçünün ona inanmamasına karşılık hannay ın bir yalan uydurması gibi.(Cary Grant ya da ingrid Bergman bu karakterlere güzel örnekdirler) bu olaylardan kurtulma salt karakterlerdeki yenetenklerden dolayı değil biraz da şansdandır çünkü Hitchcock filmlerinde olan gerçekleiklerden birine daha rastlarız burada ''şansın kendisini kaza ile göstermesi''. hannay'ın sütçü ile karşılaşması ve onun kılığı ile çıkması buna güzel bir örnektir. bunun dışında sütçünün yalan olan hikayeye inanması da insan doğasına yönelik güzel bir atıftır.

    Filmin bir çok noktasında görebileceğimiz gibi, bazı kamera çekimlerinde(hatta bir çoğunda) biz sahneyi bakan kişinin gözünden görürüz. (Hanney Annabella'ı takip eden iki yabacıya dışarıda beklerken baktığında ve gazeteyi tacirlerden alırkenki sahnede görürüz) Hitchcock'un bu tip sahnelere vurgu yapması bir nevi insan öznelliğinin açığa çıkarmaya yönelik olarak vurgu yapmasıdır. (Bu sahnelere güzel bir örnek de Hannay'ın düştüğü iskoçyadaki bir dağ köyüdür, burada John ismindeki bağnaz ve kıskanç kocanın gözünden Hannay ile John'un karısı Margarite'yi birlikte konuşurken John'un gözünden görürüz ki, o anda seyirci Margarite ile Hannay arasındaki konuşmayı suçluluğa dair olduğunu bilirken John'un bakış açsıı tamamen kıskançlığın sularında dolanmaktadır).

    Hitchcock filmlerindeki karakteristik yapısıyla kendine özgü bir tarza sahip olmuş ve bu tarzla nakşedilen bir dünya yaratmıştır ama treni de bu dünyanın içersine katmazsak bu dünya ciddi anlamda yoksun kalır. tabi bu tren eklentisi ile birlikte, aratıcılığını da gösterip birçok şey eklemiştir bunlara. ilk evvela, durumsallığı kullanmıştır, yani alanın sınrlı olması bu noktada bir yönetmeni sıkıntıya sokması gerekirken hitchcock ise bundan mükemmel bir şekilde yararlanmasını bilmiştir. bu tip bir filme örnek olarak da ''the lifeboat''dır ki(her ne kadar nazilerin biraz yumuşak gösterilmesi ve bunun yanında bir Amerikan propogandası olması cihetinde eleştirilse de).[the lady vanishes'da buğu ile yazılan miss froy yazısı, ve daha sonra kadın kahramanımızın aklından zoru olmadığına dair bir kesinlik kazandırıp mcguffin etkisi yapması da trendeki durumsallığı mükemmel bir şekilde kullanmaya güzel bir misaldir) yine trenle alakalı olan sahnelerde, Hitchcock da-kendi adıma-pek farketmediğim sürrealist çekimler de göze çarpar(polislerin treni takip edip yakalayamaması gibi). bunlarla birlikte özellikle panik durumları ile tren bağırtısı ile ifade edilmesi de gene karakteristik bir özelliktir ki aynı tip bir çekime ''north by northwest(gizli teşkilat) da tesadüf ederiz. daha sonra tren de, ''tunnel shot framing'' olarak adlandırllabilecek Hitchtcock çekimi ile karşılaşırız ki bu çekim aynı zamanda ''korku, endişe ve panik'' anlamlarını taşır. bu çekim daha sonra hannay'in gözünden gerçekleşecek olan çekim ile birilikte gerçekleşecektir.

    ilginç sahnelerden bir diğeri de Hannay trene bindiğinde iki tacir arasındaki geçen konuşmadır ki; bu konuşma aynı zamanda gazetede okudukları cinayet olayını tiye almalarını da beraberinde getirir. daha doğrusu, bu olayı gazetede okuduklarında onları oldukça eğlendirmiştir. Burada da Hitchcock bizim kendimize bir çok soru sormamızı sağlar, aynı hisleri onun filmini seyrettiğimizde de bizim hissedeceğimize dair baız ipuçları belirebilir. ya da cinayet işlemeye yönelik olarak kendi kişisel fantazilerimizin onun filminde gördüğümüzde bize hoş gelmesi durumunu sorgulamaya yönelik olarak da addedebiliriz.

    Hitchcock'un bir çok filminde, ya bir Scrubble'da ya da bir haritada filme dair ipuçları buluruz. '''Suspicious'' da ''Doubt'' ya da''Murder'' gibi. Bu filmde ise Hannay haritaya bakarken görür bu tip bir ipucunu koyu siyah harflerle yazılmış: ''KiLLiN'' şehrini.

