adamı ayar eden cümle. sen o kadar bölümü geçiyorsun ateşin üstünden atlıyorsun mantar kafalı yaratıklarla uğraşıyorsun insan yiyen gerizekalı çiçeklerin üstünden hopluyorsun dallama ejderhayı da dövüyorsun sonra yok prensesin başka kalede diyor. zaten prenses de çakma oluyor salağa benziyor marionun yerinde olmak istememe sebebi işte.
her kaleyi alip prenses aramanin sacmaligi anlatilir bu cumlede. mario dusuk iqlu bir tesisatcidan oteye gidemeyecegi icin** "ne kadar kalen olursa, o kadar prenses ayagina gelir" kuralini bir turlu cozemez ve tek bir prensesin pesinden kosar. halbuse oyunun ortasinda 8194546 tane kaleyi fethetmis olan mario her hafta farkli bir kalesinde threesome yapabilecek potansiyele sahiptir. prenses konusu marionun mantar zaafindan kaynaklanan halusudur zaten. bunun farkinda olan, "saol mario ama prenses obur kalede" diip marioyu gazlayan da luiginin ta kendisidir. roket mario dev kaplumbagalarla, yaratih ciceklerle ugrasa dursun en yakin arkadasi, dostu olarak gordugu hain luigi her temizlenen kalede alem yapar. o yuzden luigi oyuna hep sonradan terli terli dahil olur. luigi ya! luigi tabi.. diger yanda prenses felan.
inatla sevdiğine kavuşmak adına her bölümün sonunda gördüğü bu yazı karşısında, teşekkür etmesinin bile bir erdem olduğunu düşünen saf kahraman süpper mario'nun, durmayıp oyununa pardon, hayatına devam etmesini sağlayan ecnebice cümle.
mario ona ulaşmak için binbir türlü çile çekerken prenses kale kale dolaşmakta, gününü gün etmekte, gezip eğlenmektedir. mario ise kendini karting'e, paraşütçülüğe vs vermiştir.
(bkz: ben böyle değildim, yaşarken oldum)
odadaki aval aval ekrana bakan, kendini oyunun heyecanına kaptırmış hiçbir çocuğun anlamadığı, birbirlerine "kötü bişey dedi bu?!" der gibi bakmalarına sebep olan yazı.
- thank you mario but princess is in another castle
- what dedin gulüm?
- i am sorry! i can't understand..
- ay em sori ne soorii
- mario, princess runs away. do you understand?
- uff mına godumunn. kafa mı kaldı anlıyım seni.
-thank you mario but princess is in another castle.
-hadi ya, n'apıyor orada?
-she is on another bed. anladın sen onu. kafanla boşuna kırdın o kadar tuğlayı. gel, ekmek çiğneyip koyayım.