    Filmde sembollere yapılan atıflar da önemlidir, bunları ise farketmek kolay olmayıp filmi defalarca seyretmek yararlı olabilir. Hannay ile genç kadın arasındaki kelepçenin evliliği ifade etmesi gibi, ama evlilik sahte evliliktir; çünkü yatakta yatarlarken genç kadın daha önce uyanır ve kelepçeyi elinden çıkarır. bu ise ikisi arasındaki evliliğin sahteliğine ve hemen bozulacağına dair güzel bir göndermedir. bunun yanında, serçe parmağının bir-iki boğumu eksik olan professör ise önemli bir bilgiyi yurtdışına kaçırmak üzere olan 39 steps isimli bir casusluk örgütü adına çalışmaktadır. Bu adamın evinde rastladığımız dünya motifi ayn zamanda gücü ele geçirme isteğine dairdir. aynı dünya motifini polis şefinin odasında da göreceğiz ki bu aynı zamanda profesör ile olan bağlantısına delalet eder. bunların yanında pipoyu kadına silah diye doğrultması ise, bir ''fake silah'' a yani seksüel anlamda bir tehdit anlamına gelmektedir. burada pipo ve silah bu tehdide işaret eder.

    Polis ise tüm Hitchcock filmlerinde olduğu gibi yardımcı olmaz ve aynı zamanda yanıltıcıdır(daha öncei sahnelerde bunu rahatça anlarız, Hitchcock'un beş yaşında bir karakolda hapse düşmesi ise bunda etkili olsa gerek)

    Filmde teatral anlamda bir çok etki hakimdir.(film bi tiyatro sahnesi ile başlar gene bir tiyatro sahnesi ile biter, Hitchcock için aynı zamanda insanların tiyatroya gülerek hayranlıklarını belirtmesi önemlidir, onun hoşuna giden birşeydir) bazı sahneler bu anlamda gerçekleşmiştir, özellikle sütçü sahnesi. bunu yanında tiyatro; Hitchcock için gerçek anlamda bir maskedir. Tiyatro gerçek olmayanın yani düşselin dünyasıdır ve bu gerçek olmayan açığa çıkarılmalıdır ya da maskesi düşürülmelidir. Bu ise gerçeği ortaya çıkarmak ve tiyatronun maskesinin düşürülmesi için gereklidir.

    Filmin sonuna gelindiğinde ise !!Bay Hafıza!! ölecektir. ama Hitchcock burada güzel bir ironi yapar, Dans eden kızlar eşliğinde seyirci ''Hafıza''yı unutmuştur. bu noktada biraz trajiktir son; mutlu sonla biten filmlere göre.

    Hitchcock'un canoe'si bu filmin başındaki hengamede görünür. daha sonra da b filmden esinlenen ya da bu filmden sahneler alan filmin farklü trev ve adaptasyonları da gelmekte gecikmeyecektir.

    kaynaklar:

    commentary by marian keane/criterion collection
    essay by marian keane
    the 39 steps/project gutenberg
    4 ...
  2. 2.
  3. 1935 yapımı bir film için, çok çok güzel! herif çekmiş!
    0 ...
  4. 3.
  5. tiyatroya uyarlanmıştır ve oyuncuları demet evgar, okan yalabık, hakan gerçek ve bülent şakrak'tır. nilüfer tiyatro festival ile 02 nisan 2008 çarşamba akşamı 20:30'da fethiye kültür merkezinde gösterilmiştir. (ilk gösterimdir)
    okan yalabık'ın oyunculuğu olağanüstüdür. kalabalık tiyatronun sonunda abartısız 5 dakika ayakta alkışlamıştır ki değer, helal olsun...

    --spoiler--
    http://www.nilufertiyatrofestivali.org/18.html
    --spoiler--
    1 ...
  6. 4.
  7. her bir oyuncunun ayrı ayrı muhteşem olduğu oyun. kenter tiyatrosunda gösterimde.
    1 ...
  8. 5.
  9. iki perdelik harika bir oyun. izleyiciyi zaman zaman yerinden zıplatıyor. Oyuncuların ses efektleriyle ve kendi aralarındaki uyumu şahene.Ayrıca espriler de güzel. harbiyeye yolunuz düşerse mutlaka izleyin.
    2 ...
  10. 6.
  11. 7.
  12. 2008 BBC versiyonu çok daha başarılı olan yapım. Hem başrolde de Rupert Penry-Jones un olması büyük avantaj olmuş. Değişen sadece evde öldürülenin kadın değil erkek olması.
    1 ...
  13. 8.
  14. liselerin hazırlık sınıfında okutulan efsane kitaplardandır.
    0 ...
  15. 9.
  16. Sanırım Google kuran arkadaşlar bu filmden ilham almışlar.çünkü filmin giriş sahnesinde bir tiyatro sahnesinde mr.memory denen adam bir ayaklı kütüphane hesabı herkesin sorusuna(kayıtlı olan tüm bilgilere tarih,coğrafya,spor sonuçları vs...) cevap veriyor.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük